KKTC Gazi Mağosa'nın bir parçası olan Maraş'ın tek taraflı kararla yerleşime açılmasına daha önceleri birkaç defa niyet edildi. Ancak müzakerelerin devamı hevesiyle onun, Rumlara verilecek bir taviz olarak kullanılması niyeti buna engel oldu. Millî kahraman Rauf Denktaş'ın bu konudaki teşebbüsünün içimizden nasıl engellendiği hepimizin malumu. Hatta bu kahramandan kurtulmak için ne manevralar çevrildiğini unutmadık. Müzakerelerden önce karşı tarafa toprak tavizini gösteren haritanın verilmesi de affedilecek bir konu değildi.
Şimdi hâlâ müzakereden medet umanlar var. Ancak müzakere yapılmasını asla kabul etmeyenler ve müzakerelerden bir sonuç çıkmayacağını anlayanlar artık ağır basmaya başladı. Üstelik Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarının çıkarılması ve kullanılması yönünde Türkiye ve KKTC karşısındaki ittifakın haksız ve aleyhteki tutumu, bir misilleme yapılmasını fikrinin de ortaya çıkarttı.
Maraş yerleşime açılıyor
İşte bu gelişmeler düşünce değişikliğine sebep oldu ve Maraş'ın yerleşime açılması kararı KKTC tarafından tek taraflı olarak alındı. Bu husus Türkiye tarafından da desteklendi. Bugüne kadar verilecek toprak tavizlerinin içinde mütalaa edilen Maraş'ın makûs talihi yenildi ve Maraş böyle bir mukadderattan kurtuldu. Bu vesileyle diğer tavizlerden de kurtulmuş olduk. Müzakere hevesli olanların da hevesleri kursaklarında kaldı ve artık bu konuyu gündeme getiremeyecek duruma geldiler.
Bu konuda bilgi sahibi olan KKTC Başbakanı Ersin Tatar ve Akademisyen Ata Atun'un ifadelerine göre; Maraş konusunda yapılan çalışmalar mevcut. Bu çalışmalardan Maraş'ın Osmanlı malı olduğu, İngilizler döneminde yapılan kasti uygulamalarla buraya ait malların talan edildiği biliniyor. Yakın zamanda yapılan araştırmalarla gerek KKTC, gerek Ankara Vakıflar İdaresi çok daha fazla belgeye ulaşmış durumda.
Maraş vakıf arazisi üzerinde
Maraş'ın %99'u Lala Mustafa Paşa ve Abdullah Paşa vakıflarına ait olup, Maraş bu vakıf arazileri üzerine kurulmuş bir yerleşim yeri durumunda. KKTC ve onun bir kazası olan Gazi Mağosa bölgesi içinde. Bir kısmı sivil yerleşime açılmış, bir kısmı da kapalı durumda.
Vakıf arazilerinin devredilemeyeceği, satılamayacağı, ancak kiralanabileceği ve kullanılabileceği bilinmekte. Bu nedenle daha önce kullanıcı durumunda olanların burasını yeniden kullanmak isteyebilecekleri ifade edilmekte, ancak mal sahibinin vakıf olduğu hususu da vurgulanmaktadır. KKTC'de, Avrupa'nın da tanıdığı, Taşınmaz Mal Komisyonu diye bir kurumun olduğu, eski sakinlerinin kim olursa olsun buraya başvurabilecekleri yetkili ağızlardan ifade ediliyor.
Alınan karar Doğu Akdeniz'deki durumu da etkileyecek
Tatar'ın açıklamasına göre, bu vesileyle tazminat konusu da artık gündeme gelemeyecek. Maraş'ın parça parça yerleşime açılması planlanıyor. Akademisyen Atun'un ifadelerinden de Rum tarafına 1977'den 2019'a kadar sekiz defa yerleşim teklifinde bulunulduğu ancak bunu, kendilerinin egemen oldukları, Türkleri azınlık olarak gördükleri çarpık düşüncesiyle reddettikleri anlaşılıyor. 45 yıl sonra bu karar KKTC tarafından tek taraflı olarak alınıyor ve Rumlar sıkışmış durumda. Bu alınan kararın Doğu Akdeniz'deki haksız durumu da Türk tarafı lehine etkileyeceği ve hidrokarbon konusunda Rumların müzakereye yanaşacakları değerlendiriliyor.
Umarım bu alınan kararın arkasında durulur ve karar, KKTC'nin egemenliğinin uluslararası alanda tanınmasına da vesile olur. Bunun için siyasilerin ve diplomatların çok çalışması gerekiyor.
Artık Kıbrıs konusunun 1974'te çözüldüğü, 1983'te de bittiği herkes tarafından bilinmeli ve kabul edilmelidir. KKTC'nin mukadderatıyla ilgili müzakere konusu bir daha ağıza alınmamalıdır. Federe devlet anlayışını çağrıştıran "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti" KKTC adının da bir an önce "KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ" KTC olarak revize edilmesi konusu da KKTC Meclisi tarafından ele alınmalıdır.
