Son günlerde dünya medyasında geniş şekilde yer alan haberlerden biri, ünlü teknoloji milyarderleri Elon Musk ile Mark Zuckerberg’in kafes dövüşü yapacak olması.

Duymayanlara kısaca anlatayım:

Olay sosyal medya platformu Twitter’in sahibi Musk’ın attığı mesajda Zuckerberg’i kafes dövüşüne çağırmasıyla başladı.

Bu mesaja Facebook ve Instagram’ın sahibi Zuckerberg “Bana konum gönder” diyerek karşılık verdi.

Musk da, Las Vegas’ta ünlü bir kafes dövüşü ringini adres olarak gösterdi.

Dünyanın en zengin adamlarından ikisi önümüzdeki günlerde bir araya gelerek girdikleri bir kafesin içinde kıyasıya dövüşecekler.

İşin ilginç daha doğrusu korkunç yanı kafes dövüşünün bilinen en tehlikeli sporlardan biri olması.

Bu spor dalında boks, kick-bocks, karate, tekvando, aikido gibi dövüş sporları bir arada yapılabiliyor. Bir diğer deyişle tekmeler, yumruklar havada uçuşuyor. Rakibi ısırmak ve gözüne parmak batırmak dışında neredeyse her şey serbest.

Musk 52, Zuckerberg 39 yaşında.

Boyları ve kiloları da birbirlerine uygun değil.

Böylesine tehlikeli bir işe soyunmalarının gerekçesi olarak yaşamlarını renklendirip yeni heyecanlar tatmayı göstermişler.

...

Öyle anlaşılıyor ki mega zenginlik, diğer insanlardan farklı olduğunu kanıtlama isteği bazen rasyonel düşünmeyi ortadan kaldırıp saçma sapan hareketlere yönelmeyi getiriyor.

Anlaşılan, Musk ve Zuckerberg geçen ay Titanik’in enkazını görebilmek için özel yapım denizaltıyla okyanusa açılan 4 mega milyarder ile bu milyarderlerden birinin 19 yaşındaki oğlunun feci sonlarından da ders almamışlar.

“Bu şiiri okuyabilirdi...”

+++++++++

Yunanistan’da seçimi kaybeden ana muhalefet partisi Syrıza’nın lideri Aleksis Çipras, Nazım Hikmet’in bir şiirinden “En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır” mısrasını okuyarak istifa ettiğini açıkladı.

Bizim ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu yenilgiyle sonuçlanan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından istifaya karar verseydi acaba hangi şiiri okuması uygun olurdu?

Bir eski dost gönderdiği şiirle bu sorunun yanıtını kendince vermiş:

Gitmek gerek bazen/Bazen buralardan/Bazen bu zamandan/Bazen bu sokaklardan/Bazen herkesten her şeyden...

Yoruldum bana yük olanlardan/Peşimi hiç bırakmayanlardan/
Beni katiyen anlamayanlardan...

Yaşamak için gitmek gerek/Yaşamı anlamak için gitmek gerek/
Gitmek gerektiğinde gitmek gerek...

Genel başkan nasıl seçilmeli?

Son günlerde herkes “CHP’yi kurtarma uzmanı” kesildi.

Partinin nasıl toparlanacağı, önümüzdeki seçimlerde nasıl başarıya ulaşacağı konusunda hemen her kafadan bir ses çıkıyor.

Yapılan “kurtarma” önerileri arasında bana en makul gelen şu oldu:

Partinin genel başkanı birkaç yüz delegenin oylarıyla değil, 1 milyon 369 bin parti üyesinin oylarıyla seçilmeli.

Böylece kimse “Delegeler şu ya da bu şekilde etkilenerek oylar toplandı. Yani seçime hile karıştı” iddiasını ortaya atamaz.

Seçilen başkan arkasında büyük bir desteğin olduğunu bilerek yola koyulur.

Önce sertifika sonra kesim

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, kurban bayramında 29 bin 983 acemi kasabın yaralanarak hastanelik olduğunu açıkladı.

Her bayram aynı sorun yaşanmasına karşın önlem alınamıyor bir türlü.

Oysa yapılacak şey basit:

Halk eğitimi merkezlerinde ücretsiz kurban kesme kursları açılır. Hayvanları şokla bayıltma yönteminin de öğretileceği bu kursları başarıyla bitirenlere sertifika verilir.

Bayramlarda sertifikasız kasaplara kurban kestirenlere de, sertifikası olmadığı halde kasaplığa soyunanlara da ağır para cezaları verilir.