Geçtiğimiz hafta Türkiye ağırlıklı olarak, üç gündemi tartıştı.
Birincisi, tarikat şeyhinin on iki yaşındaki kız çocuğunu istismarı.
İkincisi, Selahattin Demirtaş'ın "Meral Akşener'e kahvaltıya gidebileceği" ve ona Meral Akşener'in cevabı.
Üçüncüsü, CHP İstanbul İl Başkanı'nın "Atatürk" ile ilgili sözleri.
Toplum o kadar keskin bir şekilde kutuplaştı ki her konuda olduğu gibi, üç gündemde de bir türlü orta yol bulunamadı.
İktidar ile muhalefet kesimi, üç konuda da "karşı tarafı nasıl hırpalarım ve bunu nasıl seçmene yansıtıp oya tahvil edebilirim"e oynadı.
Bir kesim, tarikat şeyhi üzerinden muhafazakâr seçmeni hedef aldı.
Muhafazakar kesim ise "bir kişinin terbiyesizliği, ahlâksızlığı nedeniyle islâmın hedef alınamayacağı" savunmasına geçti.
Hayatlarını Atatürk'ü ve Cumhuriyet'i küçük görmek, itibarsızlaştırmak üzerine kuranlar, CHP İstanbul İl Başkanı'nın sözlerine karşı "Atatürkçü" kesildiler.
Kahvaltı konusunda ise; İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in basın danışmanı Murat İde'nin dediği gibi "Meral Akşener'i yine anlamadılar"!
İYİ Parti kuruluşundan sonra Meral Akşener ilk yurt gezisini Ahlat'tan başlatmış ve orada şöyle demişti; "Türkiye'yi bayram sofrasında buluşturacağız. Bakın ben Ahlat'a geldim, çok yakında ağaların hepsi buraya gelecek!"
Gitmekle kalmadılar, on sekiz yıl akıllarına gelmeyen Ahlat'ta saray yaptılar!
Meral Akşener İYİ Parti'nin kurulduğu 25 Ekim 2017'den itibaren, izlediği politika ve kullandığı dil ile Türk siyasetinde fark yaratmaya devam ediyor.
Meselâ il il, ilçe ilçe esnaf ziyareti yaparak, halkın ayağına giderek sorunlarını dinliyor, bunları grup konuşmalarında ve medya organlarında topluma aktarıyor.
Meral Akşener, yola çıktığı ilk günlerde önemli bir söz daha söylemişti; "İYİ Parti'yi vatandaşa nefes olması için kurduk. Göreceksiniz İYİ Parti kutuplaşmış seçmene 'üçüncü yol' olacak."
O zaman da bugün olduğu gibi anlamadılar. "Yol" deyince, müteahhitlere ballı ihalelerle kıyak yapılan "paralı yolları" kast ettiğini sandılar.
Çünkü başka bir "yol" bilmiyorlardı. On altı sene "iktidar belli muhalefet belli" şekilde mutlu mesut, sessiz sedasız hayat süren Türk siyaseti, 2017'den sonra rekabet ortamını yaşamaya başladı.
AKP iktidarı kaybedeceğini anlayıp seçim tarihlerini öne almaya, seçim sistemi ile oynamaya, hatta İstanbul seçiminde olduğu gibi, seçimi iptal etme yolunu bile göze aldı.
İttifakları kurtuluş çaresi olarak buldular. Meral Akşener İYİ Parti için "üçüncü yol" derken, anlatmak istediğini "çıkmaz yol" olarak değerlendirdiler.
Küçümsediler. İYİ Parti için; "Kuramaz" demişlerdi, kuruldu. "Para bulamaz" demişlerdi, bulundu. "Teşkilâtlanamaz" demişlerdi, dört ayda teşkilâtlandı. "İl ve ilçelerde bina kiralayamaz" demişlerdi, kiralandı.
"Tutunamaz" demişlerdi, tutundu. "Seçime giremez" demişlerdi, girdi. "Grup kuramaz" demişlerdi, kurdu.
İYİ Parti kurulduktan altı ay sonra, seçime girmesini engellemek için 24 Haziran'da erken seçim kararı alındı.
Televizyonlarda adı dahi anılmazken, bugün her akşam İYİ Parti konuşulur oldu.
20 Eylül'de henüz 2. Olağan kongresini yapacak kadar yeni olan İYİ Parti, üçüncü "yolu" açarken, araştırmalarda 3. parti oldu.
Üçüncü yolu başta çıkmaz yol olarak görenler, yakında otoban olarak görürlerse hiç şaşırmasınlar.
