KÖPRÜ…

Bir zamanlar gönül köprümüz vardı.  O köprü umuttu, gelecekti. O köprüde buluşurdu elini taşın altına koyanlar, isimsiz kahramanlar, destan üzerine destan yazanlar!

O köprü bağlardı yolları, vadileri, geçitleri, insan gönüllerini… 

Gönül köprüsünde hak vardı, hukuk vardı, adalet vardı. Vicdan vardı, merhamet vardı! Allah korkusu vardı! "Yaratılanı hoş gör, Yaratandan ötürü" diye Yunusça düsturlar vardı. Hz. Mevlânâ'nın, "Etme" diye seslenişi gibi, ben nerede ne hata yaptım diye, hatalarından geri dönenler, geri adım atanlar vardı.

Şimdi o gönül köprüsü yıkık ve virane olduğu için sıkıntımız fazla, derdimiz büyük, aşamayıp kaldığımız dağlar tepeler çok…Ne kadar meselemiz varsa neredeyse tamamı kördüğüm!

Dipte olanlar, dipte kalanlar, savrulanlar, yananlar kavrulanlar, el uzatılmayanlar, kendini yalnız ve çaresiz hissedenler, ağlayanlar, inleyenler, bekleyenler çok mu çok!

Yol diye çıktığımız yol vefasız!

Konakladığımız han vefasız!

Güvendiğimiz dağ vefasız! 

Dost diye sarıldığımız dost vefasız!

Geçtiğimiz geçitler, vadiler vefasız!

*****

Pandemiden önce de çok seller geldi. Pandemiyle birlikte de…

O Köprünün bir hatırı vardı!

Köprü öyle bir gönül köprüsüydü ki, gönüller bağlanır, gönüller o köprüde buluşur, yarenlik eder, dost olur, dost kalırdı.

O köprünün üzerinde sevgiyle bakan gözler vardı. Pırıl pırıl parlardı.

O gözlerin feri söndü, feri! Umut ışıkları birer birer kayboldu.

Yerini cılız, isteksiz, kâh yanan, kâh sönen ışıklara bıraktı.

O Köprünün altından çok sular aktı mı, aktı! O sular akıp geçerken, köprüyü yıkıp geçerken hiçbir şey yapmadan seyredilmeseydi eğer, köprüsüz kalmazdık!

*****

Niyetinde ve dilinde gönül köprüsü olanın; Yüzü sirke satmaz!  Surat-savatı beş karış olmaz! Dili kinle-nefretle ıslık çalmaz! Kalp kıracak sözler ağzından çıkmaz! Sözlerini ben diye başlayıp, ben diye bitirmez! Kendini dev aynasında görmez, kimseyi ama kimseyi kendinden küçük görüp, aşağılamaz!

Çünkü, gönül köprüsünde bu sayılanların hiçbiri olmaz, yaşanmaz, dahası kavga da yapılmaz, münakaşa da…Gönül köprüsünde bir olunur, beraber olunur, barışılır, yanlışlardan ve hatalardan dönülür, sizden-bizden demekten, ayırımcılık yapmaktan vazgeçilir. Bu anlayışları sürdürmemeye tövbe edilir.

Eğer cümle güzellik o köprüde gerçekleşiyorsa ne âlâ, değilse o köprü ancak sözde gönül köprüsü olabilir ki, o köprüde aklı olanın, akıllı olanın işi olmaz!

*****

Ne diyordu Yunus Emre, "Benim burda kararım yok, ben burdan gitmeye geldim / Bezirgânım metaım çok, alana satmaya geldim / Ben gelmedim dava için, benim işim sevi için / Gönüller dost evi için, gönüller yapmaya geldim."

Gönül köprüsüne talip olan, gönül alır, gönül yapar, köprü kurar gönüller arasında.  O yol, insanları dinlemekten geçer, anlamaktan geçer, yaraları sarmaktan geçer, insanların derdiyle hemhal olmaktan geçer.

Gerçek anlamda huzur, istikrar ve hoşgörü getirmekten geçer. Gönüller arasında gönül köprüleri kurmaktan, yıkılanları tamir etmekten geçer.

Gönüllerimizi yıkan çok. Kalplerimizi kıran çok. Yalandan dahi olsa gönlümüzü alan yok! Yok mu gönüller yapmaya gelen? Yok mu gönül köprüsünü kuran?

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları