Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Fonu veren düdüğü çalar

İnternetteki bazı medya sitelerinin yurt dışındaki kimi vakıflardan maddi destek aldıklarına ilişkin haberleri okuyunca, Japonya'da yayımlanan ve 14 milyonu aşan günlük tirajıyla dünyanın en çok satan gazetesi unvanını taşıyan The Yomiuri Shimburn'in Türkiye Temsilcisi Koji Sakurai ile yıllar önce yaptığım röportajı hatırladım.

İlk sorum şuydu:

"Gazetenizin Türk gazetelerinin bazılarında olduğu gibi banka ya da holding gibi yan kuruluşları var mı?"

 

Yanıt anlamlıydı:

"Bizim gazeteye bağlı bir senfoni orkestrası ile bir beysbol takımı vardır. Gazete ayrıca bir televizyonda hisse sahibidir. Bunların dışında herhangi bir yan kuruluşu yoktur. Yasalarımız bunu men etmiyor ama Japonya'daki tüm gazete ve televizyonlar medya etiğine aykırı buldukları için böyle bir yola gitmiyorlar. Yan kuruluşlarınız olursa bu sizin objektif habercilik yapmanızı engeller."

 

İkinci sorum şöyleydi:

"Bir finans kurumundan kredi aldığınız oldu mu?

 

Bu sorunun yanıtı da ilginçti:

"Gazetemizin gelirlerinin yarısı satıştan, yarısı da reklamlardan sağlanır. Ama son zamanlarda bu durum etik tartışması başlattı. Reklam gelirlerine fazla bağımlı olmanın, reklam verenlerin gazetenin yayın politikasını etkilemesi tehlikesi yarattığı belirtiliyor. Sorun ülkemizde gündemin önemli maddelerinden biri."   

Yomiuri Shimbum'un Temsilcisi, "Peki, gazetenizin patronu yok mu" soruma ise şu yanıtı vermişti:

"Elbette bizim de bir patronumuz var. Ama gerçek patronumuzun gazeteyi alan okuyucular olduğunu hiçbir zaman unutmadan gazetecilik yapmak zorundayız. Bunu unutursak okuyucu para verip gazeteyi almaz ve okumaz."

 

**

 

Sonuç olarak diyeceğim şu:

Fonlanma olayı medya etiği açısından korkunç bir yanlıştır.

İnternet sitesini, gazeteyi ya da televizyonu kendiniz yayınlıyor sanırsınız ama orada yayınlanan her şeye aslında sizi fonlayanlar karar verir. 

Bu gerçeği hiç unutmamak gerekir.

 

*

 

Nasrettin Hoca yaşasaydı "Parayı veren düdüğü çalar" sözünü herhalde şöyle güncellerdi:

"Fonu veren düdüğü çalar."

 

++

 

 İYİ HAVALARIN AZİZLİĞİ

 

"Beni bu iyi havalar mahvetti" demişti Orhan Veli.

Koronovirüs vaka tablosuna bakınca bu mısra günümüzde şöyle söylenebilir:

"Bizi bu iyi havalar mahvetti."

Gerçekten de iyi havaların büyüsüne kapılıp sosyal aktivitelerini artıranlar, seyahate çıkanlar, tatil yapanlar salgının tablosunu bir anda değiştirdi.

Peki, şimdi ne olacak?

Başladığımız noktaya bir-iki hafta içinde döneceğiz.

Yani, yeni yasaklar, sınırlamalar kaçınılmaz görünüyor.

 

*

 

Tabii, sadece vatandaşların duyarsızlığı değil, iktidarın öngörü eksikliği de böyle bir tablo yarattı.

Bayram tatili dört günle sınırlı tutulabilirdi.

Aşıların zorunlu olması konusunda adımlar atılabilirdi.

Turistlerin testlerine ya da aşı olup olmadıklarına bakılabilirdi.

Üçünü de yapmayınca virüs bir kez daha yayılma şansı buldu.

Öyle anlaşılıyor ki, 2021 de hanemize tıpkı 2020 gibi "Kayıp yıl" olarak yazılacak.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları