"İlelebet yaşayacağı" bizzat kurucusu Atatürk tarafından da açıkça ilan edilen, Türkiye Cumhuriyeti, bugün 99 yaşını tamamladı. Böylece Türk ulusu artık, 35 milyonu aştığı bilinen nüfusun bugün 85 milyonunu büyük çoğunluğu Cumhuriyet devrinde doğmuş evlatların yönetiminde tarihe bir Cumhuriyet yılı daha hediye etti.

Türkiye Cumhuriyeti''nin kurulmasını izleyen ilk yıllar, onu yaşatabilenlerin başarısını ve Türk ulusuna olan inançlarındaki isabeti ispatlıyordu. Cumhuriyetin her yeni yıl dönümü, özellikle bu açıdan anlamlı idi. Yıllar ilerledikçe ezilen uluslar uyandıkça, Türkiye Cumhuriyeti her yıl, bir yeni anlam kazanmaya başladı. Çünkü bağımsızlık savaşına giren uluslar için Türkiye Cumhuriyeti artık somut bir örnek haline gelmişti. Ancak bu noktada ayrım yapmak gereklidir. Türkiye Cumhuriyetini kuranlar, yeni Türkiye''yi herhangi bir ideolojinin eline teslim etmeyecek kadar dikkatli ve uyanık davrandılar.

Türkiye ve Türk ulusu için, kaç kuşağın ızdırabına patlayacağı bilinemeyen, hayal ülkelerin vaatlerinden sakındılar. Her derdimizi, laik Cumhuriyet rejimi içinde çözebileceğimiz ve çağdaş uygarlık düzeyine sıkı zamanda ulaşabileceğimiz inancını bütün uygulamalarının temel taşı yaptılar. İnsan haklarına dayanan millî, demokrat, laik ve sosyal bir hukuk devleti gereğine 1961 Anayasasıyla bürünen Türkiye Cumhuriyeti, bu temel taş üzerine oturtulmuştur.

Türkiye''de Cumhuriyetin ilanı, ulusumuzun dışa karşı bağımsızlık savaşı ardından gelen ve bu bağımsızlık savaşının içeride de kazanıldığını gösteren olaydır. Çünkü Türkiye''de ulusun Osmanlı Hanedanının vasiyetinden kurtulup kendi kendini ilelebet yönetmeye ortaya koyan olay budur.

Bugün 99 yaşına basmış demokrat rejim işte bu başlangıcın doğal bir sonucu olarak vardır ve onun varlığı Cumhuriyetimizin kuruluş amacına uygun bir gelişme içinde olduğunu ispatlayan en önemli delildir.