Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Halim Bahadır

Halim Bahadır

Yazar

Gerçek kimliğine yabancılaşmak

30 yıl casusluk yapan İngiliz, emekli olur ve ülkenin küçük, şirin, sakin bir sahil kasabasına yerleşir. Onca yıl süren kaosun ardından kendi gerçek kimliğiyle hayatın tadını çıkaracaktır artık. 55 yaşındadır ve bunu hak ettiğini düşünmektedir. Ancak çok geçmeden dehşetle şunun farkına varır: Kendine yabancılaşmıştır. Zira 25 yıl gerçek kimliğiyle, sonraki 30 yıl ise sahte kimliklerle, başkası gibi, kaçak bir yaşam sürmüştür. İşi gereği sürekli olarak başka kılıklara girmek, başkaları gibi yaşamak zorunda kalmıştır. Ve ilk kez, kendi gerçek kimliğiyle yüzleşmek zorunda kalır o şirin kasabada. Ben kimim sorusunu sorup durur kendine. Girdiği kılıklarla, kendisi arasında gidip gelir sık sık. Gerçek kimliğine bir türlü ısınamaz. Kendini kabul etmekte zorlanır. Kişiliği bölünmüştür. Çıldırmak üzereyken terk edip gider şirin sahil kasabasını. Ve nereye gitse huzursuzdur. Ve aradığı tek bir kişi vardır. Kendisi…

Bizler de bu talihsiz emekli casus gibi yaşıyoruz hayatlarımızı biraz da…

Daha çocukken çıkarlarımız gereği yalakalık, sevimlilik gösterileri, ağlama krizleri, yalvarıp yakarmak gibi maskaralıkları keşfediyoruz. Bunların istediklerimizi elde etmenin araçları olduğunu öğrenirken, gerçek kişiliğimizden sapmaya başlıyoruz.

Büyüme sürecinde de devam eder bu durum. Öğretmenlerimize yalan söyleriz bazen, arkadaşlarımıza, anne ve babalarımıza, yakın çevremize… Çünkü, hayatlarımızın daha kolaylaştığına tanıklık ederiz, böyle yaptığımızda. Bu arada insanların ezici çoğunluğu da bizim gibi yapmaktadır. Her şey gözümüzün önünde olmaktadır.

Büyüdüğümüzde hayatlarımıza aldığımız insanlar karşısında da kendimizi saklar, lafı eğip büker, gerçeğin kenarından dolaşır, yalana daha yakın dururuz. Böyle davranmak işimize gelir.

İş yaşamında da devam eder bu durum. Kimseyi gerçek kimliğiyle göremezsiniz oralarda. İnsanlar çok çabuk araziye uymaya, gerçek kişiliklerini saklamaya başlar. İşimizi kaybetmemek ve de terfi için yaparız bu işi. Çok uzun yıllar, itle dalaşmaktansa, çalıyı dolaşmayı seçeriz. Ve bu işin ustası olarak emekli oluruz mesleki yaşamlarımızdan.

Evliliklerimiz de payını alır bu casusvari davranışlarımızdan. Hiçbir zaman gerçek kimliğimizi tam olarak bilmez evli olduğumuz insanlar. Zaten saçma bir şirkete dönüştürdüğümüz evliliklerimizde, çıkarlarımızı savunabilmek için her kılığa girip çıkarız durmadan. Yoruluruz elbette. Kendi kimliğinin dışında yaşamak çok zordur zira. Ancak biliriz ki, çok güçlü bir birey olmadan gerçek kişiliğinle ortaya çıkmak çok tehlikelidir. Zarar göreceğimiz kesindir. O zaman saklan usta…

Gençlikte, orta yaşlılıkta, çalışma yaşamında, velhasıl hayatlarımızın hemen hemen her alanında sürüp giden bu kendini gizleme ve başka birisi gibi görünme, hayatımızı öyle yaşama hali, zaman zaman gerçek kimliğimizin de önüne geçer. Bocalayıp dururuz. İçimiz sıkışır, kafamız karışır, inandığımız değerler baskı altında ezilir, yamulur, değersizleşirler. Bu da içimizde sır gibi sakladığımız gerçek kişiliğimizi örseler. Ancak kolay vazgeçemeyiz bu casusluk hikayemizden. Zira gerçek hayatın balta girmemiş bir orman kadar vahşi, insanların çoğunun ise acımasız olduğunu biliriz.

Ve günün birinde emekli olduğumuzda, yaşlılığın ilk basamakları önümüzde belirdiğinde, kendimizle başbaşa kaldığımızda, İngiliz casus gibi dehşete kapılırız biz de. Önümüzde bir hayat var ve bunu artık gerçek kişiliğimizle yaşamak zorundayızdır. Ancak çok uzun yıllar o kişiliğin uzağında yaşadığımız için işimiz çok ama çok zordur.

Torunlarını çok seven ihtiyarların hayatlarına yakından bir bakın. O insanların kendi gerçek kimlikleriyle torunlarını sevebildiklerini, sınır tanımadıklarını, artık toplumsal baskıları pek de takmadıklarını görürsünüz. Ama bu insanlar zamanında kendi çocuklarını, eşlerini istedikleri gibi sevememişlerdir. Toplum baskısı içlerine kapatmıştır bu insanları. Sevmeye, dokunmaya utanmışlardır! Ve yaşlanınca ancak aşabilmişlerdir bu baskıları. Hazindir, ama gerçek de budur. Koca bir hayat ziyan edilmiştir ne yazık ki…

Bu hikaye ne zaman aklıma düşse, milyonlarca insana göre daha şanslı olduğumu düşünür, şükrederim. Zaman zaman da olsa kendim olmayı, kendimi yaşamayı başardığım için…

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları