Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Eczacıyı tedavi edecek ilaç

Eczacılar, yüksek enflasyona karşın ilaç kâr oranlarının sürekli düşürülmesi nedeniyle zor durumda olduklarını belirtiyor, böyle giderse yakında binlerce eczanenin kapılarına kilit vuracağını ifade ediyorlar.

Piyasada birçok ilacın bulunamayışı, eczacılık fakültelerinin sayısının 52''ye çıkması da eczacıların tepkisine yol açıyor, seslerini iktidara daha gür duyurabilmek için 16 Ekim''de mitinge hazırlanıyorlar.

Şikâyetlerini anlıyorum.

Eylem hazırlıklarına da bir diyeceğim yok.

Bir meslek grubunun daha iyi yaşam koşullarına kavuşmak için çabalaması, demokratik yollardan mücadele vermesi en doğal hakkı.

Ama aynı grubun bunları yaparken kendilerini de sorgulamaları gerekir.

***

Eczacılık mesleği giderek itibarını kaybediyor.

Bunun nedenini geçmişle bugünü karşılaştıran örneklerle anlatayım:

Benim çocukluğum Niğde''de geçti.

O yıllarda şehirde sadece iki eczane vardı, biri Naim Bey''in, diğeri Hayri Bey''in.

Bu eczanelerin kapısından girdiğinizde genellikle bir havan sesi duyardınız. Eczacı ya da kalfası çoğu ilacı doktorların yazdığı formül çerçevesinde eczanenin küçük laboratuarında organik ve kimyasal maddeleri havanda karıştırıp ezerek hazırlardı.

Söz konusu eczanelerde göz, kulak ve burun damlaları, öksürük, kuvvet ve iştah şurupları, ağrı kesiciler, fitiller, pomatlar, kremler, başta olmak üzere birçok ilaç yapılırdı.

Bu kadar değil elbette.

İki eczane de sağlık istasyonu gibi çalışırdı. Gelenler tartı aletinde tartılır, tansiyonları ölçülür, şikâyetleri dinlenir, hasta olduğundan şüphelenilenlere hangi uzman doktora gitmesi gerektiği konusunda öneride bulunulurdu.

Pansumanlar ve iğneler de yine bu eczanelerde yapılırdı.

Hatta eczanelerin bulunduğu bölgede baygınlık geçirenler, hafif şekilde yaralananlar da ilk müdahale için bu eczanelere getirilirdi.

Bisikletten düşüp dizimden yaralandığımda Naim Bey''in eczanesine gittiğimi dün gibi hatırlıyorum.

Allah aşkına bu gün geldiğimiz noktada böyle eczane var mıdır, varsa kaç tanedir?

Eczane ile onun karşısında sigara ve içki satan büfe arasında pek fark kalmadı ne yazık ki.

Hazır gelen ilaçlar raftan alınıp hastaya veriliyor.

Tansiyon ölçtürmek ya da iğne yaptırmak istediğinizde ise söylenen söz asık suratla, "Aile hekimliğine gidin" oluyor.

Bazı eczanelere girdiğimde ilaç kutularını görmekte bile zorlanıyorum.

yer kadınlara yönelik güzellik ürünleriyle kaplı çünkü.

***

"Bugünün gelişmiş teknolojik ortamında eczacılar eczanelerinde yapacakları ilaçlarla dev ilaç tekelleriyle kesinlikle rekabet edemezler" şeklindeki itirazları duyar gibiyim.

Tamam, öne sürdükleri gerekçeyi kabul ettim diyelim. Ama iyi bir örgütlenmeyle bu mütevazı üretim şeklini büyütemezler mi?

Binlerce eczacı bir kooperatif çatısı altında birleşip kuracakları fabrikalarda çok tüketilen kimi ilaçların üretimine başlayabilirler örneğin.

Yine bu kooperatif kanalıyla yeni ilaçların keşfi için bilimsel çalışmalara da yönelebilirler.

Hastalarla daha iyi diyalog kurmaları, onların sorunlarıyla içtenlikle ilgilenmeleri de gerekiyor tabii.

Eczacıların, "Kârımız çok düşük. İşletme giderlerimizi karşılayamıyoruz. Devlet bize yardım etsin" diye yakınıp eylem yapmaları da kurtulmaları için bir yöntem olabilir ama bu hiçbir zaman kendi ayakları üzerinde dimdik durmalarının verdiği mutluluğu onlara vermez.

***

Sonuç olarak diyeceğim şu:

Eczacılar sadece eylem için değil ilaç fabrikaları kurmak ve hastalara daha duyarlı davranmaları konularında karar almak için de bir araya gelebilmelidir.

Onları gerçek anlamda tedavi edecek ilaç budur.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları