Guardiola'nın City'si İstanbul biletini eze eze aldı: Tarihi maçı Zafer Arapkirli yorumladı

MANCHESTER CITY, İSTANBUL BİLETİNİ EZE EZE ALDI...

Futbol denen oyunu “güzel oyun” diye adlandırmamızın nedeni, “gününde ve yerinde” her takımın, denk geldiğinde, karşısındakinin gücü ne olursa olsun, rakibini kelimenin tam anlamıyla “evire çevire yenebileceği” ve sahaya çıktığına pişman edebileceği günleri olabilmesidir.

Avrupa Kupaları tarihinin en başarılı takımı gelmişti Manchester şehrine bu gece. İstatistiği hatırlatalım da, “başarı”dan kastımız daha iyi anlaşılsın:

Bugüne kadar Avrupa kupaları tarihinde 646 puanla, en fazla puan toplayan takım Real Madrid. Almadığı kupa kalmamış. Üstelik de bu sezon kendi ülkesinde ne varsa toplamak üzere. Carlo Ancelotti’nin takımı böyle bir sicille geldi rövanşa.

Dünya markası olmuş. Dünyanın neredeyse ne kadar “marka oyuncusu” varsa, yolu bu kulüpten geçmiş. Santiago Bernabeu Stadyumu, dünyanın en korkulan arenalarından biri olarak tescillenmiş...

Ama gelin görün ki, bu gece Manchester’ın Etihad Stadyumu’nda, en azından ilk yarıda, belki de futbol tarihinin (iddia ile söylüyorum) en “tek kale maçı”na tanık olduk. Manchester City, ilk yarı Real’e top göstermedi... Bakın “adeta göstermedi” demiyorum. Gerçekten göstermedi. Biri oynadı, öteki izledi sahadaki iki takımın.

Kronometre 33’ncü dakikayı gösterdiğinde Benzema ilk kez topla buluşuyor ve kalecinin hızına yetişemediği için topa vuramıyordu. O dakikaya kadar sadece Erling Haaland’ın Real kelesinde üç şutu var. İkisi, kafa ile ve neredeyse 1-2 metreden. Real kalecisi iyi yer tutmasa, maç oralarda kopuyordu zaten.

Ama herkesin gözleri Haaland ve De Bruyne’nin üzerinde iken, sahaya çıkan Bernardo Silva, belki de İstanbul’a uçak biletlerini erkenden 23’ncü dakikada aldı. Zaten o dakikaya kadar sürekli Real kelesini ablukaya alan City’nin ilk golü Bernardo’nun füze gibi köşeyi bulan şutundan geldi. 1-0

Gol sonrasında da maç adeta antrenmana dönüyordu. Öyle bir afalladı ki Real takımı, City’li oyuncuların ayaklarından kaçırdıkları topları bile alamıyor sadece paslaşmalarını izliyorlardı.

Haydi bunu da sayı ile anlatalım:

Dakika 31... Manchester Ciy’nin pas sayısı 237, Real’in 45 (yazı ile kırkbeş)

Ben hayatımda çok maç izledim, Avrupa Kupaları’nda da onca maç izledim. Beşiktaş’ın Anfield Road’da Liverpool’a 8-0 yenildiği, Elland Road’da Leeds United’a 6-0 yenildiği maçlar dahil, (skoru saymazsak) oyun onlamında bu kadar sürklase olduğu bir maç az hatırlıyorum. City’li oyuncular, bir yere pas attıklarında, orada mutlaka son derece rahat ve bomboş pozisyonda bir arkadaşlarını görüyorlar, Real ile “Nasıl beceriyorlar bunu?” gibilerden adeta hayran hayran (tabii ki çaresizce) izliyordu.

İlk yarının son sözünü 37’de yine Bernardo Silva, defanstan dönen topa vurduğu akıllı kafa şutu ile söyledi. Durumu 2-0 yapan bu gol, artık City’ye İstanbul’un kapılarını ardına kadar açıyordu.

Önceki gece Inter – Milan maçından sonra sosyal medyada yaptığım yorum doğrulanıyordu:

10 Haziran’da İstanbul’da bizim iki evladımızı, Hakan Çalhanoğlu (Inter) ve İlkay Gündoğan’ (City kaptanı) karşı karşıya izleme şansımız, ilk yarının bitiş düdüğü ile birlikte artık gerçek oluyordu.

İkinci yarının ortalarına kadar biraz çaresiz toplarla City kalesine gelmeye çalışan Real Madrid, bir türlü kaleye yaklaşamadı. Yaklaştırılmadılar bile. Nerede kaldı Benzema veya Vini Jr ile topu buluşturmak.

Ve dakika 76’da, Real defansının bir türlü normal yolla durduramadığı Grealish’in (kim bilir kaçıncı kez) indirilmesiyle kazanılan De Bruyne’nin ayağından serbest vuruştan gelen topa Manuel Akanji’nin kafası ile İstanbul uçağında koltuklarına yerleşmişti bile. 3-0

Göğüs reklamı sponsoru Emirates olan Real, Rakip havayolu şirketi Etihad’ın resmen “altında” ezildi bu golle.

Tarihe geçecek bu maçın öyküsü, Manchester şehrinin “Mavi kanadında” nesiller boyu anlatılacaktır.

City’de son dakikalarda Haaland’ın yerine oyuna giren Alvarez’in, biraz da “ortada sıçan” haline gelmiş oyuna hediye ettiği sürpriz 4’ncü gol, pastanın üzerine çileği nazikçe “hop” diye yerleştiriyordu. 4-0

Real, Etihad Stadyumu’na gömüldü bu dakikada.

Bir takım başka bir takımı, hem de bu ayarda bir takımı, böylesine “geldiğine pişman ederek, hattâ anasından doğduğuna pişman ederek yenebiliyorsa” futbol, tartışmasız “güzel oyundur”.

Nokta...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları