Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Kuraklık gelmedi ısrarla çağırdık

 

Göller nehirler kuruyor, barajlar göletler eski günlerini arıyor, tarımsal alanlar kavruluyor, köylerde kasabalarda yağmur dualarına çıkılıyor, bazı yerleşim yerlerinde su kesintileri başlıyor, kış turizmi meraklıları gökyüzünden umutla kar bekliyor, göçmen kuşlar güzergâhlarını değiştiriyor.

Türkiye kuraklığı ciddi şekilde yaşamaya başladı. Öyle anlaşılıyor ki sorun önümüzdeki yıllarda daha ağır tablolarla kendini gösterecek.

Peki, neden böyle oldu?

Dünyada yaşanan genel iklim değişikliğinin ve içinde bulunduğumuz coğrafi konumun da bunda etkisi var kuşkusuz ama yanlış uygulamaların rolü de hiç az değil.

Kuraklığı ısrarla davet eden yanlışlardan birkaçını özetlemeye çalışalım:

-Yağmurun yağması için havadaki nem oranının artması şart. Bu da ormanlık alanların artırılmasıyla mümkün olabiliyor ancak. Ne var ki son yıllarda ormanlık alanlar yeterli oranda artırılamadığı gibi mevcutları da yangınlar, konut ve turistik tesis yapmak için girişilen ağaç kesimleri yüzünden büyük zarar gördü.

-Suyun yüzde 70''inin kullanıldığı tarımsal sulamada büyük israf var. Sular tarım alanlarına açık kanallardan gidiyor ve küçümsenmeyecek miktarı yollarda kayboluyor. Yapılması gereken şey, suyun kapalı borularla tarım alanlarına taşınması ve bir metreküpünün bile boşa akmamasını sağlamak olmalı.

-Üç yanı denizlerle çevrili bir ülke olduğumuz halde deniz suyunun arıtılarak içme suyuna çevrilmesi konusunda yeterli çaba gösterilmiyor. Dünyada söz konusu uygulamaya giden ülkelerin deneyimlerinden yararlanılmıyor.

-Atık suların belli yerlerde toplanmasına, filtre sisteminden geçirildikten sonra kullanma suyu olarak değerlendirilmesine gereken önem verilmiyor.

-Yağmur sularından bir türlü yararlanılamıyor. Oysa örneğin evlerin çatılarına yağmur sularını toplayacak depolar kurulabilir, yağmur sularının akış yönleri dikkate alınarak göletler oluşturulabilir.

-Suyu en çok tüketen bitkilerden biri olan çimin ekimi belli şartlara bağlanmıyor, onun yerine suya az ihtiyaç duyan çalı türü bitkiler ile sarmaşıkların yetiştirilmesi teşvik edilmiyor.

-Tarımsal alanların imara açılması, bir diğer deyişle hesapsız kitapsız betonlaşmanın yaygınlaşmasının kuraklığı tetiklediği unutuluyor.

-Araba egzozlarından ve fabrikalardan yayılan zehirli gazlar doğal dengeyi her geçen gün biraz daha bozuyor, yağmur ve kar oluşumunu engelleyici bir rol oynuyor.

-Termik santrallerin soğutma sistemleri aşırı su tüketimine yol açtığı halde yeni termik santraller açılıyor.

-Başta tekstil olmak üzere suyun aşırı kullanıldığı sanayi tesislerine sınırlama getirilmiyor, aksine bu alanda yeni fabrikalar kurulmasına göz yumuluyor.

...

Kuraklığın sarsıcı etkilerini azaltmak için yukarıda birkaç madde halinde söz ettiğim önlemler alınmazsa ne olur?

Bu soruya da şu yanıt verilebilir:

-Yeterli suyu bulamayan milyonlarca kişinin yaşam kalitesi düşer.

-Et, süt, ekmek, bakliyat, sebze ve meyve fiyatlarında astronomik yükselişler olur.

-Tarımsal ve hayvansal üretimin azalması kısa vadede olmasa bile orta ve uzun vadede açlık tehlikesine yol açar.

-Kuraklığın en çok vurduğu bölgelerde yaşayanlar mallarını mülklerini satarak kuraklığın etkilerinin nispeten daha az hissedildiği yerlere göç etmeye başlar.

-Yeterli suyun olmayışı temizlik sorunu yaratır, bunun sonucunda çeşitli hastalıklar hatta salgınlar yaşanır.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları