Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Fatih Ergin

Fatih Ergin

25. SAAT

Laiklikliğe Maturidilik ve Eşarilik noktasından bakış

Türkiye''nin geri kalmışlık tarihindeki kırılma noktalarından biri, Yavuz Sultan Selim''in Mısır seferinden dönerken 2000 Eşari alimi yanında İstanbul''a getirmesidir. Alim derken bildiğiniz anlamda ilimle uğraşan zevat değil, "kahve içmek caiz midir değil midir" şeklindeki sorulara yanıt veren alimlerden, yani günümüz Diyanet İşleri''nin seçkin personeline pek benzeyen türden...

Anadolu''da şiir varken, bir anlamda "Anadolu bilgeliği" demek olan poetik felsefe (şiirsel felsefe) hüküm sürerken, kadınlı erkekli semalar, kendi etrafında dönen mesneviler hep birlikte bambaşka bir Türk-İslam yorumuna neden oluyordu. Karşılarında birdenbire bu Eşari güruhunun Arap kültürü ile yoğrulmuş geleneklerini buldular. Medreseler, tekkeler ve zaviyelerin içi boşaldı, orijinaller oralardan kaçtı yerlerine Mısır''dan getirilen Eşariler yerleşti. Orta Çağ''ın karanlığında sıkışmış olan Avrupa, İbni Rüşd''ü takip ederek aydınlığa çıkarken İbni Rüşd''ün, yaşamı boyunca Gazali ve Eşari geleneği ile mücadele etti.

Sonra ne mi oldu? Mısır''dan devşirilen alimlerin yetiştirdiklerinin kimisi Padişahların yanında, kimisi danışman olarak tarihteki yerlerini aldılar, bazılarının adlarına "Şeyhülislam" denildi. III. Murat zamanında dünyada sadece biri Danimarka''lı gök bilimci Tyco Brahe''nin, diğeri Osmanlı''nın büyük bilim adamı Takiyiddün Efendi''nin olmak üzere iki büyük rasathane vardı. Ancak o yıllarda İstanbul''da meydana gelen deprem ve veba salgınları karşısında sıkışan Şeyhülislam Kadızade''nin fetvası ile, bizim rasathane denizden top atışları ile yıkıldı (1580).

Cumhuriyetin kurucusu Atatürk, Türk milletini asırlar boyunca geri bırakan sebepleri çok iyi analiz etmiş ve ortaya koymuştur. Bundan dolayıdır ki; akıl ve bilimi reddeden, söz Müslümanlığı hüviyetinde olan Eşari zihniyetin bilerek ya da bilmeyerek etkisinde olanlarca din düşmanı ilan edilmiştir. Atatürk, Yavuz''a kadar Türk Müslümanlığının çizgisi olan, akıl ve bilimle barışık ve İslam''ın özünü temsil eden Maturidi Müslümanlığının yeniden Türk toplumuna hakim olmasını istemiştir. Cumhuriyetin laiklik ilkesi Maturidi Müslümanlığına yani akıl Müslümanlığına dönme hedefinin bir unsurudur.

Atatürk, demokrasinin temelini ve teminatını oluşturan unsurlardan birinin de laiklik olduğunu gören bir akıldır. Atatürk, laiklik ilkesi ile, aklın ve bilimin egemenliğini kurmuştur. Yani, İslam dininin ve yüce peygamberinin emrettiği şeyi yapmıştır. Türkiye''de daima Atatürk ve cumhuriyetin karşısında olmuş olan Amerikancı-İslamcı zihniyet ise, laikliği dinsizlik, demokrasiyi sandık ve bolca din istismarına, mezhepçiliğe indirgemiştir. Zaten, Türkiye''de laiklik ve millî üniter devlet yapısının düşmanı olan İslamcı çevrelerin arkasında daima hangi Batılı güçlerin olduğuna baktığımızda, laikliğin Müslümanlar için bir elzem olduğu kendiliğinden ortaya çıkacaktır. Laiklik, aklı ve hayatı özgür kılar. Hâl böyleyken, üstelik Türkiye gibi ülkelerde laiklik olmadan demokrasi beklemek, hele hele laiklik düşmanlarından demokrasi beklemek aptallığın ve ahmaklığın eseridir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları