Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Ekonomiyi kurtaracak formül

Döviz kuru ve faizi masa başında belirlemeyip serbest piyasa koşullarında oluşmasına izin vermek içinde bulunduğumuz tabloda doğru bir tercihtir ama enflasyonu dizginlemek ve genel olarak ekonomiye rahat nefes aldırmak için yeterli değildir.

Ekonominin kurtuluşu yeni yatırımlar yapmak, sanayi ve tarımda üretimi artırmak, ihracatın mütevazı rakamlarıyla ithalatın ağır faturası arasındaki büyük uçurumu makul bir düzeye indirmek ve israftan kaçınmakla mümkün olabilir ancak.

Bu açıdan bakıldığında Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in işi zor görünüyor.

Şimşek "rasyonel" politikalar uygulamak istedikçe Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan belki bir süre sessiz kalacak ve alınan önlemlere itiraz etmeyecektir ama son toplamda yerel seçimi düşünerek fren mekanizmasını çalıştıracaktır.

Tabii öngördüğü "ekonomik kurtuluş reçetesi"ni uygulamakta engeller çıkması halinde buna Şimşek'in toleransı ne olur, ne kadar dayanır bilemiyorum.

ETKİLİ BİR GAZETECİYDİ

Geçen hafta yitirdiğimiz Mehmet Barlas benzersiz nezaketi ve sınırsız kültürüyle tanıyanları derinden etkilerdi.

Ondan etkilenenler arasında önemli siyasi aktörler de vardı.

"Rüzgar Gibi Geçti" kitabında anlattığı iki anı bunun açık kanıtı.

Özetleyerek nakledeyim:

"1974 yılıydı. CHP-MSP koalisyon hükümeti istifa etmişti. Siyaset dünyası yeni hükümet arayışı içindeydi.

Ankara'dan İstanbul'a gitmek için uçağa bindim. Yanımdaki koltukta yaşlı bir adam oturuyordu.

'Siz Mehmet Barlas mısınız' diye sordu.

'Evet' yanıtını verince 'Ben kontenjan senatörü Sadi Irmak'ım' dedi, 'Babanızla yıllar önce aynı hükümette bakanlık yapmıştık.'

Hoş sohbet bir adamdı. Kısa sürede çok iyi anlaştık. Kendisine Sadi Amca diye hitap etmeye başladım.

Birden hostes dikkatimi çekti. Panik içindeydi. Bacakları titriyordu. Ne olduğunu sordum. Uçağın motorlarından biri bozulmuş. Mecburi iniş için Ankara'ya dönüyormuşuz.

Sadi Amca hostesin söylediklerini duyunca büyük korkuya kapıldı. Sakinleştirmeye çalıştım.

Neyse sağ salim indik Ankara'ya.

Ertesi gün telefonum çaldı. Açtım. Karşımdaki kişi 'Ben Sadi Amcanım' dedi, 'Başbakan oldum. Yarın Ankara'da beni karşıla. Bakanlar Kurulu'nu birlikte kararlaştıralım.'

Ankara Garı'nda karşıladım onu.

Bana 'Seni basından sorumlu devlet bakanı yapıyorum' dedi.

Çok teşekkür ettim, gazeteciliği bırakmak istemediğimi söyledim.

Bu defa hükümette bir kadının bulunmasını istediğini belirtip 'Bu göreve uygun bir isim söylememi' istedi. 'Nermin Abadan' dedim. Elindeki listeye Nermin diye yazdı.

Ertesi gün bakanlar kurulu açıklandığında bakanlar arasında Nermin Abadan'ın yerine Nermin Neftçi vardı. Meğer Turhan Feyzioğlu ile bakanlar kuruluna son şeklini verirken 'Nermin'i de bakan yapalım' demiş. Feyzioğlu da kendi partisinden Nermin Neftçi zannedip onun ismini yazmış."

"12 Eylül darbesinden sonra kurulan hükümette ekonomiden sorumlu başbakan yardımcılığı görevini üstlenen Turgut Özal bir akşam bizim İstinye'deki evimize geldi.

'Mehmet Bey... Kardeşim Korkut Özal'ı 12 Eylül rejimi tutukladı. Ama trafik kazası geçirdiği için hastanede geçiriyor tutukluluğunu. Görevli bir astsubay, Korkut'a kötü davranıyormuş. Bana yardım edin' dedi.

Şaşırmıştım.

'Turgut Bey. Siz başbakan yardımcısınız. Nasıl müdahale edemezsiniz böyle bir duruma?'

Turgut Özal, askeri yönetimin kendilerine fazla önem vermediğini belirtip gazetecilerin daha etkili olduğunu söyledi.

Ben de tabii durumu gereken yerlere ilettim."

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları