Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Halim Bahadır

Halim Bahadır

Yazar

Kendini adam yerine koymak…

Geçenlerde bir tanıdıkla söyleşirken son zamanlarda daha çok yanıldığını, insanların kendisini artık daha kolay kandırabildiğini söyledi. Bu adamı tanıyordum. Uzak akrabam bile sayılırdı. Öyle kolay kolay yanılacağını düşünecek birisi değildi. Hele de manipüle edilmek ona göre bir iş değildi. Alnını bile karışlamaya kalkardı kendisini kandırmaya kalkanın. Belli ki bu dostumuza bir şeyler olmuştu diye geçirdim içimden. Hayattan ciddi dayaklar mı yemişti acaba? Yoksa ani bir aydınlanma mı yaşamıştı? Belki de önyargılarını sarsan, onları yere seren bir şeyler gelmişti başına. Belki de gerçekler abide gibi karşısında duruyordu ve onları görmek zorunda kalmıştı. Ve bu durumda da kaçacak yeri kalmamıştı. Dürüst biriydi ve hala utanma duygusunu kaybetmemişti çünkü…

Hayattan, kitaplardan, insanın kendisinden bile zaman zaman kaçmaya kalkmasından tutun da aklımıza gelen her alandan söyleştik birkaç saat. Ve sonunda iş kullanıcılarının çoğunluğunun gayya kuyusuna çevirdiği sosyal medyaya geldi.

İnternette ne kadar zaman geçirdiğini sordum. Epey bir geveledi, ama anladığım kadarıyla günde en az altı saate yakın bir süreyi buluyordu. Nereden baksanız günlük mesai kadar maşallah!

Acaba o kadar saatte ne yapıyordu internette? Anlattı girip çıktığı yerleri. Durumu anlamıştım. Bilgi peşinde değildi dostumuz. O, önyargılarının doğrulanması peşindeydi. Ve kendisine boca edilen saçmalıkların bazısını tartışılmaz doğrular olarak kabul ediyordu.

Kendisini olmuş, ermiş, bilmiş olarak görüyordu ama. Katıksız iddia sahibi olduğu konular hakkında bile doğru düzgün bilgisi yoktu oysa. Kafasındaki hemen hemen her şey yarım yamalak, yüzeyseldi. Kendini yeterli donanıma sahip biri olarak gördüğü için okumuyordu, araştırmıyordu. Her şeyi bildiğini zannediyordu. Bilmediği söylediğinde öfkeleniyordu. Doğruları gözüne bile soksanız kör bir inatla önyargılarının arkasındaki sipere çekiliyordu. Ezberleri çoktu. Önyargıları zihnini istila etmişti. Her şeyden biraz, bazen de birazcık bilgisi vardı biraz yukarıda dediğimiz gibi.

“Bir konu hakkında fikir sahibi olmak için bilgi sahibi olman şart dostum” dedim, “40 yıllık gazeteciyim, şimdi iki dakika itiraz etme de dinle beni. Sana bir şeyler anlatmak istiyordum. Bunlar gerçekler. Yaşadığım tanık olduğum şeyler. Ve sen uzaktan yakından benim meslekle hiçbir ilişkin olmadığı halde sağlam olmayan kaynaklardan öğrendiğin, duyduğun, okuduğun, tıkladığın, mıkladığın, üzerine boca edilen ne kadar saçmalık varsa inatla bana anlatıyor ve üste çıkmaya çalışıyorsun. Yani benim mesleğimi benden bile iyi bildiğini kanıtlamaya çalışıyorsun. Bu tavrından vazgeç. Bırak hayatta bazı şeyleri de bilme. Bilmediğini bil ama. Ve oku, öğren, araştır. Kendini geliştir. Konuya hakim ol ki, birkaç sağlam kelam edebilesin.”

Beni iyi dinliyor havalarında bir süre baktı yüzüme. Pek inanmadım bu tavrına ve aldırmadım da. Elden başka bir şey gelmez, diyeceğimizi diyelim.

Devam ettim:

“Sosyal medyadan ve diğer kaynaklardan üstüme boca edilen bu şeyler hakikaten saçma olabilir mi diye bir soru sor kendine. Bu bilgi denen şeyler acaba beni kandırmaya yönelik tuzaklar olabilir mi? Öyle ya dünyada herkes dürüst değil. Birileri beni kandırmaya, zekama hakaret ederek para, itibar ve mevki kazanmaya çalışıyor olabilir mi? Sor bunları kendine. Sana iki üç kez yalan söyleyen birinden daha da güçlü, püsküllü bir palavra bekleme. Dur artık de. Ve yalancıyı kıçının üstüne oturtup git. Artık inanma, yüz verme. Birilerinin senin önyargıların, korkuların, bilgisizliğin üzerinden operasyon yapabileceğini, seni çıkarları doğrultusunda yönlendirebileceğini asla aklından çıkarma. Biraz çaba harca ve kendini kullandırtmamak için öğren. İşin kolayına kaçma. Göreceksin ki, öğrendikçe hem kendine güvenin artacak ve hem de kendine daha çok saygı duyacaksın…”

Yarım ağızla “haklısın abi” diye bir şey geveledi. Ama vücut dilinden, bildiğini okumaya devam edeceği izlenimini edindim ne yazık ki. “Anlat anlat heyecanlı oluyor” gibilerinden yani…

Artık sohbetin bittiğini belirttim kendilerine. Ve de sağlam yeni yanılmalar diledim.

Önyargılarını bir şeyler birazcık sarssa da belli ki hala taş gibi sağlamdılar. Ve kendini adam yerine koymaya pek niyeti yoktu. Ve muhtemelen hayatı boyunca bunu başkalarından bekleyecekti. Tabii ki bedeli ağır olacaktı bu işin…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları