DEVA Partisi, 51 belediye başkanı adayını açıkladı

DEVA Partisi, 51 belediye başkanı adayını açıkladı
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, il ve ilçelerde belediye başkan adayı gösterdikleri 51 ismi açıkladı.

DEVA Partisi bugün, Genel Başkan Ali Babacan’ın katılımıyla Ankara’da, Belediye Başkan Adayları Tanıtım Toplantısı düzenledi. Toplantıda 51 belediye başkan adayı kamuoyuna tanıtıldı. Babacan, burada yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"İLK ETAPTA, ‘BEN VARIM, BURADAYIM’ DİYEN 51 BELEDİYE BAŞKAN ADAYIMIZI KAMUOYUNA TANITACAĞIZ”

“81 ilde, yüzlerce ilçede, gecesini gündüzüne katarak Türkiye için çalışan değerli yol arkadaşlarım; ekonomik krizlerle, hukuk skandallarıyla, yargı darbeleriyle geleceği karartılmaya çalışan ülkemize biraz olsun nefes aldırabilmek için çaba gösteren; her bir köşeye, herkese yetişmek için kimi zaman ailesinden, kimi zaman arkadaşlarından uzak kalmayı sevgili DEVA’lı arkadaşlarım; en büyük teşekkür sizlere. Bugün sizler sayesinde; ailenizden, işinizden, aşınızdan yaptığınız fedakarlıklar sayesinde buradayız. Bugün burada, sizlerin gözünüzün içine baktığımda bir kez daha anlıyorum ki ülkeyi değiştirecek kararlılık yine sizlerde var. Sadece DEVA'da var. 30 Eylül'de yaptığımız tüzük kongremizde açıklamıştık. DEVA Partisi olarak yerel seçimlerde kendi adaylarımızla, kendi ismimizle girme kararı aldığınızı söylemiştik. Derhal komisyonlarımızı kurduk. Aday tespit çalışmalarımızı başlattık. Bugün ilk etapta, ‘Ben varım, buradayım’ diyen 51 belediye başkan adayımızı kamuoyuna tanıtacağız. Ve aynı zamanda, bugün partimizin yerel yönetimler ve şehircilik anlayışını, politikalarımızı, hedeflerimizi sizlerle paylaşacağız. Ayrıca partimizin belediye yönetimiyle alakalı Etik Kurallar Bildirgesini de kamuoyuna yine bugün, buradan duyuracağız. 30 büyükşehrimiz için, 51 ilimiz için, 922 ilçemiz ve 389 beldemiz için, tüm Türkiye için hayırlı olsun diyorum.

"ENGELLİ VATANDAŞLARIMIZA ENGELSİZ BİR TÜRKİYE ÜMİT EDİYORUM”

3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nü anmakla başlamak istiyorum. Engelli vatandaşlarımızın sıkıntılarını, beklentilerini çok iyi biliyoruz. Eğitimle ilgili, istihdamla ilgili, erişilebilirlikle alakalı çok ciddi sorunlar var. Hepsinin farkındayız. Biz diyoruz ki engelli her vatandaşımızın aslında güçlü olduğu, yetenekli olduğu pek çok alan var. İster doğuştan olsun, küçük yaşta olsun, ister hayatın farklı evrelerinde, engelli olan vatandaşlarımızın işte o imkanı olan alanlarda, yetenekli olduğu alanlarda çok iyi eğitilmeleri gerekiyor. Ve o alanlarda istihdam edilmeleriyle alakalı, istihdam imkanlarının oluşmasıyla da alakalı yine çok ciddi programlar, tedbirler gerekiyor. Bunların hepsi inanın çok kolay. Yeter ki siyasi irade olsun. Yeter ki iyi hazırlanmış, iyi düşünülmüş programlar olsun. Yine erişilebilirlik, erişilebilir şehirler... Özellikle engelli vatandaşlarımız için, tekerlekli sandalye kullanan vatandaşlarımız için şehirlerin, kaldırımların, mekanların erişilebilir olması, uygun olması. Bunlar gerçekten öyle çok para tutan işler değil, maliyetli işler de değil. Yeter ki irade olsun. Ben bu vesileyle tekrar 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nü anmak, hatırlatmak, şu andaki iktidarı da özellikle bu noktada dikkatlerini çekmek istiyorum. Ve engelli vatandaşlarımıza engelsiz bir Türkiye ümit ediyorum, umut ediyorum.

"GİTTİĞİMİZ BİR PAZARDA, BİR KAHVEDE YA DA KAFEDE BİR EV HANIMIYLA, BİR GENÇLE SOHBET EDERKEN RASTLADIĞIM ORTAK DUYGU İNSANLARIN BİZE, PARTİMİZE DUYDUĞU GÜVEN”

Ekonomik krizin iyiden iyiye kendini gösterdiği bir dönemdeyiz. Vatandaşlarımızla yaptığımız sohbetlerde, ortak bir nokta hep dikkatimi çekiyor. DEVA’lı olsun veya olmasın. Gittiğimiz bir pazarda, bir kahvede ya da kafede bir ev hanımıyla, bir gençle sohbet ederken rastladığım o ortak duygu ne biliyor musunuz? İnsanların bize, partimize duyduğu güven. İnsanlar bizlere duydukları güveni ifade etmekten çekinmiyorlar. Ama ne yapıyorlar? Bunu eğilip kulağımıza sessizce söylüyorlar. Diyorlar ki ‘Gönlümüz sizinle. Yolunuz açık olsun. Kurtulalım artık.’ Bir kısmı, güvenini dile getirdikten sonra, ‘Keşke ikinci bir oyum olsa’ diyor. Bazısı, ‘Keşke tek başına seçime girseydiniz’ diyor. Kendisini ideolojik açıdan bizimle farklı bir noktada gören, kimi yerlerde az da olsa bize tepki gösterenler de oldu. Bunların hepsi doğru. Fakat doğru olan bir şey daha var. Makul hiç kimse, ‘Siz bu işi beceremezsiniz. Siz devlet yönetemezsiniz’ demiyor. Kimse, ‘Siz gelirseniz ekonomi daha kötü olur. Hukuksuzluklar artar’ demiyor. Kimse, ‘Çalıp çırparsınız. İhaleleri yandaşlarınıza verirsiniz’ demiyor. Hiç kimse, ‘Mülakatlarda, kamu ihalelerinde sizden olanlara torpil geçersiniz’ demiyor. Biz yerel seçimlere kendi ismimizle, kendi adaylarımızla girmeye karar verirken bizi, en çok motive eden bütün bu saha çalışmalarımızdı. Siyasi görüşü ne olursa olsun her kesimden insanın, ‘Bunlar iyi insanlar, dürüst insanlar’ demesi, çok şükür bize nasip oluyor DEVA’ya nasip oluyor. En büyük mutluluğumuzdur, hamdolsun.

"HER KESİMİN BİR OTOKRATI VAR. İDEOLOJİK OLARAK TÜKENMİŞ OLDUKLARINI FARK EDİYORLAR, ONUN İÇİN ÖFKELİLER”

Bu seçimlere kendi ismimizle, kendi adaylarımızla girmek istememizin bir başka sebebi de şu: Biz demokrasi anlayışımızı, dar ideolojik mevzilere hapse istemiyoruz. Yerel seçimlerden önce, ortak listelerin açıklanmasıyla beraber başlayan seçimlerden sonra da aylarca devam eden ithamları şöyle bir hatırlayın. Bize söylenen sözleri, yapılan hakaretleri, maruz kaldığımız haksızlıkları şöyle bir hatırlayın. Arkadaşlarımızın sokak sokak, mahalle mahalle dolaşarak, insanlarla tek tek sohbet ederek alanlarının teriyle, helalinden hak ettikleri sonuçların kimileri tarafından nasıl küçümsenmek istediğinin farkındayız. Bunun sebeplerini de çok iyi biliyoruz. Hiç kimse, bu milleti aldatmaya çalışmasın. Tüm bunların DEVA’ya, DEVA üzerinden de bir siyasi görüşe ve duruşa karşı da yapıldığının da gayet iyi farkındayız. Olay şu: Her kesimin bir otokratı var. Otokrat zihniyet, sadece iktidarda yok. Her kesimin otokratları var. İşte o otokratlar, bir sopayı ele geçirmeye görsünler. Amaçları iktidarı ele geçirip, sopayı ele geçirip başkalarını dövmek. Öfkelerinin sebebi, o sopaya sahip olmamaları, olamamaları. Kendilerinden olmayana, kendileri gibi görünmeyene tahammül etmeye mecbur kaldılar ya. Bu Altılı Masa falan derken işte onun için öfkeliler. Öfkeleri aslında, kaybetmiş olmalarına ama aynı zamanda ideolojik olarak tükenmiş olduklarını da fark ediyorlar, onun için öfkeliler. Onu da biliyoruz.

"BU İKTİDARIN ÜLKEMİZE VERECEK HİÇBİR ŞEY KALMADI. SON KULLANMA TARİHİ DE ÇOKTAN GEÇTİ”

İşte bunun içindir ki bu iktidarın ülkemize verecek hiçbir şey kalmadı. Son kullanma tarihi de çoktan geçti. Gençlerimiz, bilim insanı olmanın hayalini kurmaları gerekirken; kendilerine verilen, sonrasında da faiziyle geri alınan kredilerle, üç kuruş parayla yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar bu ülkede. Zamanında başörtülü oldukları için üniversiteye alınmayan genç kızlarımız, çok şükür artık mezun oluyorlar. Ama şimdi de borçlarını ödemek için iş arıyorlar, bulamıyorlar. 28 Şubat’larda Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde yargılananlar, adliyelerden çıkamayanlar çok şükür o günleri geride bıraktı. Ama şimdi onlar ev sahipleriyle davalık oluyorlar. Oğullarının yemin törenine alınmayan yaşlı teyzelerimiz, şimdi gidebiliyorlar. Ancak emekli maaşları, kiralarına dahi yetmediği için sokaklara atılıyorlar. Hayal ettiğimiz bu muydu? İHA'larımız var, SİHA'larımız var ama sokaklar çetelerle dolu. Uçak gemimizle gurur duyuyoruz ama insanlar, birileri gelip çökecek diye küçük bir dükkan açmaya dahi korkuyorlar bu ülkede. Hukuk güvenliği diye bir şey yok. Yargıda rüşvetler, gruplaşmalar, çeteleşmeler almış başını gitmiş. Bunu biz söylemiyoruz, bunu yargının en üst makamındakiler, başsavcılar söylüyor, yazılı olarak şikayet ediyor. Oralardan öğreniyoruz bunları.

"ÜLKEYİ YÖNETENLER, EĞER SÜREYLE SINIRLANMAZSA VE HUKUKLA SINIRLANMAZSA GÜÇ O YÖNETENLERİ YOZLAŞTIRIYOR. GÜÇ ZEHİRLENMESİ OLUYOR”

Sanata katkınız, vatandaşlarınıza ve yandaşlarınıza yazdırdığınız kitaplardan ibaret. Bilime katkınız, ülkeye sokulan uyuşturucuların kimya mühendislerinin dahi çözemeyeceği muhteviyatından ibaret. 1990’ların üstümüze karabasan gibi çöken karanlığını dağıtacağına inandığımız hareketin, o zulme, o baskıya ‘dur’ diyeceğine inandığımız bir yönetim anlayışının geleceği yer, bu olmamalıydı. 20 yılın sonunda dönüp dolaşıp geldiğiniz, insanları getirdiğiniz yer bu işte. Niye biliyor musunuz? Sebep çok basit. Çok temel bir yönetim ilkesi var. Ülkeyi yönetenler, en üst noktada ülkeyi yönetme iradesine, yetkisine sahip olanlar, eğer süreyle sınırlanmazsa ve hukukla sınırlanmazsa güç o yönetenleri yozlaştırıyor. Güç zehirlenmesi oluyor. Hele hele mutlak güç, mutlaka yozlaştırıyor. Asıl sebep budur. İşte bunun içindir ki biz şunun bilincindeyiz: Bize duyulan güven, geçtiğimiz seçimlerde bizi iktidara getirmek için yetmedi. Ancak doğru olana, dürüst olana, liyakatli, işinin ehli olana gösterilen teveccüh; iktidar nezdinde de yeni bir politikayı zorunlu kıldı. Baktılar ki iş tehlikeye bindi. Baktılar ki seçimi uç uca kazandılar. Hem de aldatarak montaj videolarla, insanlara gerçekleri değil, yalanları göstererek söyleyerek kazandılar. Kazandılar ama helalinden kazanmadılar.

"DEVA PARTİSİ, DOĞRUYU SÖYLEMENİN RİSKLİ OLDUĞU ANLARDA DAHİ DOĞRULARI YÜKSEK SESLE HAYKIRMASINI BİLEN BİR PARTİ OLMUŞTUR”

Ve uç uca kazandıkları seçimlerden sonra da bir rasyonalite arayışına girdiler. Arayışı diyorum çünkü rasyonelite dediğimiz kavram, ancak ve ancak ülkenin en tepesindeki siyasi iradede varsa aşağılara doğru yansır. ‘Faiz sebep, enflasyon sonuçtur’ diye 5 yıl boyunca, bu ülkede döviz kurunu patlatan Sayın Erdoğan'ın kendisi olmadı mı? Son 6 aydır Merkez Bankası, 6 kere faiz artırdı. Hiç konuşuyor mu? Bu konudan hiç bahsediyor mu? Hesap verebilen anlayışa, zihniyete sahip olan bir cumhurbaşkanı, bu konuları böylesine pas geçer mi? Bir çık, anlat ki ‘Evet yanlış yapmışım. Aldatılmışım.’ Daha önce dedin, gene çık, söyle ki güven olsun. Sen 5 yıl boyunca iddia ettiğinin tam tersini, 6 aydır ekonomide uygula, uygulat ve bunu konuda hiç konuşma. Ondan sonra da güven oluşacak da ülkeye sermaye gelecek. Çok beklersiniz çok. Herkes neyi bekliyor? Dur bakalım, bu ne kadar gidecek? Acaba Sayın Erdoğan ne zaman u dönüşü yapacak? O kadar çok u dönüşü yaptı ki her alanda; ekonomide, dış politikada. Acaba bu kadroyu ne zaman lafı mı dinlemiyorlar diye görevden alacak, atacak? Dolayısıyla öngörülebilirlik olmadan, güven olmadan, hukuk ve adalet olmadan ekonomi olmaz. İşte bunun içindir ki DEVA Partisi, doğruyu söylemenin riskli olduğu anlarda dahi doğruları yüksek sesle haykırmasını bilen bir parti olmuştur.

"BİZ DEVA PARTİSİ’Nİ YENİ BİR İKTİDARI MÜMKÜN KILMAK İÇİN KURDUK”

Çok şükür bizim alnımız açık, başımız dik. Onun için DEVA Partisi'ni kurduk. Onun için cesaretle ‘Biz varız ve buradayız’ dedik. Onun için yanlışlara yanlış, doğrulara doğru diyoruz ve bunu cesaretle söylüyoruz. Hiçbir şeyden korkmadan söylüyoruz. Biz, çok şükür Allah'tan başka hiçbir şeyden korkmayız. Ve inanın, azimle, iradeyle çalışalım; ‘Doğacaktır vadettiği günler hakkın. Belki yarın belki yarından da yakın.’ Ama çok çalışacağız. Çok çalışmak da yetmez. Doğru değil, dosdoğru çalışacağız. DEVA Partisi yanlışın, haksızlığın, hukuksuzluğun karşısında korkmadan dik durabilen kadrosuyla ve yeni bir siyaset anlayışıyla yola çıktı. Kolay değil. Bu salondaki yüzlerce teşkilat mensubumuz, Türkiye'nin dört bir tarafında yüz binlerce DEVA’lı, gidip ıslak imzasıyla ‘Ben DEVA Partisi'nin üyesiyim’ diye korkmadan, çekinmeden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın parti üyeliğine, o kütüğe ismini yazdıran arkadaşlarımız. Bunların hepsi tek tek birer kahraman. Birer demokrasi kahramanı, hukuk ve adalet kahramanı, özgürlük kahramanı. Hepiniz kahramanlarsınız. Böyle bir ortamda kolay değil. İnsanları çok korkutuyorlar. Kimine havuç, kimine sopa... Hangisi kimin üzerinde işe yarıyorsa. Kendisiyle de değil, çocuğuyla çoluğuyla korkutuyorlar. Gerçekten yazık. Bizler DEVA Partisi'ni, sadece yeni bir siyaseti mümkün kılmak için kurmadık. Biz DEVA Partisi’ni yeni bir iktidarı mümkün kılmak için kurduk. Ve bu yüzden yola çıktık.

"BU SEÇİMDE LAMI CİMİ YOK; DAMGA DAMLAYA, OYLAR DEVA’YA”

Değerli vatandaşlarımız, çektiğiniz zorlukların her birinin farkındayız. Çektiğiniz sıkıntıları çok iyi biliyoruz. Adaylarımız da farkında. Bu yüzden, gittiniz her yerde adaylarımıza rastlayacaksınız. Daha bugün ilk programımız. Bugün, sadece 51 adayımızı açıklıyoruz. Benzer programlarla Ankara'da veya yerelde, daha yüzlerce adayımızı vatandaşlarımıza tanıtacağız ve vatandaşlarımızın desteğini isteyeceğiz. Değerli vatandaşlarımızdan ricam, bir yerde DEVA’lı görürseniz gidin, selam verin, derdinizi anlatın. Çünkü DEVA’lılar sadece konuşan siyasetçiler değil, DEVA’lılar aynı zamanda çok iyi dinleyen siyasetçiler. Dinliyorlar, anlıyorlar ki çalışıp çözüm üretelim. Sizler anlattıkça biz daha çok çalışacağız. Başkan adaylarımız, Türkiye'mize hayırlı olsun. Ben kendilerini tebrik ediyorum. Bugün açıklayacağımız adaylar, hiç sağa sola bakmadan ‘Ben buradayım ve belediye başkanı adayıyım’ diye ortaya çıkan ilk kahramanlar, ilk neferler. Arkadan dalga dalga gelecek. Bu seçimde lamı cimi yok; damga damlaya, oylar DEVA’ya.”

51 BELEDİYE BAŞKAN ADAYI TANITILDI

DEVA Partisi’nin açıkladığı belediye başkan adayları ve şehir/ilçeleri şöyle:

“Adana, Pozantı – Mehmet Emin Kaya. Adıyaman, Çelikhan – Mahmut Şahin. Afyonkarahisar, Çay – Mahmut Duman. Ankara, Etimesgut – Süleyman Demir. Ankara, Mamak – Muhammed Hanifi Özhan. Antalya, Aksu – Hakan Halim Okudan. Ardahan, Merkez – Halil Kaçar. Balıkesir, Bigadiç – Cemal Mehmet Nalça. Balıkesir, Edremit – Tevfik Çelik. Balıkesir, Erdek – Murat Sever. Bilecik, Bozüyük – Burak Sel. Bilecek, Merkez – Kadir Emre. Bursa, Karacabey – Yasemin Tuna. Denizli, Beyağaç – Mehmet Özdemir. Diyarbakır Büyükşehir – Cenap Ekinci. Erzurum, Hınıs – Rahim Aydın. Erzurum, Palandöken – Emre Okumuş. Gaziantep, Araban – Ferit Karataş. Gaziantep, Oğuzeli – Mehmet Bozkurt. Gaziantep, Şehitkamil – Okan Kısacık. Giresun, Şebinkarahisar – Hakan Gargun. Gümüşhane, Merkez – Hamza Çakır. İstanbul, Avcılar – Erkan Uzun. İstanbul, Bakırköy – Gökhan Yılmazer. İstanbul, Büyükçekmece – Ekrem Yılmaz. İstanbul, Sancaktepe – Mutalip Geçer. İstanbul, Tuzla – Ceylan Yalçın. İstanbul, Beyoğlu – Cemil Kara. İzmir, Karabağlar – Abdullah Kaya. İzmir, Seferihisar – Emin Yüce. İzmir, Menderes – Gülhan Akyol. Karabük, Eflani – Mustafa Uğur Ceylan. Kayseri, Özvatan – Şahin Çağrı. Kayseri, Pınarbaşı – Fazıl Demircioğlu. Konya, Ahırlı – Hüseyin Geçer. Konya, Saray Önü – Mahpeyker Feryal Karça. Konya, Doğanhisar – Hasan Aksoy. Kırıkkale, Keskin – Esra Yılmaz. Mersin, Mut – Fatma Çelik Kovan. Muş, Korkut – Nimetullah Demirtaş. Samsun, İlkadım – Ender Çıkla. Siirt, Pervani – Refik Öztürkan. Tekirdağ, Ergene – İsa Kalaycı. Şırnak, Güçlükonak – Sebahat Aktuğ. Trabzon, Köprübaşı – Muhammet Yamakoğlu. Trabzon, Beşikdüzü – Ali Öztürk. Tunceli, Merkez – Veysel Güler. Uşak, Banaz – Murat Ahmet Gündüz. Van, Çaldıran – Mehmet Reşat Yıldırım. Van, Bahçesaray – İbrahim Tiryak.”

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Öne Çıkanlar