Kılıçdaroğlu’ndan ‘Tek Yürek Kampanyası’ çıkışı: Depremzedeler için toplanan paranın 45 milyar lirası nerede

Kılıçdaroğlu’ndan ‘Tek Yürek Kampanyası’ çıkışı: Depremzedeler için toplanan paranın 45 milyar lirası nerede
Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Depremzedeler için toplanan paranın 45 milyar lirası nerede?" diyerek iktidardan hesap sordu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Depremzedeler için yapılan bağış kampanyasında toplanan 115 milyar paranın 45 milyar lirasının ödenmediğini belirten Kılıçdaroğlu "Ben de 1 aylığımı ödeyeceğim dedim, ertesi hafta yatırdık. Acı olan şu. 115 milyar liranın 74 milyar lirayı yatırılıyor. 45 milyar lirası ise yatırılmadı. Kim bu parayı ödemeyenler. Bu parayı ödemeyenler yandaşlar mı? 5’li çeteler mi?" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

“NEREDE BU PARALAR? KİM ÖDEMEDİ?”

En azından yıl sonuna kadar deprem bölgesindeki evlerin elektrik ve doğal gaz faturalarını bizler ödeyebiliriz. Açık ve net çağrıda bulunuyorum; nerede bu paralar? Kim ödemedi? Televizyona çıkacaksınız, anlı şanlı laflar söyleyeceksiniz, parayı ödemeye gelince yok olacaksınız. Bu paralar yıl sonuna kadar deprem bölgesindeki evlerin elektrik ve su faturalarını öder ve hatta karşılar.

Depremdeki yaraları nasıl sarabiliriz diye mücadele ettiler. Şimdi o insanlara bu faturaların gelmesi doğru değil. En azından bunları bizler ödeyebiliriz. Depremden hemen sonra Türkiye Tek Yürek adlı bir kampanya başladı. O paralarla bu faturalar ödenmeli. Ben de 1 aylığımı ödeyeceğim dedim, ertesi hafta yatırdık. Acı olan şu. 115 milyar liranın 74 milyar lirayı yatırılıyor. 45 milyar lirası ise yatırılmadı. Kim bu parayı ödemeyenler. Bu parayı ödemeyenler yandaşlar mı? 5’li çeteler mi?

“SİNAN AYGÜL, YÜREKLİ BİR GAZETECİ”

Tatvan'da bir gazeteci Sinan Aygül, bölgedeki yolsuzluk haberlerini yapan yürekli bir gazeteci. Vay sen nasıl böyle bir haber yaparsın diye belediye başkanının korumaları tarafından linç edildi. Kendisini aradım, hukuk desteği verebileceğimizi söyledim.

“CAN ATALAY HALA TUTUKLU”

Türkiye Cumhuriyeti'nin herhangi bir vatandaşı vekil olmak isterse kuralları var. Can Atalay tutuklu. Seçimi kazandı, parlamentoya gelip yemin edemiyor. Anayasaya aykırı. Meclis Başkanı'na çağrı yaptım. Asıl sorumlu sensin Numan Kurtulmuş, Onu oradan çıkaracaksın, gelip yeminini edecek.

"YENİ ŞAFAK'A DAVA AÇACAĞIM"

Bir gazete nasıl olur da 3 milyon yakın bir reklamı verir cumhurbaşkanı seçilmesin diye. Yeni Şafak gazetesinden bahsediyorum. Sen gazetesin benim lehime yazmak zorunda değilsin objektif olmak zorundasın. 3 milyona yakın benim seçilmemem için harcıyor. Kim sana verdi o parayı. Buradan Hazine ve Maliye Bakanına çağrı yapıyorum o parayı nereden buldular inceleyeceksin ahlaklıysan. Bir gazete böyle bir şey yapabilir mi? Elimde bütün veriler var. Dava açacağım. Yeni Şafak gazetesinin ne mal olduğunu bilmesini isterim. Bu kadar ahlaksızlık olur mu?"

"BENİ ŞAŞIRTAN TÜRK- İŞ BAŞKANININ İTİRAZ ETMEMESİ"

Asgari ücret açıklandı. 11 bin 402 lira oldu. Bu rakam makul bir rakam mı? Beni şaşırtan Türk İş Başkanının buna hiç itiraz etmemesi. İşçinin hak ve hukukunu aramak ilk önce sendikanın görevidir. Olağanüstü bir artış yapmayın tamam 15 bin lira dedik. Bu da kabul görmedi. Dolayısıyla işçinin hak ve hukukunu aramak yine bize düştü.

“SULTANAHMET CAMİİ'NİN O GÖRKEMLİ YAPISINI BİLE RANTA TESLİM ETTİLER”

İstanbul bizim için de dünya için de önemli bir merkez. Hala İstanbul'u nasıl alabilirim arayışı içinde. Daha düne kadar İstanbul'a biz ihanet ettik diye açıklaması var. İhanete devam etmek istiyor. Aç tavuk kendisini darı ambarında görürmüş. Hiç kimse merak etmesin. Sultanahmet Camii'nin o görkemli yapısını bile ranta teslim ettiler. Beşli çeteler, uyuşturucu baronlarının hepsinin İstanbul'da yaşandığını biliyoruz. Şimdi ahlakı egemen kılmaya çalışıyoruz.

“TEK CÜMLE BİLE KURULAMIYORSA BEKA SORUNU VAR DEMEKTİR”

Bir beka sorunumuz var. Devletin saygınlığını koruyacaksınız, devlet saygın, koruyucu olacak. Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan'a oy verenlere seslenmek istiyorum: Türkiye'nin gerçek anlamda beka sorunu vardır. Devleti yöneten kişi mal varlığı konusundaki eleştirilere tek cümle kuramıyorsa o kişi teslim alınmış demektir. Devleti yöneten kişinin mal varlığı dışarıda. Biz bilmiyoruz ama onlar biliyor ve tehdit ediyorlar: 'Kızdırma, senin mal varlığını açıklarız.' Tek cümle bile kurulamıyorsa beka sorunu var demektir.

“BANA DAVA AÇACAĞIM DİYECEK, AÇMAZSANIZ NAMERTSİNİZ”

Savaş meydanlarındaki zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa siyasi bağımsızlığını koruyamazsınız. Geçen hafta Duyunu Umumiye hükümeti demiştim. Devleti uluslararası tefecilere teslim etmişseniz beka sorunu var demektir. Erdoğan döneminde her ay ödenen faiz 2 milyar 222 milyon 770 bin 872 dolar. Her gün ödenen faiz 73 milyon... Her saat ödenen faiz 3 milyon. Beka sorunu budur. 85 milyonu uluslararası tefecilere çalışır hale getirdiler. Türkiye'nin iradesini satmak, beka sorunudur. Türkiye'nin iradesi satıldı mı diyecekler.. Satıldı. İstanbul'da Suudi Konsolosluğu'nda Kaşıkçı cinayeti işlendi. Eğer bu ülke bağımsızsa cinayet burada işlendiyse davanın burada görülmesi gerekir. Ama bu yapılmadı. Para için Türkiye'nin, yargının iradesi satıldı. Bana 'dava açacağım' diyecek. Açmazsanız namertsiniz. Bu karara yürekli bir hakim Nimet Demir güzel bir gerekçe yazmış: 'Devletimizin saygınlığına saldırıdır.' Sizi önce borçlandırıp sonra teslim almışlarsa işlenen cinayet için bile talimat verir. Siyasi otoritenin başı kim? Erdoğan... Bu kadar açık ve net söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti ne zamandan beri dilenci konumuna düştü. İşte beka sorunu budur. Akdamar Adası'nın istendiği görüşmeleri de biliyorum tarihte. Ama Türkiye hiç bu pozisyona düşmedi tarihte.

“MİLYONLARCA SURİYELİ, YETMEDİ AFGANLAR GELDİ”

Sınır diye bir şey kalmadı. Kapı diye bir şey yok, sınır diye bir şey yok. Avrupa size para verelim bunları orada tutun, sıkıntıyı siz çekin dediler. İşte beka sorunu budur. Kilis'e, Hatay'a gidin, belediye başkanı, esnaf diye şikayet ediyor. Elin oğlu rahat etsin diye bütün sıkıntı bizim başımıza yıkıldı.

“TÜRKÇE DAHİ BİLMEYEN KİŞİYE VATANDAŞLIK VERİYORSUNUZ”

Avrupalılara da söyledim. 'Suriye'de kan gövdeyi götürürken hiç birinizin kılı kıpırdamadı' dedim. Ne zaman ki oradan kaçanlar size gelmeye başladı bağırmaya başladınız dedim. Sırtıma yükü vuracaksın, elime üç beş dolar vereceksin, çek diyeceksin. Erdoğan bunu yaptı. Demografik yapımız değişiyor. Bunların milliyetçiliği kağıt üstünde. Türkçe dahi bilmeyen kişiye vatandaşlık veriyorsunuz, para için. Ve bu kişi oy kullanıyor. Bir ülkenin itibarı bu kadar mı ayaklar altına alınır. Grup Başkanvekili arkadaşıma da söylüyorum 'Türkiye'nin beka sorunu' diye önerge vereceksiniz. Türkiye'nin ihanet edenlerden kurtulması lazım.

FAİZİ NASIL YÜKSELTECEK?

Faizi nasıl yükseltecek? Tükürdüğünü nasıl yalayacak? 'Sen yapma, sana bir Bakan bulalım, onu getir. Merkez Bankası'na da buluruz, ABD'de bu işi yapan var, onu getiririz. Faizleri arttırsın, biz parayı getiririz' dediler. 'Yerel seçimlere kadar ufak ufak arttırın, sonra yüzde 40 olmazsa parayı getirmeyiz' dediler. Dünyada hangi devlet dolar bazında yüzde 40 faiz verir? Verecekler göreceksiniz. Merkez Bankası Başkanı hakkında dünya kadar rivayet var, ABD'de yargılanacak. Türkiye'de bulamadınız mı? Ama uluslararası tefeciler izin vermiyor. Hayatımda bu kadar ahlaksız bir siyaset görmedim. Halk Bankası'nı dolandıran insanın Maliye'nin başında ne işi var? Bunlarda ahlak yok. Londra'daki tefeciler niye gelsin. Biz sermaye getirecektik, tefeci değil. İçimi acıtan bu ülkenin Kurtuluş Savaşı vermiş olması.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlgili Haberler
Öne Çıkanlar