Mendil, lokum ve bozuk para...
Bayramın üçüncü günü sevgilisiyle buluşmuş bayramlaşmışlardı. Sahilde çay içip göz göze konuşuyorlardı.
İkisi de birbirlerini çok seviyorlardı.
Kız dalıp gitmişti, oğlan sordu "Ne düşünüyorsun?" dedi.
Kız; "Ya hu! her bayram aynı şeyleri yapıyoruz, bayramı aynı şekilde geçiriyoruz ve birbirimize aynı kelimelerle bayramlaşıyoruz, bir daha ki bayrama senden farklı bir şeyler bekliyorum" dedi.
Genç delikanlı gözlerini küçülterek kıza baktı ve "meselâ" dedi.
Kız, "Eskiler, yani bizden önceki nesil bayramlarda neler yaparmış nasıl bayramlaşırlarmış nerelere giderlermiş öğrenelim" deyince, delikanlı "Tamam" diyerek gelecek bayramı düşünmeye başladı. Belli ki, kız arkadaşı monotonluktan sıkılmıştı. Değişikliğe ihtiyaç duyuyordu.
Ertesi gün mendil, lokum ve bozuk parayı hazırlayıp işyerindeki masasının çekmecesine koymuş bayramı beklemeye başlamıştı.
Kafasında bayramda gidecekleri yeri de ayarlamıştı. Neler yapacaklarını da...
Ama o bayram gelmedi.
Genç delikanlı işten ayrılmıştı, ve küçük mendil içinde bozuk parayla lokumu vedalaşmak üzere odasına girdiği müdürüne uzatarak durumu anlattı.
Aşık olduğu sevgilisi bir kaza sonucu hayata veda etmişti. Mendil, lokum ve bozuk parayı O'na vermek için saklamıştı.
Müdür yerinden kalktı ve helallik isteyen delikanlıya sarıldı. O anda radyosunda çalan bir beste adeta ağlayın ulan, sarılın birbirinize ağlayın diyordu.
Sağlığınızda sevdiklerinizin kıymetini iyi bilin dercesine haykırıyordu:
Neyleyim köşkü neyleyim sarayı içinde salınan yâr olmayınca şarkısını çalıyordu.
Sağlığımızda sevdiklerimizin ve sevenlerimizin kıymetini çok iyi bilelim.
Günboyu Gazetesi'nin değerli okuyucularının bayramını kutluyor, sevdikleriyle birlikte sağlıklı, mutlu nice bayramlar diliyorum.