İstanbul trafiğinin ruh ve beden sağlığına etkisi nasıl

İstanbul trafiğinin ruh ve beden sağlığına etkisi nasıl
İstanbul'daki trafik sadece zaman kaybı yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda solunum, işitme ve ruh sağlığı üzerinde de olumsuz etkiler bırakıyor. Anadolu Ajansı'nın "İstanbul'un Ulaşım Sorunu" dosya haberine göre, trafikte geçirilen saatler, işitmek kaybından ruhsal bozukluklara kadar bir dizi sağlık sorununu beraberinde getiriyor.

Dünyanın en kalabalık şehirlerinden biri olan İstanbul, aynı zamanda en yoğun trafik olan şehirlerden biri olarak biliniyor. 5 milyonun üzerinde kayıtlı aracın bulunduğu bu mega kent, milyonlarca insanın günlük olarak çeşitli araçlarla trafiğe katılmasına neden oluyor.

Trafik sadece kazalara yol açmıyor; sinirleri yıpratan, şiddete varan olaylara sebep oluyor ve gürültü seviyesi işitme kaybına, araç emisyonları ise solunum rahatsızlıklarına etki ediyor.

Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden Doç. Dr. Ali Cemal Yumuşakhuylu, trafik gürültüsünün işitme sağlığını olumsuz etkilediğini belirtiyor. Normal konuşma seviyesinin 40 ila 60 desibel arasında olduğunu ve bu seviyenin üzerindeki seslerin sağlık problemlerine yol açabileceğini söylüyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün belirttiğine göre, 85 desibelde en fazla 8 saat, 95 desibelde en fazla 2 saat çalışılması öneriliyor. Yumuşakhuylu, trafikte uzun süre bulunmanın işitme sağlığını daha fazla etkilediğini vurguluyor.

İşitme sağlığı için trafik gürültüsüne uzun süre maruz kalmamanın önemine değinen Yumuşakhuylu, şoförlerin ve yoğun trafik bölgelerinde çalışanların kulak koruması kullanmalarını tavsiye ediyor.

Trafikteki gürültünün sadece araçların çıkardığı seslerden kaynaklanmadığını belirten Yumuşakhuylu, kulaklıkla yüksek sesle müzik dinlemenin de kalıcı işitme kaybına neden olabileceğini açıklıyor. Özellikle müzik dinlerken 100 desibelin üzerine çıkıldığında, uzun süre bu seviyede dinleme kalıcı işitme kaybına yol açabiliyor.

Araçların motor tiplerinin değişmesiyle trafik gürültüsünün de değişebileceğini söyleyen Yumuşakhuylu, elektrikli araçların artmasıyla trafik gürültüsünün azalabileceğine dikkat çekiyor.

Marmara Üniversitesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Yanartaş, trafikte yaşanan öfke patlamaları ve şiddetin çok boyutlu bir bakış açısıyla ele alınması gerektiğini ifade ediyor. Özellikle stres yönetiminin önemine vurgu yaparak, duyguların ve düşüncelerin kontrol edilmesi gerektiğini belirtiyor. Stresin öfkeyi tetiklediğini ve bunun yönetilmesinin önemli olduğunu söylüyor.

Yanartaş'a göre, stres yönetimi için belirli rutinler oluşturmak ve günlük hayatta rahatlama sağlayacak aktiviteler yapmak önemli. Özellikle sürekli trafikte olan meslek gruplarının öfke kontrolü konusunda profesyonel destek alabileceğini vurguluyor.

Trafikte şiddet potansiyeli olan bir durumla karşılaşıldığında, tepki verme hızını kontrol etmenin ve o anki stresi fark etmenin önemli olduğunu belirten Yanartaş, şiddete şiddetle karşılık verilmemesi gerektiğini, bu şekilde karşı tarafın da etkilenebileceğini söylüyor.

Marmara Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Doç. Dr. Derya Kocakaya ise trafik kaynaklı hava kirleticilerinin solunum sistemine zarar verdiğini belirtiyor. Özellikle astım, kronik bronşit gibi altta yatan hastalıkları olanların bu kirleticilere karşı daha hassas olduklarını söylüyor.

Genel olarak trafik yoğunluğunun azaltılması ve toplu taşımanın kullanımının artırılmasının önemli olduğunu belirten Kocakaya, bireysel araç sayısının azaltılması ve araçların daha temiz yakıtlarla çalıştırılması gerektiğini vurguluyor.

İstanbul'daki trafik sadece zaman israfı değil, insan sağlığı üzerinde derin etkilere sahip. Bu nedenle, trafikle mücadele ederken, sağlığı korumak için de çeşitli tedbirler alınması önemli.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar