Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Havadan para kazanma tutkusu

25 yaşında lise 2'den terk bir genç, kripto para alım satımı yapan bir şirket kurdu, verdiği mankenli reklamlarla 2 yıl içinde 2 milyar dolar toplayıp yurt dışına kaçtı.

Dolandırılanların sayısının 391 bin kişi olduğu belirtiliyor gazete haberlerinde.

Burada sorumluluk faturasını ben, o genç dolandırıcı kadar, onun "Paranızı kısa sürede 3'e, 4'e katlamak istemez misiniz" yalanlarına inananlara da kesmek istiyorum.

Ne yazık ki havadan para kazanma tutkusunun sonu bizde bir türlü gelmiyor.

...

1980'lerin dolandırıcı bankerlerinden biri benim komşumdu.

Yakalandı, bir süre hapis yattı.

Tahliye olduğunda şöyle demişti:

"Meşrutiyet Caddesi'nde bir büro tuttum. Güzelce döşedim. İki güzel genç kızı sekreter olarak aldım. Binanın üstüne kocaman bir levha astım. Gazetelere yüksek faiz vaat eden ilanlar verdim. Kimseden izin almadan, ruhsat filan çıkarmadan müşteri beklemeye başladım. Kısa sürede kapının önünde ellerinde deste deste paralar olan insanlar kuyruk oluşturmaya başladı."

... 

1950'li yıllarda Sülün Osman isimli bir dolandırıcı vardı.

Saat kulesini, belediye otobüsünü, şehir hatları vapurunu İstanbul'a gezmeye gelen hacıağaları kandırarak sattığı için yakalanmış, çıkarıldığı mahkemede kendisini şöyle savunmuştu:

"Ben kimseyi dolandırmadım. Kuleyi, otobüsü, vapuru birkaç bin liraya kapatacaklarını sananlara, yani beni dolandırma peşinde olanlara ahlaki bir ders verdim."

...

Kripto para skandalına imza atan genç, bir gün yakalanıp yurda getirilirse kendisini şöyle mi savunur acaba:

"Havadan para kazanmaya meraklı bu kadar insan oldukça dolandırıcıların biri gider biri gelir." 

***

IQ'SU 156 OLAN GAZETECİ

Kısa boyu, tombul vücudu, gür bıyığı, geniş camları olan gözlüğü, küçük adımlarla hızlı hızlı yürüyüşü, mütevazı giyimi ve konuşmalarında sık sık patlattığı espri fişekleriyle çok renkli bir insandı Selahattin Duman.

Günaydın'ın Ankara bürosunda bir süre birlikte çalışmıştık. Daha sonra yakın arkadaşı Zafer Mutlu'nun davetiyle İstanbul'a gitti, çeşitli gazetelerde yöneticilik ve yazarlık yaptı.

Bir yazısında kendisini şöyle anlatmıştı:

"Doktor Abdullah Duman'dan olma, Nimet Duman'dan doğma sıradan biriyim.

Kardeşim Zarif Pekol bana benzemeyen uyumlu kimliğiyle beni tanıyan herkesin aklını karıştırmakta.

Çünkü ben bir çocuk olarak Allah'ın belasıydım.

Okula başladığım günden itibaren herkes beni 'bir eğitim sorunu' olarak görmeye başladı.

Bir çok aile beni çocuklarına örnek gösterip 'O kötü bir çocuk. Dediklerimizi yapmazsan işte öyle olursun' derlerdi.

Zorlukla bitirdiğim liseden sonra Gazetecilik Yüksek Okulu'na gittim.  Benim gibi 'bir baltaya sap olmasından umudu kesilen' bütün gençler oradaydı.

Uzatmayalım... Gazetecilik okulunun birinci sınıfındayken yerel bir gazetede profesyonel olarak çalışmaya başladım. O gün bugün hâlâ çalışıyorum..."

...

Ciddi bir kurumda ölçülen IQ'su çok yüksek çıkmış ama o bununla bile dalga geçmişti:

"Söylemesi ayıp benim IQ'um 156... Bu Mozart'tan 30, Napolyon'dan 20 fazla... Ama nedense bana yetmiyor... Bunların başarısını yakalamak bir yana normal insanlara ayak uydurabilmem için bana en az 50 IQ daha lazım..."

 ...

Hayatında belki de en büyük mutluluğu, yakın dostu Zülfü Livaneli'nin şu yazısını okuyunca yaşamıştı:

"Herkesin sahte bir tevazuyla dolaştığı ve korkunç egosunu alçakgönüllülük maskesi altında gizleme gereği hissettiği bir ülkede Selahattin Duman insanların ikiyüzlülüğünü açığa çıkarıp inceden dalga geçen Çehov tadında hikayeler yazıyor."

...

 

Keşke daha çok yazabilseydi...

Geçen hafta 71 yaşında kaybettik O'nu. Allah'tan rahmet diliyorum. Nurlar içinde yatsın.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları