Nazım Hikmet, "Saman Sarısı" şiirinde ressam olan yakın dostu Abidin Dino'ya "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?" diye soruyordu. Nazım Hikmet'in sözünü ettiği mutluluğun resmini Abidin Dino yapabildi mi bilmiyorum…
Ben ise, size darbenin resmini yapamam ama nasıl bir şey olduğunu gösterebilirim…
Malum; bu topraklarda darbe denilince hep askerlerin müdahalesi akıllara gelir. (15 Temmuz kalkışmasını ayrı tutuyorum. O bir darbeden çok daha öteydi.)
Oysa askeri darbelerden çok daha fazla sivil darbeler yaşanmıştır bu ülkede. İktidarların, "seçilmiş" olma gerekçesiyle her istediğini yapmayı kendine hak görmesi, devleti kendi ideolojik kalıbına sokmayı amaç edinme zihniyeti, çok darbeler vurdu bu ülkeye…
Sanki milli irade her istediklerini yapsın diye yetki veriyormuş gibi iktidarlara…
Dedim ya, resmini yapamam ama nasıl bir şey olduğunu gösterebilirim darbelerin diye…
Buyrun; Atatürk'ün 1926 yılında çıkardığı ve Türkiye'nin deniz, göl ve akarsularında sadece Türk vatandaşlarına ait gemilerin ticaret yapmasına ve buralarda sadece Türk vatandaşlarının çalışmasına izin veren Kabotaj Kanunu, AKP'li milletvekillerinin hazırladığı kanun teklifiyle delindi.
Kültür ve Turizm Bakanı Yardımcısı Nadir Alparslan'ın, "Kabotaj Kanunu'na aykırı denilebilir" itirafına rağmen düzenleme TBMM Bayındırlık Komisyonu'nda AKP ve MHP'li milletvekillerinin oylarıyla kabul edildi.
Teklifin 11 ve 24'üncü maddelerine göre, ülke turizmine ve tanıtımına katkı sağladığı değerlendirilen ve boyları 39 metrenin üzerinde olan yabancı bayraklı ticari yatların Türk karasularında faaliyet göstermelerine izin verilebilecek. Ayrıca Türk bayraklı yatlar yabancılara kiraya verilebilecek. İzin verilen yatlardan boyutlarına göre 200 bin ile 400 bin lira arasında değişen tutarda harç alınacak.
Yani ver parayı, al izni!
Atatürk, Türklerin ülkesini hem düşman işgalinden kurtardı, hem de Osmanlı döneminde Türk'ü öteleyen zihniyeti yıkıp her şeyiyle ülkeyi sahiplerine, Türklere vermişti.
Şimdi ise Türk ülkesinin iktisadi varlıkları, piyasası, kıyıları, ormanları, madenleri doğal alanları, su kaynakları çeşitli kılıflarla yabancılara veriliyor…
Ne diyordu partili Cumhurbaşkanı Erdoğan; "Şu anda İstanbul Boğazı'nda egemen miyiz? Maalesef. Bir başka ifade ile Kanal İstanbul Boğaz'daki egemenlik haklarımızı güçlendirecektir."
Öyle mi?
Kurdurulan hayaller, oluşturulan algılar böyle ama…
Gerçek ise; Kanal İstanbul'u, toplumu ikna etmek için milli egemenlik haklarımızı güçlendirecek diye pazarlayanlar, 200 bin lira için Kabotaj Kanunu'nu deliyor…
"Yerlilik ve millilik" var, "beka" var yer misiniz?
