Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Diploma dağıtmak marifet değildir

YÖK'ün üniversiteye giriş sınavında barajı kaldırması üniversite kontenjanlarının tümüyle dolması, neredeyse liseden mezun olan herkesin okuyacakları bir okul bulması sonucunu doğuracak.

 

Bu tablo ilk bakışta olumlu gibi görünse de zaman içinde hiç işe yaramadığı, tam aksine gençler için hayata atılmakta ciddi zaman kaybı yarattığı fena halde ortaya çıkacak.

 

Şu anda bile birçok üniversite mezunlarına adeta işsizlik diploması veriyor.

 

Her yıl iletişim fakültelerini bitirenlerin kaç tanesi eğitim gördükleri alanlarda iş bulabiliyor ki...

 

Artık hukuk, ziraat, veterinerlik, mühendislik, dil ve edebiyat ile eğitim fakülteleri mezunları bile kolay kolay iş sahibi olamıyorlar.

 

Artan tıp fakültesi sayısı yüzünden birkaç yıl içinde doktorlar da işsizlik sorunuyla karşı karşıya kalacaklar.

 

Plansız programsız üniversite açmak ve kontenjanları sürekli artırmak böyle bir sonuç doğurdu.

 

...

 

Peki, ne yapmak gerekir?

 

Önümüzdeki 10 yılda, 20 yılda, 30 yılda hangi alanda kaç üniversite mezununa ihtiyacımız olduğuna ilişkin kapsamlı bir araştırma yapılmalı, üniversitelerimiz sadece bu alanlarda ve ihtiyaçla sınırlı eğitim vermeli.

 

Şu soru da akla takılabilir:

 

"Yakın ve uzak gelecekte mezunlarına ihtiyaç olmadığı halde halen eğitimlerini sürdüren okullar ne olacak?"

 

Bence bu okullar mevcut öğrencilerini mezun ettikten sonra ya kapatılmalı ya da ihtiyaç olan alanlarda eleman yetiştiren okullara dönüştürülmelidir.

 

+

 

ÇARE ÜRETİMDİR

 

Temel gıda ürünlerinde KDV'nin yüzde 8'den yüzde 1'e indirilmesi ucuzluk yolunda son derece sınırlı bir etki yaptı, birçok ürünün fiyatı sadece 1 lira ile 7-8 lira arasında indi.

 

Yani önlem pahalılığa çare olmadı, deyim yerindeyse ameliyat gereken hastaya pansuman yapmakla yetinildi.

 

Bilmiyorum, yetkililerin aklından üretimi artırarak pahalılığı önlemek gibi bir düşünce geçiyor mu?

 

KDV indirimiyle zaman harcanacağına verimli alanlarımız kullanılarak tarım ve hayvancılığın gelişmesi için çalışılsa herhalde daha doğru olurdu.

 

Domatesten salatalığa, mercimekten kuru fasulyeye çeşitli ürünlerin fiyatlarını vergi düzenlemesiyle ancak birkaç lira düşürebiliyorsunuz. Ama üretim alanlarını genişleterek, çiftçileri teşvik ederek söz konusu ürünleri vatandaşın sofrasına son derece ucuza getirebilirsiniz.

 

Aynı şeyi hayvancılık için de söylemek mümkün.

 

Et, süt, yumurta, yoğurt ve peynir fiyatlarını gerçek anlamda ucuzlatmanın yolu hayvancılığı geliştirmektir.     

 

Krizden çıkış, ekonominin temel kurallarını reddederek değil ona uyarak mümkün olabilir.

 

İNFAZ SİSTEMİ

 

2004'de Belçika'da 4 kadını öldürüp 2 kişiyi de ağır yaraladığı için müebbet hapis cezasına çarptırılan Türk vatandaşı, 2013'te "Cezamın kalanını ülkemde çekmek istiyorum" deyince Türkiye'ye gönderilmiş.

 

Bizim cezaevlerinde de yaklaşık 7 yıl yatan adam infaz sisteminden yararlanarak tahliye edilmiş.

 

Belçika medyası bu tahliye olayını dehşet ve hayret içinde eleştiriyor, "4 cinayet işleyen biri nasıl kurtulabilir" sorusuna yanıt arıyormuş.

 

Güven Özalp ve Oya Armutçu'nun Hürriyet'te yayınlanan haberinden aktardım.

 

...

 

Sık sık değişen infaz sistemi cezaların caydırıcılığını büyük ölçüde ortadan kaldırıyor.

 

Oysa suç işleyenler bunun bedelini en ağır şekilde ödemelidir.

 

Sonuç olarak diyeceğim şu:

 

İnfaz sistemimiz insaf sistemimize uygun hale getirilmelidir.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları