Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

İnsan onuruna aykırı yarışma

TV 8’in iddialı yapımı Survivor kısa bir moladan sonra yeni yarışmacılarla geldi ekranlara.

Eski ve yeni programları izleyenler yakından tanıktır:

“Ünlüler” ile “Gönüllüler”den oluşan iki takımın oyuncuları, ıssız bir adada kurulan komando eğitim alanına benzer bir parkurda kimi zaman çamur içinde sürünerek, kimi zaman bir yerlere tırmanarak, kimi zaman bir halatı karşılıklı çekerek yarışıyorlar. Her hafta bir kişi eleniyor.

Son derece az, adeta ölmeyecekleri kadar yemek veriliyor kendilerine. Bazen balık tuttukları, bazen adada bulunan bazı meyveleri yedikleri de görülüyor ama genellikle yarı aç yaşıyorlar.

Barınma koşulları da son derece kötü. Derme çatma barakalarda kalıyorlar. Yağışa ve rüzgâra karşı korunaksızlar. 

Açlık ve yorgunluk kimi zaman başlarına vuruyor ve bunun sonucunda aralarında tartışmalar ve kavgalar yaşanıyor.

İçlerinden hiç biri elenmek istemiyor. Çünkü ister “ünlü” ister “gönüllü” olsun neredeyse tümünün doğru düzgün işi yok. Burada yarıştıkları için belli bir ücret alıyorlar. Ayrıca aylar sonra yapılacak finali önde göğüsleyecek yarışmacıya birkaç yüz bin lira para ödülü de var.

RTÜK Kanunu’nda, televizyon yayınlarının insan onuruna aykırı olamayacağı hükmü yer alıyor.

 

İnsanları aç bırakmak, açlıkları başlarına vurmuş olanları kavga ettirmek, hemen her gün tehlikeli yarışmalara sokmak ve derme-çatma barakalarda aylarca yaşatmak insan onuruna uygun mudur?

Reytinginin ve reklam gelirinin iyi olması, çeşitli ülkelerde benzeri yarışmaların yayınlanıyor olması bu gerçeği değiştirmiyor.

***

Güzel olmuş ama…

Kültür ve Turizm Bakanlığı, Korona salgını nedeniyle tiyatrodan uzak kalan sanatseverler için güzel bir girişimde bulundu, Devlet Tiyatroları’nın 6 oyununu YouTube kanalından yayınlama kararı aldı.

Her salı bir oyun izleyiciyle buluşacak.

Geçtiğimiz haftalarda Behçet Necatigil’in Kadın ve Kedi ile Bilge Karasu’nun Sevilmek oyununu izledik.

Önümüzdeki haftalarda da Oktay Rıfat’ın Yağmur Sıkıntısı, Vüsat O. Bener’in Ihlamur Ağacı, Behiç Ak’ın Fay Hattı, Özen Yula’nın Ay Tedirginliği gelecek ekranlara.

Dediğim gibi güzel bir girişim.

Ama önemli bir sorun var.

Oyunlar sahnedeki gibi sergilenmiyor, oyuncular oturdukları koltuklarda repliklerini söylüyorlar.

Adeta okuma provası gibi bir şey…

Hareket de yok… Dekor da yok… Kostüm de yok… Işık düzeni de yok… Müzik de yok…

İzleyenler buruk bir tat alıyorlar sadece.

Bakanlığa şu soruyu sormadan edemiyorum:

Bu oyunlar neden karşımıza tiyatroda sahnelendiği gibi gelmiyor?

Yoksa “Burada izleyen ileride tiyatroda da izlesin aynı oyunu. Gişe gelirimiz düşmesin” diye mi düşünülüyor?

***

9 bin yıl ceza

Çeşitli suçlar işlediği gerekçesiyle yargılanan Adnan Oktar’a mahkeme 9 bin 803 yıl hapis cezası verdi.

“İnsan ömrü en fazla 100-110 yıl olduğu halde böyle bir ceza nasıl verilir” diye düşünenler, hukukçuların şu sözleriyle şaşkınlığa düştüler:

“Söz konusu kişi pek çok suç işlediği için bu kadar ceza aldı. Ama kendisi İnfaz Kanunu’na göre 30 yıl hapis yatacak.”

Anlayan beri gelsin!

Mahkeme kararında “Her ne kadar bu kişinin işlediği suçlar nedeniyle toplam cezası 9 bin 803 yılı buluyorsa da mevzuatımıza göre cezaevinde kalacağı süre 30 yıl olacaktır” denilse daha iyi olmaz mıydı?

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları