Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Halim Bahadır

Halim Bahadır

Yazar

Küçük kuşlar ve hayatın kısalığı…

Yaklaşık bir ay önce evimin bir odasını mesken belleyip yuva yapan bir çift kumrudan söz etmiştim sizlere… Önce bir yumurta, iki gün sona ikincisi geldi. Sık sık odaya girip çıktım bu arada. Zira yumurtadan çıkacak yavruların büyüme süreçlerine bakacaktım. Ve annenin ve de babanın benim varlığıma alışması, ürkmemeleri gerekiyordu. Bunu başardık, bana alıştılar. Odayı birlikte kullandık neredeyse. Pencereyi hep açık tuttum. Anne de baba da istedikleri zaman girip çıkabildi. Önce bir yavru çıktı yumurtadan. Küçücük bir şeydi. İki gün sonra ikinci yumurta çatladı. Günde birkaç kez ziyaret ettim bu küçük hergeleleri. Ve her gün biraz daha büyüdüklerine tanıklık ettim. Ve şaşırıyorsunuz ister istemez. Karşınızda iki minicik canlı var ve gözünüzün önünde boy atıp duruyorlar. Büyülü bir süreç sanki… Ve aradan 15 gün geçtiğinde uçma provalarına başlamışlardı bile. Kardeşinden iki gün önce yumurtadan çıkan yavru, belirgin olarak daha büyük ve semizdi. Bazı hayvan türlerinde ikinci yumurta yedek olarak yapılıyor. Ola ki birincinin başına bir şey gelirse devreye alınmak üzere. Ama kumrularda durum bu değil. Zayıf olsa da yavru büyütülüyor. Büyük kardeş yuvadan atmıyor onu. Yardım bile ediyor kardeşine. Yirminci güne yakın önce pencerenin önüne uçup kondular, kanatlarını çalıştırdılar. Ve ertesi gün uçup ittiler, odamın da içine ederek elbette… 20 günde her şey olup bitmişti… Anneleri kadar büyümüş ve kendilerine ait bir hayatı yaşama hakkını kazanmışlardı. Ve önlerinde şansları yaver giderse en az 15 yıl olacaktı. Arada görüyorum onları karşı apartmanın pencere önlerinde, damlarda. Ve bin selam sarkıtıyorum uzaktan…

Gittikleri günün gecesinde ay vardı ve balkonda oturup alacakaranlığın içindeki seslere kulak veriyordum. Acaba hayatta kalabilecek miydi bu göz açıp kapayıncaya kadar yumurtadan çıkıp uçabilecek hale gelen küçük kuşlar?

Milyarlarca insanın yakındığı gibi hayat ne kadar da kısa diye düşündüm sonra. Kuşlar 20 günde kendi başlarına hayatlarını sürdürecek hale gelip gitmişti. Ve en az 15 yıllık hayatlarının muhtemelen 13 yılını dinç olarak yaşayacaklardı. İnsanda ise büyüyüp kendi kendine yetebilme süreci neredeyse 20 yıl. İnsan ancak 40 yıl faal bir yaşam sürüyor. 60 yaşından sonra ufukta belirmeye başlıyor yaşlılık alametleri. Düşünsenize 100 yıl bile yaşamıyoruz! Kuşlar ise büyüme süreçlerine bakacak olursak, insandan çok daha uzun bir süre faal bir hayat yaşıyor.

Hayat kısa. Evet… Ve bundan yakınıp duruyoruz. Peki, bu kısacık hayatı anlamlı hale getirmek için ne yapıyoruz dersiniz? Çok ama çok az insanın dışında kalanlar anlamlı hiçbir şey yapmıyor! Hem hayatın kısalığından sızlanıp duruyor ve hem de saçma şeylerle uğraşarak tüketiyorlar ömürlerini. Yapılan işlerin yüzde seksenden fazlası gereksiz, abuk, değeri olmayan şeyler. Ve hayatlarına anlam katmak için yüksek bedeller ödeyenlere ise hem imreniyor, hem de deli olarak damgalıyorlar bu insanları. İmreniyorlar, çünkü o az sayıdaki insanlar gibi cesur değiller. Vazgeçmeyi beceremiyor, bunu göze alamıyorlar. O zaman da ellerindeki sefil şeylere yapışarak koca bir hayatı kapının dışında bırakıyorlar.

Deli diyorlar cesur insanlara. Zira onlar gibi rüyaları yok. Hedefleri yok. O hedeflerin peşinden çılgınca koşturmayı anlamıyorlar. Onun verdiği hazdan haberleri yok.

Onlar çok azına razı oluyorlar. Mum yakmaya bile üşeniyor ve karanlığa sövüp duruyorlar. Ve durmadan sızlanıyorlar, hayat ne kadar kısa diye…

Oysa diye düşündüm içimden, daha birkaç gün önce küçük kanatlarını zar zor toplayıp uçma girişimleri yapan o küçük kuşlar hayata atıldı işte. Ve müthiş bir mücadele bekliyor onları… Aşağıda kedi ve köpekler, hatta bazı merhametsiz insanlar var. Her an avlanabilir kuşlar. Yukarıda ise martıdan, kargalara kadar envai çeşit büyük kuş… Ve başkaca nice tehlike… Ve onlar hayatta kalmak, karınlarını doyurmak, soylarını devam ettirmek gibi devasa sorunlarla boğuşacaklardı. Yani çıplak elle alacaklardı vahşi doğadan almak istediklerini, sayısız düşman arasında. Ve sızlandıklarını hiçbir zaman duymayacağız…

Bu arada dün alışkanlıktan olsa gerek, temizlenmiş odaya sessizce süzüldüm. Bir çift kumru vardı odada. Sanırım onlar da öncekiler gibi araştırma yapmaya gelmişlerdi. Yuvayı buraya yapabilir miyiz acaba? Olmaz kuşlar dedim kibarca, burası bana lazım. Gittiler…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları