Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Mesleğin yüz akıydı Türkçenin ustasıydı

Sevimli bir çocuktu. Ancak konuşma çağı gelmesine karşın ağzından tek bir sözcük bile çıkmıyordu.

Kaygıya kapılan aile kara kara ne yapacağını düşünmeye başlamıştı.

O günlerde komşuları olan bir hanım içinde kanarya olan bir kafesle geldi, "Bu kanaryanın suluğundan bir süre su içerse konuşmaya başlar" dedi.

Çaresiz denediler.

İnanması güç ama bir mucize yaşandı.

Konuşamayan çocuğun dili kısa sürede çözüldü.

Ve o çocuk hayatı boyunca ülkenin en çok konuşan insanlarından biri oldu.

Adı Halit Kıvanç''tı.

...

97 yaşında kaybettiğimiz Halit Kıvanç hayat yolculuğunu gazeteci Aydın Engin''e bir söyleşide içtenlikle anlatmış, bu söyleşi "Bir Koltukta Kaç Karpuz" kitabında yayımlanmıştı.

Engin, kitaba yazdığı ön sözde Halit Kıvanç''ın bir dönemki müthiş çalışma temposunu şöyle özetlemiş:

"Milliyet''te çalışıyor. Aynı anda Ankara''da defile sunuyor ve Adana''da Bilen Şoför Kazanıyor yarışmasını Altan Erbulak''la birlikte yönetiyor. Cumartesi gecesi Ankara''da televizyonda Bildiklerimiz, Gördüklerimiz, Duyduklarımız programının sunuculuğunu yapıyor. Pazar günü sabahtan köşe yazısını gazeteye geçiyor, öğleden sonra Mithat Paşa Stadı''nda maç anlatıyor. Akşam gazeteye gidip maç eleştirisi yazıyor ve ertesi hafta sonu millî maçı anlatmak üzere Liverpool''a uçuyor."

...

27 Mayıs 1960 darbesinden sonra yaşadıkları hem ilginç hem üzücüydü Halit Kıvanç''ın.

Darbeden 12 gün sonra Ankara''da İskoçya''yla millî maçımız vardı.

Maçtan bir gün önce İstanbul''daki evine bir subay gelip onu aldı. Birlikte Ankara''ya gittiler. Subay, "Biz gereken tahkikatı yaptık. Bu nedenle maçı siz anlatacaksınız" dedi.

Bir otele yerleştiler.

Maç sabahı otelden alındı, önce Radyoevi''ne ardından maçın oynanacağı 19 Mayıs Stadyumu''na götürüldü.

Spiker kulübesinde olanlar akıl alır gibi değildi. Yanına iki subay oturdu. Ayakta da iki asker vardı. Askerlerin silahları sırtlarında değil ellerindeydi. Maçı anlatmaya başladı. Millî Takımımız, İskoçya''yı 4-2 yendi.

Maçtan sonra binbaşıya, "Efendim, bu kadar tedbiri biraz fazla buldum. Yani kulübede 5 kişiyiz. Ne olabilirdi ki" diye sordu. "Siz maçın herhangi bir yerinde ihtilale karşı toplu bir eylem başladığını filan söyleseydiniz hemen müdahale edecektik" karşılığını aldı.

Duydukları karşısında ürkmüştü. "Elleri tetikte iki asker ve tabancaları belinde iki subay... Müdahalenin nasıl olacağı belliymiş" diye düşündü.

...

Yine kitaptan öğreniyoruz ki, Halit Kıvanç tüm çalışma yaşamı boyunca yanında minik bir ilaç kutusu taşımış.

Kutunun içinde baş ağrısına, ishale, baş dönmesine, soğuk algınlığına, ses kısılmasına karşı ani etkili bir takım haplar bulunurmuş.

İyi profesyonel olmanın çarpıcı bir örneği olarak dikkatimi çekti bu ihtiyatlı davranış.

...

Ve şu bilgiler de çok ilginç geldi bana.

Halit Kıvanç SSK emeklisiymiş.

50 yıldan fazla çalıştığı TRT''de kadroya girememiş.

Biri İstanbul, diğeri Bodrum''da olmak üzere iki evi, lüks olmayacak bir yaşamı sürdürecek kadar parası varmış.

Oyuncaklara da çok meraklıymış. Gittiği ülkelerden onları alır günlerce oynarmış.

...

Anılarının sonunda söylediği şu sözler başarılı ve onurlu bir yaşamın özeti gibi:

"Ağaçlar ayakta ölür felsefesine inanıyorum. Hep yarını düşünürüm ben. Yarını düşündüğüm zaman ölmeyi düşünmeye vakit olmuyor. Bir de çok çalışırsan dedikodu yapmak, kızdıklarına kızmak, kırıldıklarına kırılmak olanağı kalmıyor."

...   

Türkiye için önemli bir kayıptır.

Allah rahmet eylesin, nurlar içinde uyusun.

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları