Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

İşimiz ebegümeciye kaldı

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Korona salgınının denetim altına alınabilmesi için tüm ülkede 14 gün boyunca kesintisiz sokağa çıkma kısıtlaması getirilmesi gerektiğini söyledi.

Birçok bilim insanı da alınan önlemlerin yeterli olmadığını belirterek bu görüşü destekliyor.

Buna karşın iktidar, ekonomik gerekçelerle olsa gerek ufak-tefek sınırlamalarla yetiniyor, soruna ciddiyetiyle orantılı biçimde eğilmekten kaçınıyor.

Kolu kangren olan hastaya "Öpeyim de geçsin" demek gibi bir şey yani.

...

Salgından yüzden fazla kişinin öldüğü gün, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu, üç tutam ada çayıyla bir tutam ebegümecinin kaynatılıp günde üç kez gargara yapılması halinde Korona'dan korunmanın mümkün olduğunu ifade etti.

Bir yanda dehşet saçan bir virüs, diğer yanda gargara önerisi.

İşimiz ebegümeciye kaldı desek fazla mı abartmış oluruz?

...

Vatandaşlar da Başdanışmana hak veriyor olmalı ki ebegümeci almaya koştular.

Yol kenarlarında, ıssız ovalarda, kuytu piknik alanlarında kendi kendine yetişen, fakir fukaranın toplayıp kuruttuğu ve lezzet katması için genellikle çorbalara kattığı "gariban" çiçek ebegümeci eminim ki şimdiye kadar böyle itibar görmedi.

50 gramlık paketinin "organik" kaydıyla 25 liraya alıcı bulduğunu, aktarların siparişlere zor yetiştiğini söylersem ne demek istediğim daha iyi anlaşılır herhalde.

...

Son olarak şunu da vurgulamalıyım:

Korona'dan korunmanın yolunu bulduğunu açıklayan Başdanışman Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu'nun tıpla ilgisi yok. Kendisi bir kimya mühendisi.

Alkollü spiker korkusu

Ertan Karasu'yu kaybettik.

TRT'de yıllarca genel müdür yardımcılığı yaptı.

Sonra Ulus gazetesine genel yayın müdürü oldu.

12 Eylül'den sonra Turgut Sunalp liderliğinde kurulan Milliyetçi Demokrasi Partisi'nin (MDP) genel başkan yardımcılığı görevini yürüttü.

Ulus gazetesinde kendisiyle çalışmıştım.

Zarif bir insandı, kimseyi kırmak, üzmek istemezdi.

"Bak güzel kardeşim" diye söze başladığında bir şeylerin ters gittiğini, bundan rahatsız olduğunu anlardık.

Sosyal ilişkileri çok güçlüydü. Devletin her kademesinde dostları vardı. Ama bunu haber almak için kullanmak istemez, "Dostluklar gazeteciliğe kurban edilmemeli" derdi.

Yıllar önce telefonda konuşmuştuk. Son kez duymuşum sesini meğer. Biraz buruk, "Torunlara bakıyorum" demişti.

Allah rahmet eylesin, nurlar içinde yatsın.

...

Kendisiyle ilgili ilginç bir anı anlatacağım:

12 Eylül darbesi yapıldığında TRT'de genel müdür yardımcısı idi.

Darbeci komutanlar Kenan Evren, Nurettin Ersin, Tahsin Şahinkaya, Nejat Tümer ve Sedat Celasun hazırladıkları darbe bildirisini tok sesli ve tecrübeli olduğunu düşünerek spiker Mesut Mertcan'ın okumasını istemişlerdi.

Saat 01.00'de Mesut Mertcan'ı telefonla aradı, derhal TRT'ye gelmesini istedi.

Mertcan TRT'ye geldiğinde aşırı derecede alkollüydü.

Hemen tuvalete götürdüler, başını musluğun altına soktular ve dakikalarca soğuk suyla yıkadılar.

Sonra ayıkması için üst üste çay, kahve, limonata ikram ettiler, üstünü başını düzelttiler.

Eline darbe bildirisi verilen Mertcan, stüdyoya girdiğinde korku içindeydiler.

Okurken ya "Hık... Mık..." filan derse, metin dışına çıkıp saçma sapan şeyler söylerse ne olacaktı?

Neyse ki Mertcan tecrübesini konuşturdu, metni kusursuz okudu.

Başta o herkes derin bir nefes aldı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları