Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Alanur ÖZALP

Alanur ÖZALP

PSİKOLOG GÖZÜYLE

Erkek çocuğa sahip olma sevdası

Günümüzde hala Türkiye'mizde erkek çocuk sahibi olan ailelerin sayısı fazladır. Bu durum bir şekilde gelişmemişliğinde belli başlı bir işareti olarak kendisini göstermektedir. Ekonomik durumu yerinde olan ailelerde de bu durum kendisini güçlü bir şekilde göstermektedir. Hatta bu grupta bir başka sorunu da beraberinde getirmektedir. Malların işletilmesi erkek çocuk tarafından ancak yapılabilir düşüncesi öne çıkar. Sanki kız çocuk bu malları yönetemez, idare edemez diye düşünülür. Ya da onun soyadı değişeceği için aile kız çocuklarının miraslarını daha iyi yöneteceğine inansa bile bu yolu seçmez. Hatta şimdi kız evlatlar güçlü ailelerden geldi iseler kendi soyadlarını ikinci bir soyadı olarak almalarına rağmen bu durum hala kızların aleyhinedir. Ancak bazı ailelerde erkek çocuk yoksa bu defa ailenin mal varlığını idare etmeye kız çocuk kerhen alınır. Bu almada da hızlı olarak güçlü bir damat aranır. Damat sınavdan geçirilir. Sınavı kazanırsa yine ailenin kız evladı değil de bu erkek mal varlığını idare etmeye başlar. Böyle baktığımız zaman da aile erkek çocuğu olana kadar çocuk sahibi olmaya devam eder. Çocuklar 3-4-5 devam eder. Hatta annenin sağlığı tehlikede olsa bile aile erkek çocuğu aramaya devam eder. Bu süreç uzun sürdüğünde bir başka kadın devreye sokulur. Bu kadının erkek çocuğu olmuyordu, bu sebepten aile bir başka kadınla erkek çocuk arama çalışmasına devam eder. Çoğunlukla böyle durumlarda ikinci hanımdan da olan çocuk kız olur. Bu belki de birinci kadının acısını bir ölçüde azaltabilir.

*

Erkek çocuk arayışları sadece köyde, kırsalda değil, şehirde de devam eder. Hatta bazı aileler tüp bebek sahibi olurken de doktora erkek çocuk konusunda baskı yaparlar. Bizim kanunlarımıza göre ve tıp etiğine göre erkek veya kız çocuk istemek diye bir tercih yok. Bu gelişmiş pek çok ülkede de bu şekildedir. Çin gibi nüfusun çok fazla olduğu ve tek çocuk zorunluluğu olan ülkelerde bile erkek çocuk istendiğini yani tercih edildiğini biliyoruz. Bu ülkedeki nüfus dağılımının erkekler yönünde bozulmaması için devletler önlem almaktadır. Bazen annelerin erkek çocuk uğruna hayatlarını bile tehlikeye attıklarını görürüz. Burada erkek kız çocuk ayırımının yapılmaması toplumsal bilinçlendirme şeklinde olmalıdır. Toplumda kız çocuklarında olması gereken haklar tanınırsa ailelerde kız çocuk isteme taleplerinden vazgeçerler. Kız çocuklarının okutulması bu açıdan çok önemlidir. Erken evlendirilmemesi, kendi istediği kişi ile evlenmesi gibi sorunlar ancak kız çocuğu ilköğretimden üniversiteye kadar okuyabilirse bu defa kendi işi, mesleği, olduğu için artık kendi ile ilgili kararları kendi alabilecektir. Bu kararları alırken okuduğu bir maaşı olduğu için evde de söz sahibi olacaktır. Bu durumda erken evlendirilmek zorunda kalmayacaktır. Evleneceği zamanı da kendisi ayarlayabilecektir. Kimse onun adına karar vererek onu evde bir boğaz eksik olsun diyemeyecektir. Atatürk'ün dediği gibi bir ülkenin sadece erkek nüfusunun çalışması kalkınmak için yeterli değildir. Kalkınmak için kadın ve erkek nüfusumuzun birlikte okuması, çalışması, düşünmesi ve emek vermesi gerekmektedir.

Erkek çocuk isteme konusunda biz hep erkeklere kızarız. Bu konuda kadınlar da erkek çocuk istiyor. Tabi ki istemelerinin asıl nedeni çocuklarının rahat ve güçlü olmasıdır. Ama bununla birlikte kendileri de erkek annesi olarak kendilerini daha güçlü hissederler. Erkek annesi olmak onlara kız annesinden daha fazla bir itibar sağlar. Toplum olarak bu bakış açısını en kısa zamanda kaldırmalıyız.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları