Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Levent Bulut

Levent Bulut

DOĞRUYA DOĞRU

Devlet sırrı ticarî sır

Biliyorsunuz Ak Parti Genel Başkanı R. T. Erdoğan, Merkez Bankası Başkanı ile Hazine ve Maliye Bakanı’nı değiştirdiği günden bugüne, ekonomi ve hukukta reform yapacaklarını söylüyor. Bu iki alandaki düzenlemeler ülkenin önünün açılması, yabancı sermayenin gelmesi, yerlinin yatırımlara başlaması için önemli. Fakat ne yapılırsa yapılsın şeffaf yönetim izlenmediği sürece bir arpa boyu yol alınamaz.

***

Neden mi?

İzah edeyim... Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, milletin hizmetinde olduğunu iddia eden siyasîler, işlerine gelmeyen meseleleri devlet sırrı ya da ticarî sır diye geçiştiriyorlar. Üstelik neyin gizli olup olmayacağı da kesin değil. Bu yüzden bir açıklık getirilmesi şart. Zira toplumu ilgilendiren bir şeyi yazıp söylemek veya sorgulamak birilerinin hoşuna gitmeyince “sır” olabiliyor.

***

Meselâ; “Tarım kredisi alıp da ödeyemeyen kaç çiftçi var?” sorusuna cevap “Devlet sırrı” olurken; “Avrupa doğal gazın bin metreküpünü 120 dolar civarında satın alıyor, Türkiye’nin aynı miktarda doğalgazı 280 dolara almasının sebebi nedir?” diye sorulduğunda ise“Ticarî sır” denebiliyor.

***

Borcunu ödeyemeyen çiftçi sayısının bilinmesinin devlet için ne gibi bir tehlikesi var acaba? Doğal gazı Avrupa’nın iki katı ücretine almamızın neresi ticarî sır?

 Hayır, o kadar vermiyoruz demiyorlar, iddia edilen ücreti inkâr etmiyorlar; ama neden pahalıya aldıklarını da söylemiyorlar.

Peki, kimin parasını kimden saklıyorlar?

Adım gibi eminim ki çiftçi borcunu ödeyebiliyor olsa, doğal gaza ödediğimiz ücret bırakın azını, Avrupa ile aynı olsa hemen açıklarlardı.

***

Maalesef hükümet şeffaf değil. İşine geleni açıklıyor, işine gelmeyeni saklıyor.

İşte bu yüzden ekonomi ve hukuk alanında yapılacak reformlarla birlikte saydam olunmalıdır. Merak edilenler milletten saklanmamalıdır.

Demokratik ve şeffaf ülkelerde de hiçbir şey gizli kapaklı kalmamalıdır. Aksi hâlde neyi değiştirirsek değiştirelim kimseyi hukuk devleti olduğumuza inandıramayız.

***

Tarım Türkiye’nin zenginliğidir

Borçları yüzünden mağdur olduklarını belirten çiftçiler seslerini ülke idarecilerine duyurmaya çalışıyor. Yüksek maliyetler karşısında borçlanarak ürettiklerinden, ürünlerine maliyetlerinin altında bile alıcı bulamıyorlar.

Meselâ; Türkiye’nin önemli patates üretim merkezlerinden Niğde ve Nevşehir’de, üretici patatesin kilosunu en az 1 liraya mal ettiği halde 60 kuruşa bile satamıyor. Bir tarım ve hayvancılık ülkesi olan Türkiye'de çiftçinin bu duruma düşmesinin temel sebebi üretim yerine ithalata dayanan bir tarım politikasının izlenmesinden kaynaklanıyor. Hatırlarsanız Türkiye'nin tarım ürünleri ithal etmesini çiftçilerden sorumlu bakan Paramız var ki alıyoruz. diye açıklamıştı.

Çiftçinin borçlu ve icralık olmasının sebebi işte bu zihniyet.

***

Oysa tarım, ülkemizin petrolü ve doğal gazıdır... Yeter ki işlemesini bilelim. Geçmişte olduğu gibi ürettiklerimiz bizlere yetmeli ve ihraç da edebilmeliyiz.

Bunu sağlamak o kadar zor değil.

Çünkü çok verimli topraklarımız var.

Eğer, üreticilerimiz desteklenirse, gübre ve mazot fiyatları aşağı çekilirse, çiftçinin borçları ertelenir, hangi ürüne ne kadar destek verileceği 5 yıllık planlarla açıklanırsa, tarımda yine kendi kendine yeten ülkeler arasına gireriz. İktidar ithalat yerine çiftçinin sesini duymalı, tarım ve hayvancılığı Türkiye'yi taşıyacak seviyeye getirmelidir. Kaldı ki çiftçinin durumunun düzelmesi Türkiye'nin zenginleşmesi demektir. 

Yeter ki toprağımızın kıymetini bilelim, üreticimize değer verelim ve doğru politikalar üretelim.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları