Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Kendine benzemeyen ülke

Genç kadın kulaç atmaktan yorgun düşünce havuzdan çıktı.

Saçlarından omzuna, omzundan beline doğru su damlacıkları yuvarlanıyordu.

Şezlongda uyuklayan arkadaşının yanına yürüdü, çevredekilerin duymamasına özen göstererek adeta fısıldadı:

"İyi ki geldik, tıpkı İspanya gibi..."

Yaya üst geçidinde, otuzlu yaşların son demlerini yaşayan iki müzisyen gelip geçenlerin önlerindeki kutuya para atıp atmadıklarına bakmadan keman ve gitar çalıp şarkı söylüyorlardı.

Bir şarkı bitmeden öbürüne başlıyor, ondan bir başkasına geçiyorlardı.

Yıllardır birlikte olmanın yarattığı uyum karışıklığı önlüyor, bir makine disiplininde çalışmalarını sağlıyordu.

Küçük bir erkek çocuğu tam önlerinde durdu, biraz hayranlık biraz şaşkınlıkla izledikten sonra yanındaki genç kadına seslendi:

"Bak anne, tıpkı Fransa gibi..."

Yaşları sekizle on arasında değişen üç kız çocuğu güneş solgunu türbanları, uzun elbiseleri, siyah çoraplarıyla kaldırımda önlerine bakarak yürüyorlardı.

Heybe benzeri bez çantalarını omuzlarından bellerine doğru çaprazlama asmışlardı.

Ya Kur'an kursuna gidiyor ya Kur'an kursundan dönüyorlardı.

Lüks otomobilin direksiyonundaki kadın, yanındaki arkadaşına gösterdi onları:

"Bak şekerim, tıpkı İran gibi..."

Genç adam göl kenarında yürüyüşe çıkmıştı.

Bir ara durdu, önce gökyüzüne sonra gölü çepeçevre saran ağaçlara baktı, ardından güneş ışınlarının altında bin türlü rengin oynaştığı gölü seyretti.

Muhteşem, sarhoş eden bir tabloyla karşı karşıyaydı.

Cep telefonuyla arkadaşını aradı:

"Öyle bir yerdeyim ki inanamazsın, tıpkı İsviçre gibi..."

Stajyer muhabir arıza nedeniyle günlerdir suları akmayan mahalleye gitmiş, muhtarı dinlemiş, öfkeli vatandaşların tepkilerini not etmiş, bağırsak enfeksiyonuna yakalanmış yoksul çocukların fotoğraflarını çekmişti.

Büroya dönünce oturup haberini yazdı.

İş çarpıcı bir başlık bulmaya gelmişti.

Uzun süre düşündükten sonra klavyeye uzandı:

"Tıpkı Bangladeş gibi..."

Hırpani kılıklı bir grup genç, çevrelerini saran kalabalığın ilgisinden memnun portatif teypten yükselen müzik eşliğinde dans ediyorlardı.

İçlerinden biri sık sık başını yere dayıyor, gövdesinin tüm ağırlığını başına yüklüyor, öylece fırfır dönüyordu.

İzleyenler o hareketin zorlamasıyla boynun nasıl kırılmadığını merak ediyorlardı.

Yaşlı bir adam bu tuhaf dansa uzun süre bakıp kızgınlıkla kırgınlık karışımı bir üslupla söylendi:

"Tıpkı Amerika gibi..."

Ya İspanya gibi oluyordu ya Fransa gibi...

Ya İran'a benziyordu ya İsviçre'ye...

ABD'yi andırdığı zaman da vardı, Bangladeş'i anımsattığı gün de...

Koca Türkiye bir türlü kendine benzetilmiyordu.

Dünyada tarihiyle, kültürüyle kendine en çok benzemeyi belki de o hak ediyordu oysa...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları