Sayın Mustafa Varank "AK Parti öncesi kurutma makinesi yoktu" diye bir demeç vermiş.

Ben de "Daha neler yoktu?" diye arşiv çalışmalarına daldım.

Bir de ne göreyim?

Kurutma makinesi olmadığından sanat dünyası ayağa kalkmış ve o yoksulluk dönemine gönderme olsun diye "Ne olur ıslak ıslak bakma öyle" diye şarkı bestelenmiş.

Hatta öyle bir yoksulluk varmış ki, "Seni ıslak odunla döverim" sözü o dönemki yokluğun bir göstergesiymiş.

Sadece kurutma makinesi olsa gene iyi.

Televizyon bile yoktu. İnsanlar haberleri radyolardan dinlerdi.

Hiç unutmam, gözleri görmeyen rahmetli dedem radyonun antenini salyangozun anteni sanıp evi böcek bastı diyerek belediyenin ilaçlama hizmetlerini aramıştı.

Hey gidi günler hey…

İnanın AK Parti öncesi araba da yoktu. Taş Devri''ndeki Fred Çakmaktaş ve Barni Moloztaş''ı seyrediyor ve biz de sokaktaki kaldırım taşlarından araba yaparak sokaklarda "Daba daba düü" diye geziyorduk.

Allah muhafaza, bir hasta olsa ambulans nedir bilmediğimizden benim çocukken oynadığım ambulansla hastayı hastaneye taşıyor, ambulansın sedyesi olmadığından karga tulumba Acil Servis''e bırakıyor, doktorlardan haber gelene kadar bahçedeki kargaları tulumba tatlısı ile besliyorduk.

Demem o ki, iktidarımdan önce biz sadece nefes alıp veriyorduk.

Eğitimimiz yoktu, adliyelerimiz yoktu, evimizde sıcak su, sıcak suda hidrojen yoktu. Velev ki hidrojen vardı, bu sefer de oksijen yoktu.

Yani mutlaka bir şey eksikti. En akıllımızın bile bir tahtası noksandı.

Ama hak yememek lazım.

AK Parti öncesi olan şeyler de vardı elbet.

Gerçi "Şeyler" dedim ama sadece tek bir şey vardı. O da "İncir yaprağı" idi. Oramıza, buramıza takıp geziniyorduk sokaklarda.

Not: İncir deyince, "İncirler olana kadar kalsaydın bari" şarkısını dinleyesim geldi, "Dombıra"''dan sıkıldım da.