Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Depremler siyasette de sarsıntılar yaratacak

Depremlerin siyasi artçılarından birinci derecede Ak Parti etkilenecek.

Birkaç yıl değil 2002''den bu yana iktidarda olması onu "Neden gerekli önlemleri almadınız" ve "İmar afları çıkarmanız doğru muydu" gibi yanıtı zor iki soruyla karşı karşıya bırakıyor.

Ekonomik kriz nedeniyle zaten oy kaybına uğramışlardı. Depreme karşı gerekli hazırlıkları yapmadıkları ve deprem sonrasındaki müdahalelerde yetersiz kaldıkları gerekçeleriyle de eleştiri oklarının hedefinde yer alıyorlar.

Tüm bu olumsuz tablonun önümüzdeki seçimde sandığa yansıması güçlü bir olasılıktır.

Muhalefete gelince...

Son 20 yılın siyasi sorumluluğu onların üzerinde değil.

Ama iktidara geldiklerinde yeni deprem felaketleriyle karşılaşılmaması için neler yapılacağını çok net ve inandırıcı biçimde seçmenlere anlatmaları gerekir.

Diğer projelerini de duyurmasını bilmelidirler.

Sadece eleştirmekle yetinmek günümüz seçmenini ikna etmeye yetmiyor.

"Kolera yoksul hastalığı"

Deprem felaketine uğrayan kentlerimizde temiz suya ve temiz tuvalete ulaşmakta zorluk çekildiği için kolera salgınından korkuluyor.

Komşu ülke Suriye''de ise depremin vurduğu yerlerde kolera salgını başladı bile.

Peki, gerek bizde gerekse Suriye''de milyonlarca kişiyi ölümcül bir hastalık tehdit ederken risk altındakilere kolera aşısı yapılması neden gündeme gelmiyor?

Bu sorunun yanıtını İndependent''ın yorum haberinde buluyoruz.

Özetle şöyle diyor haberde:

"Dünyada salgınlara karşı yeterli kolera aşısı stoku yok.

Columbia Üniversitesi''nden Prof. Nina Schwalbe''ye göre, aşı üreten dev ilaç şirketleri koleranın zengin değil yoksul ülkeleri etkileyen bir hastalık olduğunu biliyorlar. Ve bu ülkelere yüksek fiyattan satışlar yapamayacaklarından yeterince kolera aşısı üretmiyorlar."

Son derece üzücü değil mi?

En güvenilir bina

"Türkiye''de içine, deprem olur enkaz altında kalırım korkusu yaşamadan girilecek en sağlam bina neresidir?"

İnşaat Mühendisleri Odası''nın hazırladığı bir rapor bu soruya yanıt veriyor.

Buna göre, Millet Meclisi''nin genel kurul, kulis, parti gruplarının toplandığı salonlar, genel başkanların çalışma odaları, kütüphane ve komisyon ofislerinin de bulunduğu ana binasını Türkiye''nin en sağlam binası diye kabul etmek mümkün.

Binanın çok şiddetli bir depreme bile dayanacak sağlamlıkta yapılmasının nedeni, yapımına başlanmasından iki ay sonra 26 Aralık 1939''da Erzincan''da 32 bin kişinin yaşamını yitirdiği bir deprem olması.

Bu depremin yarattığı korku ikliminde Meclis binasının olağanüstü sağlam inşa edilmesine özel özen gösterilmiş.

Rapor inandırıcı geldi bana.

Hele de 15 Temmuz darbe girişimi sırasında bu binanın, uçaktan atılan bombalara karşın yıkılmadığını hatırlayınca.

Şu notları eklemekte de yarar var:

Bugünkü Meclis binasının yapılmasına Atatürk döneminde karar verildi.

Açılan proje yarışmasına 14 eser katıldı, bunlardan 3''ü birinci ilan edildi.

Atatürk, birinci gelen projeler arasında Prof. Clemens Holzmeister''in hazırladığı projeyi uygun gördü.

Atatürk''ün vefatından yaklaşık bir yıl sonra 26 Ekim 1939''da başlayan Meclis binası inşaatı İkinci Dünya Savaşı yılları ve daha sonraki ekonomik kriz dönemleri nedeniyle ancak 1961''de tamamlanabildi.

Bugünkü Meclis''in açılışı 6 Ocak 1961''de yapıldı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları