"1,2 milyon mülteciyi ülkesine kabul eden Merkel''e UNESKO Barış Ödülü verilecek" diye bir haber okudum.

İnanın başımdan aşağı ketılda kaynatılmış kaynar sular döküldü gibi oldu.

Hemen kâğıt kalem alıp hem UNESKO hem de Merkel''e mektup yazdım.

Buyurun size mektup…

"Adını düzgün yazarsam havalara girersin diye sana UNESKO diye hitap ediyorum.

Sen kör müsün, sen sağır mısın?

-Körler sağırlar birbirinizi ağırlar- sözümüzdeki körlerin ve sağırların ağırlamadığı, dışladığı kesimden misin ki gerçekleri görmüyorsun?

Az sonra laf sokacağım Bağyan Merkel 1,2 milyon mülteci almış da ne olmuş?

Bizim kaç mülteci aldığımızı biliyor musunuz?

Gerçi biz bile bilmiyoz ki siz bilesiniz, siz de haklısınız.

İşiniz gücünüz boş, beleş, tenekeden bozma heykelcikler vermek!

Üstelik Alamanya''nın aldığı mültecilerin oradaki yaşam şartlarını biliyor musunuz da ödül mödül veriyonuz?

Bakın bizdekilere?

Hepsi maşallah ağa gibi, bey gibi.

Bir elleri yağda, bir elleri balda. Neyse ki iki elleri var!

Çalışanlarınız içerdeyken kapınızın kilidi bozulsun inşallah UNESKO!

Bir çift lafım da sana Merkel!

Kadın dedik, yengemizdir dedik bağrımıza bastık.

-Saçı uzun olanın aklı kısa olur- diye bir sözümüz var.

Baktık ki senin saçın da kısa, -bunun aklı daha da kısadır- diye seni koruyup, kolladık.

Yakıştı mı bu yaptığın Merkel?

Allah büyük Merkel!

Bak sana öyle büyük bir beddua cümlesi söyleyeceğim ki bir daha iflah olmaz, bir daha belini doğrultamazsın.

Hazır mısın?

Al sana o beddua…

-Bızımla dıılsın-"