Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Ceza vermeyelim, tedavi edelim!

Korona yasaklarına filan boş verip dernek, kahvehane, mağaza, atölye gibi yerlerde gizlice buluşup kumar oynayan kişilerle ilgili haberlere sık sık rastlıyoruz.

Polis, yakalanan kişileri para cezası kesip bırakıyor.

Oysa bu kişilerin tedavi altına alınması gerekir.

Çünkü kumar oynamadan duramamak ciddi bir ruhsal sorundur, alkol, eroin, ekztazi, bonzai ve kokain bağımlılığından farkı yoktur.

NP Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi Merkezi’ndeki psikiyatri uzmanlarının hazırladığı raporda, kumar bağımlılığı ve yarattığı sorunlar şöyle anlatılıyor:

“Kişinin kumar oynama isteğini engelleyememesi, tekrarlayan biçimde oynamaya devam etmesidir.

Bir davranış bozukluğudur, beyin hastalığıdır.

Toplumda yüzde 3 oranında görülür. 40-50 yaş arasındaki erkeklerde daha sıktır. Gençler arasında da giderek yaygınlaşmaktadır.

Kumar bağımlılığı genellikle bir heves ile başlamaktadır. Fakat bu heves zamanla yerini daha çok kazanma hırsına bırakmakta ve kişiyi kumar oynamaya bağımlı hale getirmektedir.

Söz konusu kişiler kumar oynayacak parayı bulmak için sahtekârlık, dolandırıcılık, hırsızlık gibi yasa dışı eylemlerde bulunabilir. Yine bağımlılığa esir olan kişilerin ailesi ve çevresiyle ilişkileri bozulabilir, işini kaybedebilir.

Kumarda kaybettikleri parayı geri alamayacaklarını anlayan kumarbazlar arasında depresyon yaygındır, intihar düşünceleri ve girişimleri de olabilir.”

Sonuç olarak diyeceğim şu:

Kumar bağımlılığı bütün dünyayı etkilediği gibi ülkemizde de büyük sorunlar yaratıyor.

Bu nedenle, kumar oynayabilmek için Korona’yı yani bir yerde ölümü bile hiçe sayan kişiler yakalandığında hastanelere sevk edilip tedavi edilmelerinin sağlanması hem kendileri hem de ülkemiz için yararlı olur.

***

Bir gizli kamera öyküsü

Gizli kamera ile çekilen görüntüler siyasetçilerin başına dert olmaya devam ediyor.

Son olarak, evli bir milletvekiline, “Elimizde sevgilinle yatak odası görüntülerin var” denilerek şantaj yapıldığı iddiası gündeme geldi, olayla ilgili 4 kişi tutuklandı.

Bakalım sonuç ne olacak.

Bu vesileyle, gizli kamera kurbanı ilk siyasetçilerden birinin öyküsünü anlatmak istiyorum:

Yıl 1996.

Çiller Hükümeti’nin Çevre Bakanı Hamdi Üçpınarlar’ın mahrem görüntüleri çekilmişti.

Olayın ardında Bakan’ın sekreteri vardı.

Bakan, sekreterinin tanıştırdığı kadının evine gitmişti.

İşte ne olduysa orada olmuş, oyuncak ayı içine yerleştirilen kamera olan biten her şeyi kayıt altına almıştı.

Haberin gazete ve televizyonlara yansımasının ardından Meclis’e geldiğinde Üçpınarlar’ın çevresini saran gazetecilerden biri de bendim.

Hiç eğilip bükülmeden dobra dobra konuşmuştu:

“Tufaya geldik çocuklar…”

“Görüntülerdeki adam ben değilim, bu bir montaj. Yargı önünde hesap soracağım” diye efelenebilirdi, “Çevre konusunda ayağına bastığı işadamlarının tezgâh kurduğunu” söyleyebilirdi, “Hedefin kendisi değil partisi DYP olduğunu” öne sürebilirdi.

Hiç birini yapmadı.

Mertçe, “tufaya geldiğini” söyledi.

Üçpınarlar, bu konuşmadan kısa bir süre sonra 9 Şubat 1996’da düzenlediği basın toplantısında hem eşinden hem kamuoyundan özür diledi ve Bakanlıktan istifa ettiğini açıkladı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları