"Gözden çıkarılan" Bakan

Sedat Peker, evine yapılan operasyonda eşinin avukat olmasına rağmen duvara itildiğini, kızlarının odasına ise uzun namlulu silahlarla girildiğini ifade etti.

Olaya oldukça sinirlendiği her halinden belli olan Peker, "Ben kızımın bir damla gözyaşına dünyayı yakarım. Bu dünyayı vallahi yakacağım billahi yakacağım" diyerek başladı her şeyi anlatmaya.

Türkiye haftalardır Peker'in yayınladığı videoları konuşur oldu.

Muhalefet partileri en mantıklı olan taktiği uygulayarak gelişmeleri pür dikkat takip ediyor.

Kaçak durumda yaptığı yayınlarla ülke gündemini belirliyor Peker.

Hedefinde ise doğrudan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu bulunuyor.

Bakan Soylu hakkında yenilir yutulur iddialarda bulunmadı Peker.

Söylediklerinin doğru olduğunu vurgulamak içinse parmağını diyet olarak gösterdi.

Berat Albayrak'la kendisini Süleyman Soylu'nun düşman ettiğini, Soylu'nun istifa sürecinde bot hesaplarla tweetlerin hazırlandığını, DYP Başkanlığı sürecinde Soylu'ya destek olduğunu ve "elemanı" olan Erdal Aras'ın Soylu tarafından MKYK üyesi ve Sancaktepe Belediye Başkanlığı'na aday gösterildiğini söyledi.

Peker, daha sonra da Erdal Aras ve Süleyman Soylu'nun birlikte sevindikleri bir fotoğrafı da sosyal medya hesabından paylaştı.

Ayrıca Peker; Soylu'nun akrabası Sadık Soylu'nun da Çevre Şehircilik Bakanlığı'ndaki imar işlerinde parmağı olduğunu öne sürdü.

Soylu ise TRT'de katıldığı programda iddialara yanıt verdi.

Soylu, "Burası Türkiye, videoların bu kadar taliplisi var. Adalet, hukuk devleti. Burada söylemiyorum ama bunun hesabı sorulacak. Biz tecavüzcü değiliz, uyuşturucu kullanmadık. Demirden korkan trene binmez. Açsınlar videoyu izlesinler. Çocuğuna dediği gibi yapılmış mı yapılmamış mı? " diye yanıt verdi.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken AKP'li vekiller ve bakanların sessizlikleri dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da konuyla ilgili hiçbir beyanda bulunmaması "acaba ne düşünüyor" sorusunu akıllara getirdi.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde tek karar verici olarak gözükse bile Erdoğan'ın Soylu hakkında anında karar verebilmesi mümkün değil.

Uzun sessizliğinin ardında yeten en büyük neden de bence bundan kaynaklanıyor.

Derkeeen, tarihler 21 Mayıs'ı gösterdiğinde Anadolu Ajansı muhabiri Musab Turan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli'ye Süleyman Soylu'yla ilgili herkesi şoke eden o soruyu sordu.

"19 yıllık bir toplum hareketi olarak başlayan AK Parti ismi şaibelerle anılan Süleyman Soylu'dan daha mı küçük? Çarşıda pazarda herkes bunu konuşuyor. Ancak hiçbir bakan buna ilişkin tek kelime etmiyor. Sayın Soylu kabine toplantısında buna ilişkin bir savunma yaptı mı? 3,5 yaşında bir oğlumun yüzüne bakarken bu maskeli balodan dolayı utanıyorum. Sizlerin çocukları yok mu?"

Bu soruya Soylu'nun danışmanı Mazhar Yıldırımhan'dan çok sert tepki geldi.

Yıldırımhan, AA Genel Müdürü Serdar Karagöz'ün acilen istifa etmesini isteyerek, "Bu ne kahpeliktir. Bu ne şerefsizliktir. AA muhabiri üzerinden Süleyman Soylu'ya ve hükümete suikast düzenlenmiştir" ifadelerini kullandı.

Bakanların bu soruya verdikleri yanıtları konuşmaya gerek yok çünkü kayda değer hiçbir şey söylemediler.

İktidarın güdümünde olan bir ajansın muhabirinin bu soruyu kendi iradesiyle sorduğunu düşünmek çok iyimser bir düşünce olur. 

Bu soru akıllara "Soylu gözden çıkarıldı" izlenimi veriyor.

Ayrıca gazeteciler düşündükleri her şeyi herkese her şekilde sormalı, sorabilmeli. 

Ancak bir gazeteci soru sorarken "Çocuğumun yüzüne bakamıyorum, sizlerin çocukları yok mu?" gibi saçma sapan bir ajitasyonun içinde de olmamalı. 

Süleyman Soylu'nun işi bir atakla daha da zorlaşacaktır.

Önümüzdeki haftalar çok daha sıcak ve radikal kararların alınacağı bir süreçle ilerleyebilir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları