Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Hakaret ve zarafet

Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, izlediği politikalar nedeniyle kendisini eleştiren muhalefet partisi lideri David Seymour''a kürsüde yanıt verdikten sonra yerine otururken mikrofonun açık olduğunu fark etmeyip "O küstah bir p..t" ifadesini kullanmış.

Bu sözler sadece ülkesinde değil tüm dünyada gündem oldu.

Ama benim dikkatimi çeken bu sözler değil bundan sonra yaşananlar...

Gazeteciler, Seymour''a, Başbakan''ın sözleri nedeniyle ne düşündüğünü sormuşlar.

"Şoke oldum. Jesinda''yı 11 yıldır tanıyorum. Bu ifadeler karakterine çok aykırı" demiş.

Başbakan da, olayın ardından bir özür mesajı yayımlamış. Ayrıca küfrettiği Seymour''a sosyal medyadan şu mesajı göndermiş:

"Söylememem gereken bir sözdü, özür dilerim. Annemin dediği gibi, eğer söyleyecek iyi bir şeyin yoksa söylememeyi tercih etmelisin."

Seymour, Başbakan''ın özrüyle ilgili de şu açıklamayı yapmış:

"Başbakan''a özür dilemesi nedeniyle teşekkür ederim. Siyasi becerilerine hayranım. Kendisine mutlu Noeller diliyorum."

...

Bizde Meclis''te bütçe görüşmelerindeki tartışmalarda milletvekilleri birbirlerine "haysiyet fukarası", "sefil" "zavallı", "namert", "yüzsüz", "şerefsiz", "terörist", "gafil", "satılık adam" gibi sözlerle hakaretler yağdırdılar.

Ve bunları söyleyenlerden hiçbiri özür dilemedi.

Dahası, bir milletvekili diğerini yumrukla yere serdi, hastanelik etti. Bu davranışı nedeniyle özür dilemesini isteyenlere de, "Meclis''te böyle şeyler olur. Özür dilememi gerektirecek bir şey yok" karşılığını verdi.

...

Siyasetin yoğun gerilimi içinde zaman zaman amacını aşan sözler söylenebilir.

Ama bunları söyledikten sonra karşı taraftan özür dilemesini de bilmek gerekiyor.

Yani bizim bazı milletvekillerimizin Yeni Zelanda örneğinden öğrenecekleri çok şey var.

 

"Cinayete yaralama cezası"

Amerikalı Leonard Samuel Record, turist olarak İstanbul''a gelmişti.

Akşama kadar kentin turistik ve tarihi yerlerini geziyor, akşam da bir gazinoya giderek eğleniyordu.

O gün de böyle yaptı.

Gündüz kenti dolaştı, Boğaz''ı hayranlıkla izledi.

Akşam da arkadaşlarıyla buluşup bir gazinoda içki içip eğlendi.

Mutlu bir şekilde gazinodan çıkıp Beyoğlu''ndaki oteline yürürken 5 kişi önünü kesti, cüzdanını istedi.

Bu isteğe karşı çıktı, direndi.

Önce dövüldü, sonra da bıçaklanarak öldürüldü.

Polis kısa sürede saldırganları yakaladı.

Geçen yıl 26 Aralık''ta yaşanan bu üzücü olayla ilgili açılan davanın geçtiğimiz günlerde karar duruşması vardı.

Cinayet sanığı son sözleri sorulduğunda, "Böyle bir olayın içinde bulunduğum için üzgünüm. Öldürme kastım yoktu. Karar verilirken gençliğimin de göz önünde bulundurulmasını istiyorum" dedi.

Ve sonuçta mahkeme inanması gerçekten çok zor bir karara imza attı.

Amerikalı turisti bıçaklayarak öldüren sanığa 12.5 yıl hapis cezası uygun bulunurken sanıklardan ikisine 2 biner lira para cezası yeterli görüldü, diğer sanıklar ise beraat etti.

Haberleri soğukkanlı biçimde vermesiyle bilinen NTV Televizyonu bile bu haberi "Cinayete yaralama cezası" yorumlu başlığıyla duyurmak ihtiyacı duydu izleyicilerine.

Dün konuştuğum bir avukat dost da, "Akıl alır gibi değil" diyor şu bilgiyi veriyordu:

 "Cinayete yaralama suçundan ceza verilmesine ilk kez tanık oluyorum. Karar üst mahkemelerde bozulmazsa katil 5-6 yıl içinde aramıza dönecek."

...

Öyle anlaşılıyor ki siyasi sonuçları olsun ya da olmasın yargının verdiği pek çok karar ve bunun nedenleri daha uzun süre ülke gündeminin önemli maddelerinden biri olmayı sürdürecek. 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları