Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Fatih Ergin

Fatih Ergin

25. SAAT

FETÖ’yü ‘En büyük milliyetçi’ Atsız’ı Amerikancı ilan eden muhteşem(!) kafa

Yurt Gazetesi yazarı Rıza Zelyut, “Atatürk düşmanı Türkçü olabilir mi?” başlıklı yazısı ile demagojiden çarpıtmaya varacak kadar geniş bir yelpazede örnek teşkil edecek bir eser(!) ortaya koydu. Bence masal türüne tam denk geliyor eseri… Çünkü Zelyut söz konusu yazısında, Türkçülüğün cumhuriyet dönemindeki en büyük sembollerinden biri olan Hüseyin Nihal Atsız’ın Türkçü değil, “Atatürk düşmanı”  ve “Osmanlıcı bir Amerikan proje adamı” olduğunu belirtiyor…

Dahası Atsız ve çevresinin cumhuriyet rejimine ve devrimlere karşı savaşan gericilerin koruma kalkanı gibi çalıştığını, Ticani yobazlığına arka çıktığını dahi iddia ediyor! Üstelik Atsız’ın, 7 Mart 1964’te Ötüken Dergisi’nde yayımlanan “Nurculuk Denen Sayıklama” başlıklı makalesinde, “Tîcânilik, Nurculuk, yobazlık, komünizm ve partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, milli ülküden yoksunluktur.” demesine rağmen!

FETÖ’DEN ÖDÜLLÜ ZELYUT!

Zelyut, böylesine akla ziyan iddiaların yer aldığı yazısının son bölümünde ise hızını alamayıp Nihal Atsız’ı FETÖ’cülükle itham ediyor. Oysa sicilinde terörist F.Gülen’in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’ndan aldığı ödül bulunan ve 2011 yılında Güneş Gazetesi’nde “En büyük milliyetçi Fethullah Gülen” başlıklı yazısında Gülen’i neredeyse “Türk büyüğü” ilan eden de Rıza Zelyut’tan başkası değildi. Anlaşılan o ki, Atsız’a “Atatürk düşmanı” ve “ABD projesi” diyen Zelyut, o dönemde F.Gülen’i Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı, gerici ve ABD piyonu olarak görmüyordu. Zelyut’un F.Gülen’i övdüğü o yazısı nasıl bir mizah yazısı ise, Nihal Atsız’ı hedef aldığı yazısı da aynı şekilde bir “mizah yazısıdır” aslında… 

Atsız’ın sadece 1950’li yıllardaki arka planı çok farklı dinamiklere sahip olan bazı ifadelerini alıp, onu gericiliğin silahşoru ve Atatürk düşmanı ilan etmek varken Zelyut ne yapsın diğer dönemlerdeki Atsız’ı?  İyi de, 1930’lardaki, 1960’lardaki Atsız kimdi peki? Zelyut’un Atsız’a yaptığı gibi dönemsel yaklaşımla hareket edecek olursak, kendisinin bugün Devlet Bahçeli ve MHP’yi yerden yere vurmasını yok sayarak, sağlam bir Bahçeli yanlısı ve FETÖ’cü ilan etmemiz gayet mümkün…

KOMÜNİZM KARŞITI ATATÜRK DE Mİ GERİCİYDİ?

Zelyut, Atsız’dan “Türkçülük kavramını kullanarak ‘antikomünizm’ yapmaya kalkışan çok katı bir gerici” olarak da bahsediyor. Hem de öyle bir bahsediyor ki, komünizmin çökmesinden, Türkiye’yi ele geçirememiş olmasından son derece rahatsız olduğunu satır aralarında gösteriyor. Evet, Atsız keskin bir komünizm karşıtıydı. Ancak, yine Zelyut’un mantığı ile hareket edecek olursak, komünizm karşıtı olmak bir kusursa, o zaman “Komünizm Türk Dünyası’nın en büyük tehlikesidir. Nerede görülse ezilmelidir” diyen Atatürk de “ABD projesi” olmuyor mu?

Atatürk, “Şurası unutulmamalı ki, bu tarz-ı idare (parlamenter cumhuriyet), bir bolşevik sistemi değildir. Çünkü, biz ne bolşeviğiz ne de komünist; ne biri ne de diğeri olabiliriz. Çünkü biz milliyetperver ve dinimize hürmetkârız.” derken gericilik mi icra ediyordu? Zelyut’tan bir yazısında bu konuya da açıklık getirmesini bekliyoruz.

Türkiye’de, özellikle de AKP’li yıllarada yaşanılan travmaların etkisiyle soğuk savaş döneminin bütün komünizm karşıtlarını ABD’nin yeşil kuşak projesine entegre etme hastalığı türedi. Elbette, başta terörist F.Gülen olmak üzere, İslamcı cenahtan birçok isim bu proje kapsamında hareket etti, ettirildi. Lakin Türkçülerle, İslamcıların komünizm karşıtlığını aynı temelden ele alıp aynı kefeye koymak, abesle iştigalin daniskasıdır!

ATSIZ O İFADELERİ NEDEN KULLANDI?

Gelelim, söz konusu yazıda Atsız’ın ”Atatürk düşmanlığı” ile itham edildiği gerekçelere… Aynı zamanda Atsız’ın öğrencisi olan TDK eski başkanı Prof.Dr. Ahmet Bican Ercilasun, “Atsız’ın Atatürk ve Cumhuriyet hakkındaki görüşleri” yazısında, Atsız’ın 1930’ların ilk yarısında sık sık Atatürk’ü yücelten ifadeler kullandığını, 1950’lerde bazı olumsuz görüşler ileri sürdüğünü, 1960’tan itibaren de Atatürk’e olumlu gözle baktığını, onu tarihimizin kahramanları arasında saydığını belirtmiş ve ortaya koymuştur. Gerçekten de, Atsız’ın Atatürk ya da dönemi ile ilgili bazı olumsuz ifadeleri 1950’li yıllarla sınırlıdır. Söz konusu süreçte Atsız, Türkiye’de iktidar değişiminin yaşanmış olmasının ve iktidarı son bulan İnönü dönemine 3 Mayıs 1944 hadisesi nedeniyle duyduğu öfkenin etkisindedir. Atsız’ın yine aynı dönemde yazdığı “Kurucular Meclisi” yazısında 1923-1950 arasını “gayrı meşru” olarak nitelendirmesi de aynı durumun eseridir.

Bu noktada Ercilasun yine hocaya kulak verelim; “Atsız’ın ‘gayrımeşru’ ifadesi hiç şüphesiz, dönemin şartlarını dikkate almayan aşırı bir nitelendirmedir. Elbette bunda 1944’ten itibaren Türkçülüğe ve Türkçülere karşı yürütülen siyasetin payı büyüktür. 1930’ların başlarında Gazi’yi dâhi ve mucize olarak nitelendiren, bir köy ilkokulunda onun resmini görünce heyecanlanan Atsız’ı bu noktaya getiren, önce dalkavukluklar, sonra da Türkçüleri “vatan haini” olarak nitelemeye kadar varan hükümet uygulamalarıdır. ‘Gayrımeşru’ nitelemesinden 7-8 ay kadar sonra Atsız, yine Orkun dergisinde Selim Pusat imzasıyla yazdığı bir yazıda Atatürk dönemindeki Türkiye – İngiltere arasındaki diplomatik ilişkilerden bahseder ve 03 Eylül 1936’da İngiliz kralının Türkiye’yi ziyaretinin “soğuk ve dürüst münasebetleri sıcak alâkaya” çevirdiğini yazar. Ancak ‘meşru’ bir yönetimin diplomatik ilişkilerinden bahsedilebileceğine göre Atsız’ın ‘Kurucular Meclisi’ yazısını, yukarıda söylediğim sebeplerin doğurduğu bir ‘infial’ olarak yorumlamak doğru olur, sanıyorum.”

Atsız, Ötüken’de 1970 Eylül’ünde yazdığı “Mecburî Gurbette Yaşayanlar” makalesinde ise, kuruluş dönemi için bakın ne diyor: “Türkiye Cumhuriyeti tarihinin başlangıcında, her yeni rejimin başlangıcında olduğu gibi, bir takım sertlikler, aşırılıklar ve haksızlıklar da olmamış değildir. Fakat bu davranışlar Fransız ve Rus inkılâpları ile ölçüştürüldüğü zaman çok yumuşak ve çok insanca kalır. Bu da millî övünçlerimizden birisidir.” (s. 3).

Dikkat ettiniz mi? Atsız, öfke ile gayrı meşru çıkışı yaptığı ve içerisinde İnönü döneminin de yer aldığı 1923-1950 arasına son tahlilde “millî övünçlerimizden biri” saymıştır.

Yine Ötüken Dergisi’nde 1970 yılında yılındaki bir makale de ise şu değerlendirmeyi yapmıştır; “Atatürk’ün çok hesaplı ve gerektiğinde çok atılgan siyasetine karşılık İsmet İnönü sadece hesaplı, hesabında da kendisini yanlışlara götürecek kadar ihtiyatlı siyaseti ile devleti yürütmeye çalışmıştır.” Bir başka yazısında ise, Atatürk için şöyle demiştir; “Mustafa Kemal Paşa, ‘Atatürk’ adını soyadı olarak almıştır. Şunu da unutmamalı ki o Sakarya ve Dumlupınar meydan savaşlarını kazanmış bir kumandan, mahvoldu sanılan bir milleti kalkındıran devlet adamıydı.” ((Ötüken 73, Ocak 1970: 5).

GENELKURMAY’DAKİ ÖLMEZLER YOLU’NU BİLİR MİSİN ZELYUT?

Rıza Zelyut bilir mi bilmem; Türk tarihinin asker ve devlet adamı olarak en önemli abide şahsiyetlerinin büstlerinin yer aldığı Genelkurmay Başkanlığı’nın bahçesindeki “Ölmezler Yolu” Atsız’ın fikridir. Atsız,  9 Ağustos 1971 tarihli Ötüken’deki makalesinde, “Mühim bir nokta da Türkiye’nin uygun bir yerinde bir “Ölmezler Yolu’nun yapılmasıdır. Ölmezler Yolu, Türk tarihinin ulu kişilerinin heykel ve anıtlarıyla süslü, en heybetli ağaçların gölgelediği bir tarih yoludur. Şimdilik Alp Er Tunga ile başlayıp Atatürk’le bitecek ve ilerde de yetişecek büyüklerin heykel ve anıtlarının eklenebileceği uzun ve gösterişli bir yol..” diyerek, Ölmezler Yolu projesini gündeme getirmiştir.

Bu fikrini ifade ederken Atatürk’ten Türk tarihinin ulu kişilerinden biri olarak bahseden, bir başka ifadesinde Gazi’den sonra Türkiye’de huzur kalmadığını belirten ve nihayet bugün yaşasa, AKP iktidarı ile ona destek veren MHP’nin en büyük muhaliflerinden biri olacak olan Atsız’ı  öfke ile sarf ettiği birkaç söylemi nedeniyle Atatürk düşmanı, komünizm karşıtlığı nedeniyle “Amerikan projesi” ilan etmek, art niyetin, sakat bir mantığın ürünüdür…

Her insan gibi, her fikir adamı ve her siyaset adamı gibi, yaşanmışlıkların etkisiyle Atsız’n da zaman içerisinde düşüncelerinde farklılıklar olmuş ama Rıza Zelyut kadar şuurunu hiçbir zaman kaybetmemiştir. Zira kendisi, Atsız’ın Atatürk’e düşmanlığını ortaya koyacağım derken, komünizm üzerinden örtülü Atatürk düşmanlığı yapmıştır! Hem Atatürk düşmanı hem de Türkçü olunamayacağı gibi, hem komünizm yanlısı hem de Türkçü, Atatürkçü olunamaz… Zelyut’un bilgisine…  

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları