Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Ömer Erbıyık

Ömer Erbıyık

Baktığım Yerden

Liyakatli komutana ceza

Nerede kalmıştık?

Değerli okuyucularım, konuyla ilgili "çok önemli gördüğüm" şu hususu burada anlatmaktan geçemeyeceğim;

Anıtkabir Komutanlığı,

"2020-2021 faaliyet yılı değerlendirmesinde, Genelkurmay Başkanlığı Bağlısı Birlikleri  arasında en başarılı birlik olarak seçilmiş,

Birlik Komutanı ve tüm personelinin tebrik edilerek başarılarının devamının belirtildiği "Başarılı Birlik Beratı" ve "Başarılı Birlik Ödülü" Milli Savunma Bakanı tarafından 21 Aralık 2021 tarihinde Anıtkabir Komutanlığına verilmiştir.

 

*

 

Yukarıdaki hususu da ortaya koyduktan sonra ilgili makamları ve herkesi ellerini vicdanına koymaya davet ediyorum.

Sakın, yukarıdaki ifadeleri belirtmemden dolayı kızan bazı kişiler olmasın.

Kişiler, komutanlar da hata yapabilirler.

Yanlış şekilde yönlendirilmiş olabilirler.

Ne de olsa onlar da insanlar.

Erdemli olmak, hatalardan ders çıkarıp düzeltmekten geçer.

 

*

 

Liyakatli ve mümtaz albaylar kolay yetişmiyor efendim.

"Ben yaptım oldu." mantığı ile orduya subay alımı yapıldığının konuşulduğu günümüzde "subay olarak yetiştirilerek" ordudaki görevine teğmen olarak başlayıp albaylık rütbesine ulaşmış,

hem de her subaya verilmeyip liyakatli subayların görevlendirildiği Anıtkabir Komutanlığı görevine getirilmiş böylesi kaliteli subayları küstürmek veya emekli olmaya zorlayacak bir yere görevlendirmek bu denli kolay olmamalıydı diye emekli bir asker olarak değerlendiriyorum.

 

*

 

Anıtkabir Komutanı, Anıtkabir Komutanlığına getirilmeden önce eğer "liyakatsiz ve de mümtaz olmayan bir subay olsaydı" Anıtkabir Komutanı asla yapılmaz,

Yüksekova'ya da sürülmemiş olur,

Anıtkabir Komutanlığı görevinden de çok daha rahat, sıradan, fazla hesap sorulmayan bir görevde bugün emekliliğini bekliyor olacaktı.

 

*

 

"Komutanlığına liyakatli ve mümtaz subayların verildiği bir birlikte komutanlık yaptığımda bir dönem de Anıtkabir Komutanı'nın birliğine verilmiş "Başarılı Birlik Beratı" ve "Başarılı Birlik Ödülü" bağlı bulunduğum Ordu Komutanı tarafından benim birliğime de verilmiş olmasına rağmen Anıtkabir Komutanı ile benzer durumu emekli bir asker olarak benim de yaşadığımı, bir kısım asker kişilerin de yaşamış olabileceğini burada belirtmek isterim.

Demek ki değişen bir şey yok.

Yazık.

Yazık.

Yazık.

Sizce bu adalet mi?

 

*

 

TSK'da üniforma giydiğim dönemde "bir kısım" liyakatli ve mümtaz bölük/batarya ve tabur  komutanlarının yaşadıkları aşağıda anlatacağım hususu Anıtkabir Komutanı'nın maruz kaldığı bu olayla kıyaslamanızı isterim;

*

 

TSK'lerinde eğitim yılı içerisinde üst düzey komutanlar bir birliği ziyaret ederek o birliği denetlemek veya o birliğin atışlarını görmek isterler.

Denetleyecek komutanın karşısına o birliğin en ilgili, en çalışkan, en başarılı, en disiplinli birlik komutanı ve dolayısıyla başarılı olan komutanın birliği çıkarılır.

"Yani başarılı komutanlar daima işe gelince birinci hattadırlar."

Daha başarısız olan bazı komutanlara ve dolayısıyla o komutanların birliklerine asla böylesi bir görev verilmez.

Peki böylesi denetlemelerde aksaklıklar çıkabilir mi sizce?

Elbette çıkabilir.

Peki bu aksaklıkta kabak kimin başında patlar dersiniz?

Komutan önüne çıkarılan liyakatli tabur, bölük veya batarya komutanının.

Denetlemede yaşanabilecek bütün olumsuzluklar denetlemeye giren bu komutanların üzerine yıkılır.

Bütün azarı da bu birliğin komutanı yer.

 

*

 

Peki istenilen biçimde çalışmayan, liyakat ve başarıya sahip olmadığı için denetlemeye sokulmayan diğer komutanlar hem günlerce bazen de aylarca süren denetleme hazırlıklarının güçlüklerini hem de denetleme stresini yaşamadıkları gibi başarısızlığın da hesabını vermezler.

Unutmayınız ki çalışan arabalarda sıkıntı yaşanabilir.

Yatan arabada sıkıntı olur mu hiç?

"Evet, yukarıda bahsettiğim hususu da bilfiil yaşamış olan askerlerdenim."

 

*

 

Bütün bunları hem ben hem de benim gibi bazı subaylar yaşadığı ve "içlerimizde bir ukde olarak kaldığı" için yukarıdaki hususa da değinmeden geçmek istemedim.

Belki ilgili makamlardaki bazı komutanlar bir nebze de olsa ders çıkarırlar, yazılarıma muhatap olan ve şimdi emekliliklerini yaşıyor olan ilgili komutanlar da belki vicdan  muhasebesi yaparlar düşüncesi ile.

Tabi ki birazcıkta olsa vicdan varsa.

 

*

 

Evet, Anıtkabir Komutanı Yüksekova'ya görevlendirildi değil mi?

Yüzbaşı rütbesinde iken 1995-1997 yılları arasında Yüksekova, Esendere ve Şemdinli bölgesinin kırsalında ben de görev yaptım.

Terörün tam anlamıyla tavan yaptığı bir dönemde.

Kahraman, fedakar, vatan ve bayrağı için ölümü göze almış bir çok subay ve astsubay da benim gibi çok zor şartlarda o bölgede görev yaptı ve halen de yapıyorlar.

"Şimdi bizler ve bizim gibi askerler oralarda ceza olsun mantığıyla mı görevlendirilmiştik ve şimdikiler de ceza olsun mahtığıyla mı görevlendiriliyorlar acaba?"

Bu sorumun Anıtkabir Komutanı'nın görevlendirildiği birlikte halen görev yapan TSK'leri mensuplarının da akıllarına gelebileceği düşünüldü mü acaba?

 

*

 

Sonuç;

"Aklıselim sahibi olarak düşünülürse" Anıtkabir Komutanı'nın Yüksekova'ya görevlendirilmesi kesinlikle yakışık almamıştır.

Keşke görevinden alınmasaydı veya en kötü bir seçenek olarak Ankara garnizonu içerisinde bir yere "bu yılın atama dönemine kadar" görevlendirilseydi ve daha sonra komutanlarımız nereyi uygun görürlerse oraya atamasını yapsalardı diye değerlendiriyorum.

 

*

 

Subay ve astsubayların şark ve batı garnizonlarında kalacakları süreler bellidir.

Bizlerin üniforma giydiği dönemde mesela bir subay veya astsubay batı garnizonunda görev yaparken birliğinde yaşanan bir sıkıntıdan dolayı görevden alındığından yine aynı garnizon içerisindeki başka bir birliğe görevlendirilirlerdi.

Eğer bugün garnizon sürelerine bakılmadan bir askeri, komutan veya başka bir makam yaşanan bir problem neticesinde;

"ben seni batıdaki görevinden alıyor güneydoğudaki bir yere gönderiyorum."diyebiliyorsa çok yazık, çok yazık.

Hak nerede, hukuk nerede kalır

o zaman?

Bu durum TSK'lerinde moral, disiplin, motive  bırakır mı sizce?

 

*

 

"Eğer sistem böyle işliyorsa" gözbebeği olan ordumuzda her türlü zor şartlarda fedakarlık göstererek görev yapan kahraman subay ve astsubaylarımızın komutanlara olan güveni kesinlikle sarsılır.

Komutanlara olan güven "Ordumuzun omurgasıdır."

Bu hususun altını da önemle çizmek isterim.

O zaman ordumuz "fabrika ayarlarına döndürülmelidir." derim.

Bu  zor coğrafyada yaşamamızın yegane güvencesi olan kahraman ordumuzu, fedakar ve kahraman personelini, dolayısıyla vatanımızı canımızdan çok seviyorsak eğer.

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları