Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Eksen değişikliği

Demokrat Parti, Adalet Partisi, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi...

Pek çok seçim kazanan, ülkeyi yıllarca yöneten 4 parti de merkez sağdaydı.

Geleneklere, dini değerlere önem veren ama demokrasinin genel kurallarına da uyan bir yapıları vardı.

Son olarak Ak Parti de 2002'de merkez sağ bir parti kimliğiyle seçime girdi ve kazandı.

O tarihten bu yana ardı ardına birçok seçimi yine bu özelliğiyle önde tamamladı.

Ama son zamanlarda ciddi bir değişim yaşanıyor partide.

Merkez sağdan aşırı sağa doğru yol almaya, yani temel demokratik kuralları görmezden gelmeye, dini ve milliyetçi referansları ön plana çıkarmaya başladı.

Kendisi adına pek hayırlı bir gelişme değil.

Erken ya da zamanında yapılacak bir seçimde bu eksen değişikliğinin faturasını ağır biçimde ödeyebilir.

 

TRT MARKET

TRT yıllar önce bir market açmıştı.

Burada kuruma ait kanallarda yayınlanan kimi belgeseller ve konserlerin DVD'leri ile bazı kitaplar satılıyordu.

Güzel, yararlı bir girişimdi.

Ne var ki TRT ticareti bu noktada bırakmadı, başka alanlara da yaydı.

Dün görünce hayret ettim.

TRT Market'te belgesel ve konser DVD'leri ile kitapların yanı sıra satılan bazı ürünler şöyle:

Çizme, çorap, eşofman, sweatshirt, şapka, bere, battaniye, nevresim takımı, kolye, bileklik, takı setleri, tespih, yüzük, kol düğmesi, zarf açacağı, top, oyuncak.

Bitti mi?

Hayır!

Şu ürünler de var TRT Market'te:

Kuru yemiş, tahin ve pekmez.

...

TRT yayıncılığı doğru düzgün yapsaydı, başka alanlara el atmasına, bir anlamda esnaflığa da soyunmasına diyecek sözümüz olmazdı, ama durum böyle değil ki...

Binlerce kişilik dev kadrosunu iyi değerlendiremeyen, pek çok yapımı dışarıdan satın alarak yayınlayan bir kurumla karşı karşıyayız.

...               

TRT Market'te önümüzdeki günlerde belki şu ürünlerin satışı da başlayabilir:

Lahana, pırasa, dolmalık biber ve her türlü zücaciye.

 

14 MİLYON EURO'LUK TABLO

Van Gogh'un bir tablosu geçen hafta 14 milyon Euro'ya yani yaklaşık 135 milyon liraya satıldı.

Ünlü ressamın hayatını bilenler eminim büyük bir hüzünle karşılamışlardır bu haberi.

1853'de doğdu, 37 yaşında ölünceye kadar 2 bin 100 tablo yaptı.

Sanatı, yaşadığı dönemin eleştirmenlerince, "Gelişigüzel şeyler çiziyor, resim yapmasını bilmiyor" denilerek küçümsendi, dikkate alınmadı.

Sadece bir tablosu, o da adeta sudan ucuza satıldı.

Bunalımlar içinde, halüsinasyonlar görerek mutsuz bir hayat yaşadı.

Bir süre yattığı akıl hastanesi tedavi olmasına yetmedi.

"Deli olduğumu söylüyorlar. Ama delilik bazen sanat için gereklidir" diyordu.

Kardeşi Theo'nun maddi desteğiyle zar-zor ayakta durabildi.

İntihar mı ettiği cinayete mi kurban gittiği tam anlaşılamadı.

Tek göz odadan oluşan evinin yakınında kendisiyle alay edenlerle boğuşurken patlayan bir silahla yaralandı.

Silahı kim ateşlemişti?

Bu sorunun yanıtı karanlıkta kaldı.

Kaldırıldığı hastanede kimseden şikayetçi olmadığını söyledi.

Günlerce süren tedaviye karşın kurtarılamadı.

Julian Schanabel'in yönettiği Van Gogh-Sonsuzluğun Kapısında isimli yarı belgesel filmde de hayatının son yılları gayet dokunaklı bir şekilde anlatıldı.

Bu filmin unutamadığım bir sahnesi var:

Van Gogh, resimlerinin bir türlü anlaşılamamış olmasının burukluğuyla, resim sanatıyla yakından ilgilenen kardeşi Theo'ya şu soruyu yöneltiyor:

"Sence ben iyi bir ressam mıyım?"

Kardeşinin verdiği yanıt, tüm çabasına karşın bir türlü anlaşılamamış büyük ressama belki de hayatının en mutlu anını yaşatıyor:

"Hayır, sen iyi bir ressam değilsin, sen muhteşem bir ressamsın!"

 

 

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları