Avrupa Futbol Şampiyonası'nda Danimarkalı oyuncu Christian Eriksen'in sahada kalp krizi geçirmesi ve masaj yapılarak yaşama döndürülmesi istisnai bir olay değil.

Daha önce de benzerlerini hatta daha vahimlerini gördük.

Birkaçını sayalım:

Espanyol'dan Daniel, Dinamo Bükreş'ten Halden, Benfica'dan Feher, Kamerun Milli Takımı'ndan Foe, Motherwell'den O'Donnell, Larissa'dan De Nigris futbol oynarken kalp krizi sonucu yaşama veda ettiler.

Türkiye'de de kalp krizinden ölen futbolcular giderek artıyor.

Tiresporlu Serkan Tugal kalp krizi sonucu öldü. Elazığspor'dan Gökmen Yıldırım ile Galatasaray alt yapı oyuncusu Dursun Özbek de kalbine yenilen oyuncular oldu.

*

Peki, neden bunlar yaşanıyor?

Çünkü; futbol endüstrisinin büyük aktörleri, yani kulüp yöneticileri, menajerler, borsa oyuncuları, bahis şirketleri ve yayıncı kuruluşlar daha fazla para kazansınlar diye futbolcular yeşil sahalara "Kazanmalısın, mutlaka kazanmalısın" komutuyla adeta ölümüne sürülüyorlar.

*

Çocukluk yıllarımda futbol fiziksel güçten ziyade teknik kapasite ile oynanan bir oyundu.

Efsaneleşen Lefter ve Metin Oktay böyle futbolculardı.

Son yıllarda ise kulüp yöneticileri ve teknik direktörler sahada hiç durmadan koşan, aşırı güç harcayan, rakibiyle sert ikili mücadelelere giren oyuncuları tercih etmeye başladılar.

*

Sadece ölümler değil ağır sakatlanmalar da futbolun yeni gerçekleri arasında yerini aldı.

Bazen öyle maçlar izliyorum ki, ağzı yüzü kan içinde kalmış oyuncular saha kenarındaki bir-iki dakikalık tedavinin ardından oyuna devam ediyorlar.

Füze gibi gelen topa göğsüyle siper olan, başıyla vuran futbolcuların ileride ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşması da herhalde kaçınılmazdır.

Sonuç olarak diyeceğim şu:

Futbolun giderek vahşileşmesini, ölümüne oynanan bir savaş oyununa dönüşmesini önleyecek olan seyirciler ve futbolculardır.

"Ben böyle spor istemiyorum" diye tepki koyarak maça gitmeyecek, televizyonda maç yayınlarını izlemeyecek, bahis oyunları oynamayacak seyirci, futbolu kısa sürede nezih bir spora dönüştürebilir. Futbol seyirciliği, rakip takıma küfretmek değildir, sorumluluk ister.

Futbolcular da kuracakları sendikalar yoluyla haklarını etkili biçimde savunabilir, sahaya ölümüne oynamak için değil centilmence mücadele etmek için çıkabilirler.

Karşıtların Yenilgisi

Aşı olmak isteyenlerin hastane önlerinde gece yarılarına kadar uzayan kuyrukları, aşı karşıtlarının hezimetini müjdeliyor bize.

"İktidarsızlığa yol açar", "Kısırlık yapar", "Alzheimer'i tetikler", "Kansere neden olur" yalanlarına inanmayan halk, müthiş sağduyusuyla doğru olanı yapıyor.

Günde bir milyonu aşkın kişinin aşılanmaya başlanması korona salgınının önlenmesi açısından büyük önem taşıyor.

Bir ara, verileri gizlemek, önlemleri zamansız gevşetmek gibi ciddi hatalara imza atan iktidar, Biontech aşısının mucidi Prof. Dr. Uğur Şahin'in de katkılarıyla önemli bir virajı dönmüş bulunuyor.

*

Tabii, alınacak daha çok yol var.

Ülkemizde başta Suriyeliler olmak üzere çeşitli uluslardan 5 milyona yakın göçmen bulunuyor.

Onların da bir an önce aşı programına alınması gerekiyor.