Sayıları giderek artıyor! Yeni türler hastalıklara yol açıyor…

Sayıları giderek artıyor! Yeni türler hastalıklara yol açıyor…
Değişen iklim değişikliği hem çevreyi hem de insan sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Türkiye’de bu kışın yağışsız geçmesi endişelere neden oldu. Uzmanlar, sıcaklık bu şekilde devam ederse istilacı sivrisineklerin çoğalacağını belirtti.

Uzmanlar istilacı sivrisinek popülasyonunun giderek arttığını belirterek tehlikeye karşı uyardı. Çevre kirliliği gibi etkenler mevsim değişikliklerine neden olurken, Türkiye''de bu kışın yağışsız ve sıcak geçmesi endişe yarattı.

Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Anabilim Dalı doktora öğrencisi Kıvanç Sevim "Sıcaklıklar bu şekilde devam edecek olursa, sivrisineklerin üremeleri için çok daha fazla vakit olacak" ifadelerini kullandı.

BULUNMADIĞI YERLERDE GÖRÜLEBİLİR

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa (İÜC) Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerem Öter, "Sıcaklıkların etkisiyle bu sivrisinek türleri daha önce olmadığı yörelerde ve yüksekliklerde görülebilirler. Yeni bölgelere yeni türler giriş yapabilir." Uzmanlar iklim değişikliğinin etkisiyle ılık geçen kış koşullarının, sivrisineklerin üremeleri için daha uygun zaman ve koşullar yarattığını belirtti.

Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü Ekoloji Anabilim Dalı doktora öğrencisi Kıvanç Sevim, "Düşük sıcaklıkların Aedes aegypti (sarı humma sivrisineği) hayat döngüsüne etkilerinin belirlenmesi" adıyla, istilacı bir tür olan sarı humma sivrisineğinin düşük sıcaklıklara verdiği tepkileri ölçmek üzere bir çalışma başlattı. Sevim, 2020 yılının nisan ayında başladığı projesini, aralıksız 300 günlük laboratuvar süreci ve analizlerin ardından tamamladı.

KIŞ AYLARINDA YAŞAYABİLİYORLAR

Sivrisineklerin olumsuz koşulları atlatmak için kendilerince yöntemler geliştirebildiğini, ayrıca iklim değişikliğiyle beraber mevsimsel sıcaklıklardaki artışların, tür için uygun seviyede kalmasından dolayı kış aylarında da yaşamlarını sürdürebildiklerini anlattı.

Sıcaklıkların, özellikle İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde yüksek seyrettiğine işaret eden Sevim, "Dünyanın birçok noktasında sivrisinekler üzerinde benzer raporlamalar var. Mesela İstanbul''da yayılım gösteren istilacı Asya kaplan sivrisineğinin tropik kökenli olduğu biliniyor, aynı zamanda sarı humma sineği böyle. Literatürde bir zamanlar, bunların soğuk, ılıman iklime sahip Türkiye, Avrupa, Kuzey Amerika gibi yerlerde geniş yayılıma sahip olmayacağı yönünde bir görüş vardı. Ancak zaman içinde araştırmalar, sivrisineklerin, bu sıcaklıklara çok rahat bir şekilde adapte olabildiklerini gösterdi" ifadelerini kullandı.

İKLİME ADAPTE OLUYORLAR

Sevim, yaptığı çalışmada, 20, 15, 10 ve 5 derece sıcaklıkta sarı humma sivrisineğinin düşük sıcaklıklara verdiği tepkileri ve hayat döngüsünün bundan nasıl etkilendiğini tespit etmeye çalıştığını belirtti. Kıvanç Sevim konuşmalarına şöyle devam etti:

"5 ve 10 derece sıcaklıklarda yumurtalarda açılma gözlemledik. Bu bize, yumurtaların söz konusu sıcaklıklarda canlılığını koruduğunu gösterdi. 15 derecede de larva gelişiminin başarılı bir şekilde tamamlandığını gördük. Kış aylarından bahara doğru geçişte hava bize soğuk gelirken bu canlılara soğuk gelmediğini göstermiş olduk.

Çalışmamda bu sivrisinek türünün bireylerini 5, 0 ve -5 derece sıcaklıklara maruz bırakarak hayatta kalma durumlarını belirlemeye çalıştım. Yumurtaların 0 derece sıcaklıkta bile hayatta kalabildiğini gördük. Bu canlılar aslında sandığımızdan çok daha geniş toleransa sahipler, bu sıcaklıklar ölümcül sayılmıyor.

Bundan dolayı da biz kış aylarında sivrisineklerde hala aktivasyonu gözlemleyebiliyoruz, iklime uyum sağlıyorlar. Bulundukları ya da yeni geldikleri ortamların koşullarına çok hızlı bir şekilde adapte olup canlılıklarını, nesillerini burada devam ettirebiliyorlar."

SARI HUMMA TÜRKİYE''DE DE GÖRÜLDÜ

Sevim, sarı humma sivrisineğinin Afrika''dan Kuzey Amerika''ya, oradan Avrupa ve Türkiye''ye geldiğinin bilindiğini, şu anda Rusya''nın kuzeyinde, Türkiye''de ve Gürcistan''da görüldüğünü belirtti. Ev sivrisineği olarak bilinen türün gelişimini devam ettirebilmesi için sıcaklığın minimum 10 derece, üst limitin ise 30-35 derece olduğunu söyleyen Sevim, iklim değişikliğinin, bu canlıların erişkinliğe ulaşıp yumurtalarını bırakabilecekleri sıcaklık aralıklarını daha uygun hâle getirdiğini bildirdi.

Sivrisineklerin düşük sıcaklıklarda gelişimlerini durdurarak ya da çok yavaş şekilde seyrettirerek olumsuz koşulları atlattıklarını anlatan Sevim, Asya kaplan sivrisineğini örnek vererek, bu türün, saksı altları, plastik şişeler, beton kaplar gibi alanlara yumurtalarını bırakarak kışı atlattığını, yağışların başlaması ve sıcaklıkların artmasıyla uygun ortamın gelmesiyle de neslini devam ettirdiğini aktardı.

YUMURTLAMADA ARTIŞ GÖRÜLEBİLİR

Sıcaklıklar düşmediği için sivrisineklerin aktivasyon dönemlerinin uzadığına ve daha fazla yumurtladıklarına dikkati çeken Sevim, şunları kaydetti:

"Haziran ayında hava soğuk olur, temmuz ortasına kadar sonbahar havasında geçerse popülasyon en yüksek verimine ulaşamayabilir. Hava kurak, sıcaklıklar yüksek gitmeye başladı ve mayıs ayında 30-35 dereceleri gördük diyelim, o zaman bunların popülasyon artışları mayıs-hazirana kayabilir. Kesinlikle etkisinin ne olacağını söylememiz mümkün değil ama sıcaklıklar bu şekilde devam edecek olursa, üremek ve nesillerini devam ettirmek için çok daha fazla vakit olacak. Bu da daha fazla yumurta ve bireylerin artışı demek."

BÜYÜK ENDİŞE SAĞLIYOR

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa (İÜC) Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kerem Öter, iklim değişikliği ve ortalama sıcaklıkların yükselmesinin sivrisinek türleri üzerine etkileri bulunduğuna değinerek, "Belli coğrafyadaki belli türlerin sayısında artışa neden olabilir. Bazı hastalıklar, belli sivrisinek türleri üzerinden insanlara nakledilebiliyor. Sıcaklıkların etkisiyle bu sivrisinek türleri daha önce olmadığı yörelerde ve yüksekliklerde görülebilirler. Yeni bölgelere yeni türler giriş yapabilir" ifadelerini kullandı. Öter, son 10 yıldır İstanbul ve Türkiye''de istilacı sivrisinek türleri, Asya kaplan sivrisineği ve sarı humma sivrisineğini takip ettiklerini ve sayısal olarak artışlarından ve yayılmalarından endişe ettiklerini dile getirdi.

"YENİ TÜRLER HASTALIKLARIN GİRİŞİ DEMEK"

"Bu mücadele coğrafyadan coğrafyaya fark eder. Biz bu istilacı türleri izlemeyi İstanbul''da sürdürüyoruz. Elde ettiğimiz veriler sayesinde popülasyonlarının ne zaman yükseldiğini, ne zaman inişe geçtiğini biliyoruz. Ocak ayındayız ve dışarıda harika bir hava var, bu bizi de şaşırtıyor. Çok farklı sivrisinek türleri var. Daha önceden yerleşik türlerimiz vardı, biz bunları kayıt altına almıştık. Ama bir yandan yeni türlerin, istilacı türlerin girişi oldu. Yeni türler yeni hastalıkların girişi demek. Bunlar ortaya konulmalı."

Sivrisinek mücadelesini yapmak isteyen tüm kuruluşların öncelikle izleme sistemi kurup, mevsimsel popülasyon dinamiğini ortaya koymaları gerektiğine vurgu yapan Öter, "Mücadele tekniklerinin planlanması ve programlaması yapılmalı. Bu da ''entegre sivrisinek mücadelesi'' olarak tanımlanıyor. Bunlar tamamen bilimsel tabanlı, sürdürülebilir tekniklerdir. Gelişigüzel mücadeleler ve ilaç kullanımları bu sorunu hiç bir zaman çözmediği gibi faydadan ziyade ekonomik ve çevre kirlenmesi gibi zararlara, direnç gelişimi gibi sonuçlara neden olabiliyor" diyerek bilgilendirdi.. (AA)

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
İlgili Haberler
Öne Çıkanlar