Kara günde buruk sevinç: Zafer Arapkirli yazdı...

KARA GÜNDE BURUK SEVİNÇ

Kara, kapkara bir günde yine tuttuk İnönü'nün yolunu.

Kutsal, "Ağaçlı Yolu" yürürken, yüreklerimiz buruk.

Ulusça yüreklerimize düşen ateşin yangını, yılın belki de bugüne kadar en soğuk gününde, buz gibi havaya üstün geliyor.

Madem ulusal yas ilan edilmemiş, maçlar dahil tüm etkinlikler planlandığı gibi devam ediyor, o zaman biz de soğuğa filan aldırmadan görevimizin başında olacağız tribünde.

Zaten, daha 15 - 20 saat önce arkadaşlarını tabutlar içinde vatana yollamış Mehmetçiklerin evlerinden yüzlerce kilometre ötede belki de metrelerce karın içinde siperlerde maruz kaldığı soğuğun yanında İstanbul'un soğuğunun lâfını etmek bile abes.

Maç önünde saygı duruşu ve İstiklal Marşı sırasında kapalı tribünde açılan dev Türk Bayrağı, nerede durduğumuzu, nasıl bir günde buraya geldiğimizi hatırlatıyordu hepimize.

Böyle çok özel ve yüreklerimiz kapkara bir ortamda Kara Kartal, Karagümrük karşısında, yeni hocası Fernando Santos ile Süper Lig'in ilk yarısına noktayı koyacak.

"Kapkara bir sezon" diye anılmayı hak eden sezonun kötü izlerini geçen haftaki 4-0'lık Rizespor galibiyeti ile silmeye çalışan Beşiktaş da, stattaki herkes de o maçın heyecan ve hevesini yaşayamayacak kadar durgun buruk bir ruh hali içinde.

Ama neticede sahadakiler de (Kasımpaşa maçından uzan duran ama bugün tribünü neredeyse tamamen dolduran), taraftar da, bizim gibi basın emekçileri de sadece bir tür "görev" için oradayız.

İçimize, böyle bir günde pek sinmese de.

Ne desen, ne yazsan boş.

Yeni Hoca "Santos Dayı", Rizespor mçaındaki 11'i bozmamaya karar vermiş.

Bence iyi de yapmış.

Kim ne derse desin, hafta içindeki o maçta iyice havaya girmiş ve motive olmuş Semihli, Tayyip Talhalı, Onurlu, Cenkli, Mertli, Salihli 7 yerli oyuncuyu, Amir, Gedson, Bahtiyar, Rashica desteği ile uzun süredir ilk kez rastlanan sadece 4 yabancıyı barındıran kadro fena iş çıkarmamıştı.

Karagümrük orta sahası, belki de Beşiktaş'a çok gördüğü o 4 yabancının sayısını da, 12'nci dakikada Amir Hacıahmedoviç'i ciddi şekilde sakatlayarak 3'e indiriverdi. Santos Hoca, oyuna Demir Ege Tıknaz'ı alarak, Beşiktaş'ı 8 yerli ile oynatmaya başladı.

Şaka değil. Bu kendiliğinden, şartların zorlaması ile gelen bir devrimdir.

Üstelik de ne zaman?

2 gün önce, Federasyon'un "Bundan böyle 11 yabancı serbest" kararının hemen ertesinde.

İlginç bir durum.

Ama futbolun kalitesine baktığında yerli yabancı farketmiyor. Beşiktaş yine aynı Beşiktaş.

Ve böyle olmaya da devam edecek.

Yürüyen Golcü Tosun Paşa, ilk 15 dakikada 2 "tertemiz topu" Karagümrük ceza sahasında murdar etti yine. Etmeye de devam edeceğine bahse girebiliriz.

Ancak geçen maçtakı gibi Rize kalesinin önünde Semih Kılıçsoy'un yaptığı gibi birisi getirip "Al bari bunu at Cenk Abi" diye lokum gibi pas uzatırsa atabiliyor artık. Kendisine gelen her topu başkasına ya da dışarı atmaya adeta yemin etmiş gibi oynuyor artık bu Cenk.

Defans için de yeni tedbirler alınmazsa, yine "sıkı bir rakip atakta" panik yapmaya devam eden bir görüntü içinde bu takım.

Orta sahanın, geldiğinden beri en (belki de tek) iyi ismi, en iyi top yapan, pas dağıtan ve oyun kuran adamı Amir de sakatlandıktan sonra, ilk 12 dakikanın orta sahasını da göremez olduk Beşiktaş'ta. Karagümrük o yüzden çok kolay toplar çalıp Beşiktaş kalesine defalarca tehlikeli biçimde geldi. Bir tek Gedson, bir iki maçtır olduğu gibi çok istekli ve üretken. Hele bugün, belki hemşehrisi Santos Dayı saha kenarında diye, ekstra hırslı görünüyor.

İkinci yarıda da Karagümrük, "Biz buradan en azından bir puan çıkarırız" duygusu ve cesaretiyle baskın başladı.

Ama 50'nci dakikada Semih'in ile atılan bir topu şahsi çabasıyla alıp, çekerken bibr adamı resmen oyundan düşürüp, götürüp vurduğu harika şut içimizi ısıttı biraz. Az farkla auta gitmese iyice ısınacaktı İnönü. Ama olmadı.

Bunları daha sık görmek istiyoruz. Muhtemelen de göreceğiz bu çocuktan.Tam bu satırı yazarken, kronometre de 62'yi gösterirken işte o Semih Karagümrük ceza sahası yayı üzerinden atılan bir pası öyle güzel alıp çaprazdan dar açıdan öyle güzel bir şut çıkardı ki, üstelik kaleci Emre'nin kapattığı köşede füze gibi yollayıverdi.

Aradan sadece 3 dakika geçmişti ki, bu kez Milot Rashica sol çaprazdan topu uzak köşeye öyle bir falso vererek yolladı ki... Jeneriklik gol derler ya hani. Defalarca gösterilecektir bu gece.

Tribün, daha 1-0'ın coşkusunu tamamlayamadan, 2-0'ı kutlamaya başladı.

Kulübeye baktık hemen. Kenarda "Santos Dayı" da hemen girivermişti havaya... Yumruğunu savuruverdi havaya.

76'ncı dakikada Cenk'in yerine Muleka'yı, Rashica'nın yerine Ghezzal'ı alarak, sahaya 2 çift taze ayak sürdü hoca. Bunlarla da kalmadı. 5 dakika sonra Semih'in yerine Rebic'i, Salih'in yerine de Süper Joker Necip'i oyuna aldı. Böyle bir günde, yani iki kez üstüste maç kazanma yolunda bir takımda skoru korumaya oynamasını kimse yadırgayamazdı tabii ki.

90 artıda bomboş pozisyonda Rebic'in verip Gedson'un adeta kaleye yuvarladığı topla durum 3-0 oluyordu.

Net bir galibiyet daha...

Maçın sonuna yaklaşırken, Beşiktaş "Çarşı tribünü"nün o ünlü "Gündoğdu Marşı"nı dinlerken tüylerimiz diken diken oldu. Sahada olan biten için değil.

Böyle günde 3-0 yensen ne olacak 30-0 yensen ne olacak?

Şöyle bağırıyordu tribün:

"Gündoğdu Hep Uyandık.

Siperlere Dayandık*

Siperlerdeki Mehmetçiklere gelsin bu marş.

Onları analarına babalarına bağışlasın doğan her gün.

Sıvasız evlere, çadırlara barakalara "evinizin nüfusu bir eksildi" haberi gelmesin artık.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları