Koronavirüsü kontrol altına alamıyor, vaka ve ölüm istatistiklerinde dünyanın önde gelen ülkelerinden biri olmaktan bir türlü kurtulamıyoruz.

Aslında bu salgın, dünya süper liginde başa oynadığımız tek alan değil.

İş ve trafik kazaları, kadın cinayetleri, cezaevlerindeki doluluk, işsiz genç, halkın elindeki ateşli silah, depreme dayanıksız bina, düzensiz kentleşme, orman yangını, sel felaketi, kurutulan göl alanlarında da zirveye oynuyoruz.

Tabii, asgari ücretin yetersizliği, enflasyon ve paramızın değersizliği kategorilerinde de süper ligin "imrenilen, kıskanılan" ülkelerinden biriyiz.

Oysa gönül böyle değil; dünya bilim, kültür, sanat, eğitim, spor, milli gelir süper liglerinde liderlik yarışında olmayı arzu ediyor.

*

ÖDÜLÜ BİZ VERMELİYDİK

Yunanistan, ülkesinin en büyük ödüllerinden birini Türk bilim insanları Özlem Türeci ve Uğur Şahin'e verdi.

Keşke biz komşudan önce davranıp onlara ya devletin mevcut ödülleri içinde en büyüğünü ya da yeni oluşturulacak özel bir ödülü verseydik, verebilseydik.

Kırk yılda bir aramızdan çıkan iki değerli yurttaşımızı bile ödüllendirmeyi becerememek, bu işi Yunanistan'a bırakmak doğrusu üzdü beni.

*

BİR TUHAF TAZİYE MESAJI

Haberi birkaç gün önce gazeteler yazdı, televizyonlar verdi.

Kayseri'de 7 yıl önce işlenen bir cinayetin failinin, ölenin kardeşi olduğu anlaşılmış.

O kardeş ki,  olayın ardından Emniyet'e başvurup "Lütfen ağabeyimin katilini bulun" diye yalvarmış, gazetecilerin önünde gözyaşı dökmüş, eve taziye ziyaretine gelenleri karşılayıp dertleşmiş.

*

Bu haberi hatırlatmamın nedeni, ABD'nin, Suriye'de teröristlerce şehit edilen iki polisimiz için yayınladığı başsağlığı mesajı.

Mesajda, saldırıdan ve ölümlerden duyulan üzüntü belirtiliyor, geçmiş olsun dileğinde bulunuluyor.

Bir yandan teröristleri silahlandırıp diğer yandan onların o silahlarla şehit ettiği insanlar için geçmiş olsun mesajı yayınlamak, sizce de öldürdüğü ağabeyi için yalancıktan gözyaşı döken kardeşin tutumuna benzemiyor mu? 

*

Bu vesileyle şunu da söylemek isterim:

Suriye'de sular hızla ısınıyor.

Sadece ABD değil, Rusya ve Esat rejimi de karşımızda.

İran'ın da bölgede bazı örgütlerle işbirliği içinde olduğu biliniyor.

"O topraklarda kalalım mı, yoksa dönelim mi" sorusuna doğru yanıtı mutlaka bulmamız gerekiyor.

*

TAKIMLAR VE ŞİRKETLER

Futbol ve basketbol takımlarımızdan bazıları parasal açıdan güçlenebilmek için şirketlerle sözleşmeler imzalayıp onların adlarına takım adlarının önünde ya da arkasında yer veriyorlar.

Şirketler açısından da özgün bir reklam oluyor bu uygulama.

Birkaç örnek vereyim:

Atakaş Hatayspor, Aytemiz Alanyaspor, Yukatel Kayserispor, Demir Grup Sivasspor, Öznur Kablo Malatyaspor, Çaykur Rizespor, Fenerbahçe Beko, Pınar Karşıyaka, Empera Halı Gaziantepspor,

HDI Sigorta Afyon Belediyesi.

Bunlara bir diyeceğim yok.

Ama bazı adların yazılması da, söylenmesi de bir hayli zor.

Örneğin,  Frutti Extra Bursaspor, Beşiktaş Icrypex, Frafort Tav Antalyaspor, Vavacars Fatih Karagümrük gibi.

*

MEMURA SESLENİŞ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, memurlara seslendi,  18 Ekim'den itibaren kanunsuz emirlere uymaları halinde bunun hesabının kendilerinden sorulacağını ifade etti.

Eski bir devlet memuru olarak rahatça söyleyebilirim ki, memurlar kanunsuz emirlere ne zaman uyarlarsa uysunlar kanun karşısında bunun sorumluluğundan kurtulamazlar.

Bu nedenle Sayın Kılıçdaroğlu'nun, "Şu tarihe kadar sorumlu değilsiniz, ondan sonra sorumlu olursunuz" diye anlaşılan sözleri sanki biraz aceleyle söylenmiş gibi geldi bana