Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Arslan Küçükyıldız

Arslan Küçükyıldız

KÜÇÜK İŞLER

En Karanlık İçişleri Bakanı

Adettendir, ölenin ardından kötü konuşulmaz. İyi insanları zaten -örnek alınsın diye- konuşmak gerekir. Kötüleri de konuşmak lazım ki ibret alınsın. Geçtiğimiz günlerde ölen 1934 Adapazarı doğumlu Hasan Fehmi Güneş'i biraz konuşalım. Güneş, adından çok söz ettiren, bıçkın bir siyasetçi idi. A.Ü. Hukuk Fakültesi mezunu. Savcılık, öğretim görevliliği, avukatlık, senatörlük, milletvekilliği, içişleri bakanlığı yapmıştı. 1979'da Mısır'ın Ankara Büyükelçiliği'ni basan Filistinli militanlara karşı yapılan operasyonu bizzat yönetmesiyle ünlüydü. Övünerek "Cumhuriyetin savcısı olarak ilçelerde görev yaptım. Cumhuriyet Halk Partisi ile tanıştım. Partiye katıldım, senatör seçildim, milletvekili seçildim. İçişleri Bakanı olarak görevlendirildim. Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin ürünü olan bir siyasetçiyim." diyordu.

Ülkede kan gövdeyi götürürken, Türkiye'nin en karanlık döneminde İçişleri Bakanlığı yapıyordu. Bugün Atatürk çizgisine dönmüş bir sürü insan, o yıllarda Atatürk'ün sadece adını kullanan komünistlerdi. Yurda Sovyet tipi bir rejim getirmek için kolları sıvamış; okulları, mahalleleri, şehirleri kurtarılmış bölge haline getirmeye çalışıyorlardı. Yüz yıldır, komünistlerin kurdukları sosyalist partiler, propagandaları işlemiş; masum çocuklar sınıfları, okulları işgal eden, banka soyan, askerini öldüren bıçkın gençlere dönüşmüştü. Yıllardır övüle övüle kamuoyu gözünde melek haline getirilmiş Deniz, Mahir, Yusuf ağabeylerine özenen komünistcikler…

CHP'nin başına geçen genç Ecevit, Atatürkçü üretmek bir yana, CHP'yi adeta her tür Marksist'i üreten bir kuluçka makinesine dönüştürmüştü. TKP, DEV-YOL, DEV-SOL, TİKKO, DHKPC, APO… Marksist'i, Leninist'i, Maoist'i, Enver Hocacısı, Bölücüsü doğrudan veya dolaylı olarak CHP'den himaye görüyordu. Himayecibaşlarından biri de Hasan Fehmi Güneş'ti. Kahramanmaraş olaylarından sonra olup biten gerçekleri açıkladığı için görevinden alınan İçişleri Bakanı İrfan Özaydınlı'nın yerine getirilen HFG, en karanlık içişleri bakanlarından biriydi. Bakanlığı döneminde, POL-DER'li Marksist polis ve müdürleri göreve getirmiş, teröristleri korumuş, terörü azdırmıştır. Türkiye'nin tam bağımsızlıkçı Atatürk yolundan ayrılarak Sovyet uydusu komünist bir ülke haline getirilmesine itiraz eden Ülkücüleri tehlike olarak görmüş; toplama belge ve itirafçılarla MHP'ye kumpas kuran ekibin başında yer almıştı. İtirafnameler, güya hukukçu, eski savcı, H.F.G.'nin nezaretinde bizzat hazırlatılıyor, Aydınlık gibi gazetelere servis ediliyordu. Bütün ülkücü kuruluşlardan temin edilen, tamamen kanunlara uygun belgeler kumpas merkezinde toplanıyor, araştırmacı gazeteci ve uzmanlar(!) gözetiminde didikleniyordu. Kumpas ortağı Nurettin Soyer'in MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Dava dosyasına koyduğu, 12 Eylül 1980 Darbesi gecesi (hiçbir partide arama yapılmazken, görevlileri emniyete götürülmüşken, karanlıkta, tutanaksız bir arama sonucunda) MHP Genel Merkezi'nde bulunacak belgelerdi bunlar. Belgeler kâfi gelmeyince korkunç C-5 işkenceleri devreye girecekti. 12 Eylül 1980'de Mamak C-5 işkencehanesi ekibi olacak olan Zeki Kaman, Oktay Dürüst… gibi işkenceci, sadist polisleri Güvercinlik'te bir araya getiren bu Bakandı. MHP aleyhine suç dosyaları oluşturmak için ajanlarına itirafnameler hazırlatan, polislerine katliamlar işletip, parti taratıp, bombalattırıp, sonra da "Faşist MHP" diyen bir bakandı. Bilmem Hicabi Koçyiğit adını hatırlayanınız var mı? Hasan Fehmi Güneş'in MHP'ye karıştırıcı ajan olarak soktuğu adamlarındandı: 'Kahramanmaraş Katliamı' kıvılcımının emrini, Hasan Fehmi Güneş verdi, demişti. Güneş'e, bunların hesabını kimse sormadı, soramadı. 

*

Türkiye'yi ABD etkisiyle Güney Ermenistan veya Kürdistan yapmaya çalışmakla, Sovyet (Rusya) etkisiyle Komünist bir ülke yapmaya çalışmak arasında hiçbir fark yoktu. O zamanlar komünizm, bugünkü kadar zayıf  değildi. Eğer Fatsa'da yapabildiklerini bütün Türkiye'de başarsalardı, Bornova'da ve başka yerlerde çektikleri orak çekiçli Kızıl Bayrak bütün yurtta dalgalanacaktı. Atatürk'ün askerleri Ülkücüler, hayatları, istikballeri, bahasına, yüz yıldır hazırlanan bu oyunu bozup Türkiye'de Komünist bir devlet kurulmasını engellediler. Sovyetler Birliği'nin dağılmasına yol açtılar. Çanakkale Savaşı, Rus çarlığını; Ülkücülerin mücadelesi de SSCB'yi bitirdi. O Ülkücüler ki H.F.G. gibi solcular eliyle yürütülen ABD kumpasları sonucu suçlanıp aylarca işkence gördüler, sakat kaldılar, idam edildiler; yine de Atatürk yolundan; yurt ve millet sevgisinden ayrılmadılar. Komünist ihaneti tehlike olarak görmeyip, teröre "Sol-Sağ çatışması" diyerek ortak olanlara, Ülkücüleri "Faşist ve katliamcı" göstermeye devam edenlere, buna çanak tutanlara inat, hukuktan hiç ayrılmadan, aynı yolda yürümeye devam ediyorlar.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları