Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Hüzün geldi başköşeye kuruldu

Gazeteci arkadaşım Mehmet Kahraman gönderdiği mesajda, şair-ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu''nun "Karadut" kitabında yer alan "Hüzün Geldi" şiirini paylaşmış.

Yaklaşık 70 yıl önce yazılmış bu şiir sanki Kahramanmaraş merkezli deprem sonrasında vatandaşın halet-i ruhiyesini anlatır gibi:

Türküler bitti/Halaylar durdu/Horonlar durdu/Al damar, mor damar, şah damar sustu/Bahçeler put kesildi birer birer/Meyveler salkım saçak taş/Bir bulut uçardı/Başıboş bedava/Yandı kül oldu.

Hüzün geldi başköşeye kuruldu/Yoruldu yüreğim yoruldu/Ağaç büyür arkasında koşamam/Kervan yürür peşi sıra düşemem/Yıldız akar uçsam da yetişemem/Hüzün geldi başköşeye kuruldu/Yoruldu yüreğim yoruldu.

Devletin şefkat eli!

Tiyatro ve dizi oyuncusu Hasan Kaçan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı''nın bir reklam filminde oynamıştı.

Kaçak binaların imar barışı adıyla yasal hale getirilmesi operasyonuna vatandaşları şu sözlerle davet ediyordu:

"Amcalarım, ninelerim, teyzelerim, kardeşlerim... Devletten size müjde... İmar barışı geliyor. Devletin şefkat eli size uzanıyor. Geçmişte kayıt dışı yapılan binalar kayıt altına alınıyor, devlet vatandaşıyla helalleşiyor. İnternetten e-devlete girip yapı kayıt belgesi almanız yeterli."

"Devletin şefkat eli"nin nasıl bir şey olduğu son depremde görüldü!

Yaşlanıp ölmenin

şans olduğu ülke

Deprem, salgın hastalık, sel, heyelan, yangın gibi afetlerle çok sayıda vatandaşımızı kaybediyoruz.

Önlenebilir ölümler bunlarla da kalmıyor.

Resmî verilere göre her gün ortalama 15 kişi trafik kazalarında, 5 kişi iş kazalarında yaşamını yitiriyor.

Yine her gün ortalama 8 kişi yaşamına kendi elleriyle son verirken 6 kişi cinayete kurban gidiyor.

Beslenme yetersizliği daha çok çocukları hayattan koparıyor.

Aşırı beslenmeye bağlı hastalıklar da özellikle orta yaşlardan itibaren birçok canı aramızdan alıyor.

Tıbbi hata ölümlerinin istatistiği tutulmuyor ne yazık ki. Ama bunların da azımsanmayacak rakamlarda olduğu kesin.

Uyuşturucu kullanımı ve alkol yüzünden ölümler de sürekli artıyor.

Yaşlanarak ölmenin şans olduğu bir ülke haline geldik yani.

Yöneticilerimiz ne kadar övünse azdır!

Ne değişti?

Varto depremi 19 Ağustos 1966''da oldu.

Şiddeti 6.9''du.

Resmî kayıtlara göre 2 bin 394 kişi yaşamını yitirdi.

Çetin Altan bu depremin ardından yazdığı köşe yazısında şöyle demişti:

"Bir dağ köyünde öldüler, tezek kokulu bir akşamda lamba ışığında otururlarken. Birden çatladı kerpiç duvarlar. Önce toz duman içinde yarısı çöktü damın; kirli şilte üstünde, elini yanağının altına koymuş uyuyan üç yaşındaki Fatma''nın. Bir çığlıkla koşmaya fırsat bulamadı Zeliha. Yıkıldı kerpiç duvar. Yıkıldı öteki yarısı damın. Bir öküz böğürdü yanda. Havladı köpekler. Bir uzun inilti çıktı ağzından İbrahim''in. Davrandı, davranamadı. İtti göğsüyle moloz yığınlarını, itemedi. Bin çeki bir dağ vücudunun üstünde. Bağırmak istedi bağıramadı. Nefes alamadı, karardı her şey. Her şey karardı, bitti.

Yüzlercesi öldü dağ köylerinde bir gecede. Yıkıldı kerpiç duvarlar, yıkıldı damlar üzerlerine.

Uzun uzun haberler verdi ajanslar. Yayınlandı uzun uzun kodamanların demeçleri:

-Kaybettiğimiz vatandaşların ailelerine baş sağlığı dileriz.

Böylece ilk defa anıldılar vatandaş olarak.

Herhalde artık rahattırlar mezarda, vatandaş olduklarını öğrenmiş olarak."

Bugün yaşasaydı ve depremde yerle bir olan yerleri dolaşsaydı, herhalde buna çok benzer şeyler yazardı Çetin Altan.

Keşke yarım asırdan uzun bir sürede ülkemizde bazı şeyler aynı kalmasa biraz olsun değişseydi.

 

 

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları