Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketi; tüm uzmanlar uyarırken, "deprem vergileriyle duble yol yaptık" diyen AKP iktidarıdır!
Çok övündükleri duble yollar karpuz gibi ikiye yarıldı ve ulaşıma kapandı.
Bu otobanlar, halkın en çok ihtiyaç duyduğu anda devre dışı kaldı ve halk "eski Türkiye"nin inşa ettiği, "gösterişsiz" ama "sağlam" kara yollarına yönlendirildi.
Bu otobanlarla birlikte inşa edilen köprüler ve viyadükler de depremden nasibini aldı.
Pek çoğu "dünyada en çok devlet ihalesi alan şanslı müteahhitler" tarafından yapılan bu yapılar ilk sınavda göçtü.
Sistem öyle bir çöktü ki, bu sefer de deprem bölgesine yakın olan yollar kar sebebiyle ulaşıma kapandı ve deprem bölgesinden kaçmaya çalışan halk tam bir kapana kısılmış oldu.
Keşke çöken sadece otobanlar olsaydı!
Deprem yönetmeliğine uygun inşa edildiği ve denetlendiği söylenen birçok "yeni bina" da çöktü.
Yapılan binaları denetleyen ve "imar izni" veren Adıyaman Belediyesi binasının çökmesi tam da AKP''li yılları anlatan trajik bir olay olarak tarihte yerini aldı.
AKP''nin "İnşaat Medeniyeti" çöktü, halk enkaz altında kaldı!
Kader planı...
Deprem öldürmez.
Binayı ahlaksızca zayıf inşa eden müteahhit, ona onay veren inşaat mühendisi, ruhsat veren belediye, denetlemeyen bürokrat ve imar affı çıkaran siyasetçi öldürür...
Enkaz altında can verenlerin "kader planı" böyle oluşuyor!
Osman Durmuş''u hatırlayın!
Marmara Depremi''nde dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş, yardım bahanesiyle yurt dışından gelmeye çalışan organ mafyalarına mensup doktorların ülkeye girişini engellemiş ve organları sahra ameliyathanelerinde çalınmaya müsait yaralı depremzedelerin sağlığı korunmuştu!
Şimdi Sağlık Bakanlığı 10 ildeki depremin ardından bölgede bu konuda ne yapıyor acaba?
