Mağdurların memnuniyeti!

Hem mağdur hem memnun nasıl olunur? Ya da olunabilir mi? Bu mağduriyetler arasında memnuniyet nasıl dal budak salabilir, nasıl çiçek açabilir?

Mağdur olan, mağduriyet yaşayan nasıl memnunum diyecek? İçi kan ağlarken böyle bir şey mümkün mü?

Bizdeki değişik bir Pollyanna sendromu, mağdurların memnuniyeti gibi, onca mağdurluğun arasında memnun olunacak, memnun kalınacak bir şeyler bulma gibi bir şey.

Daha garip, daha anlaşılmaz, daha içler acısı, daha hazin, çok daha derin ve vahim bir şey!

Adeta mağdurlarında memnun olabileceğini, beterin beteri var benzeri yaklaşımlarla da bu tezimizi kuvvetlendirme çabalarımız var.

Gönlümüzden geçen bu değildi edebiyatı bu işin girizgâh faslı…

Bizim insanımız her şeyin en iyisine layıktır. Hakkettiği de budur deyip, hak ettiğini veremiyoruz. Onun yerine mağdurların memnuniyetini allayıp, pullayıp acılı ve arabesk bir şekilde tutuşturup veriyoruz insanların eline. İster bol acılı dürüm niyetine, ister acılı bir şarkı…

 

*

Kendimizi bildik bileli mağduruz. Memnuniyetle aramızda sıradağlar var. Pandemi mağdurları, sel mağdurları, deprem mağdurları, yangın mağdurları, enflasyon mağdurları, ekonomi mağdurları, çarşı-pazar mağdurları, market mağdurları, asgari ücret mağdurları, işini kaybeden mağdurlar, iş arayan mağdurlar, emekli mağdurlar, derdini anlatamayanların yaşadığı mağdurluklar… Say-say bitmiyor derler ya, aynen öyle!

Bu mağdurlukların içinden çıkamadık!

Bizi mağdur eden edene…Mağdur bırakan bırakana…

Ne yapsın mağdurlar?

Nereye gitsinler?

Başlarını hangi dağlara-taşlara vursunlar?

Hangi kapıları çalsınlar?

Bu kadar açmaz arasında nasıl memnun olsunlar?

 

*

Çiftçi mağdur, köylü mağdur, işçi mağdur, emekli mağdur, çalışan mağdur, çalışamayan mağdur.

Öyle bir hale geldik ki, hakikatler meydanda, kimsenin edebiyat parçaladığı falan da yok!

Edebiyat; herkes mutlu hayatından, herkes memnun, kimsenin bir şikayeti yok, iş de var, aş da…Çarşıda, pazarda ne ararsan var… Market rafları lebalep dolu… Memlekette her şey var, yok, yok! Ortalık güllük gülistanlık! Mağdur değilsiniz, hani nerede mağdurluk, biz mağdur olmuş, mağdur edilmiş birini göremiyoruz gibi cümlelerin arasında, mesut, memnun, bahtiyar!

Biz ise; benim çiftçim, benim köylüm, benim emeklim diye milleti kucaklayacak, sarıp sarmalayacak bir babamız, bakanımız, çekenimiz, dert dinleyenimiz, elimizden tutanımız, ne derdin var diye bir soranımız olmadığı için mağduruz!

 

*

Büyüklerimiz bizi sevmeyi unuttu! Düşünmeyi unuttu! Halimizi, hatırımızı sormayı unuttu!

Bu mağduriyet az mı?

Yalandan bile gönül alamayan yoksa…Yarım elma gönül alma babından davranışlar görememişsek, nasıl memnun olacağız, nasıl memnun kalacağız?

Biz bu memnuniyet denen konudan yana da mağduruz!

Mağdur demek mazlum demek…Garip demek! Kalender demek!

Mağdur demek ah demek…Vebal demek... Hakkı ödenmemiş demek…

Alacağı baki olan, baki kalan demek…

Ne demişler?

Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste…

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları