Sevgili okuyucum,
İstanbul'da 1630'lu yıllarda "Kadızâdeliler" adıyla dinî bir cemaat türedi. İstanbul'un pek çok camisinde vaaz veren bu adamlar, bıyık tipleriyle uğraşıyor; dudakları taşan bıyıkların şeriata uygun olmadığını söylüyorlardı. Avrupa'da müspet bilim fırtınası eserken, onlar matematik eğitiminin dine aykırı olduğunu savunuyorlar, Arap giysileri dışında giyinmenin, dinden çıkmak olduğunu savunuyorlardı. İstanbul'un fikir hayatı bunların yarattığı tartışma konuları üzerine oturmuştu.
Padişahları etkilemişler; halkı sindirmişlerdi. Öylesine şirret ve terbiyesizdiler ki; birisi herhangi bir camide kendi fikirlerine uymayan bir konuşma yapsa, o konuşmacıyı kürsüde taşlıyorlar; fırsatını bulunca da öldürüyorlardı. Yakaladıkları insanları ölüm tehdidi altında, anlayışlarına göre "imana davet" ediyorlardı. (Mevlüt Uluğtekin Yılmaz, Yeniçağ, 25.02.2010)
Sevgili okuyucum,
Üç sene önce 15 Temmuz 2016'da devletimizin içine sızan hainler tarafından ülkemize karşı bir kalkışma yapıldı. Hainlerin bu girişimi bir kalkışma olduğu kadar, devletimizi iç savaşa sürüklemek için bir projeydi.
Günboyu Gazetesindeki yazılarımda Amerika'nın 2019'u kan yılı ilan ettiğini söylemiştim. Umuyorum ülkemiz bir daha bu tür kalkışmalarla karşılaşmaz ve Atatürk'ümüzün izinde olan Türk gençliği olarak ülkemizi daha yükseklere taşırız.
Finans dünyasının patronu Rothschild hanedanlığının sahibi olduğu The Economist dergisinin Kasım 2018'de yayınlanan simsiyah ön kapağını hatırlayacak olursak; üzerinde "2019'da Dünya" yazısı vardı. Verilmek istenen mesajı yorumlamayı size bırakıyorum.
Sevgili okuyucum,
Ülkemizin gençleri inancına çok saygılı ve hassas. Ancak bu hassasiyetin aşırıya kaçması "hipokampus"un devre dışı kalarak Primatlardan bize kalan "Amigdala" bölgesini devreye sokuyor, dolayısıyla mantık mekanizmasını kaybeden beyin, vücuda "öldür" emrini veriyor. Buna inançlar sorgulandığı zaman; "İnançlar sorgulanmaz!" diyenleri örnek verebiliriz. İşte bu noktada sorgulama yeteneğini yitiren beyin deyim yerindeyse uçmak için tarikatlara, cemaatlere katılıyor.
Geçtiğimiz günlerde dostlarımdan biri Oda Tv'de yayımlanan bir haberi anlattı. Özetleyecek olursam Gülen Cemaatinin içindekilerden birisi "Biz Fethullah'a gittiğimiz zaman, biz daha konuşmadan bizim ona ne soracağımızı söylerdi. Biz de derdik ki ne keramet gösteriyor. Meğerse bizim telefonlarımızı dinliyormuş." diyor. (Bkz: https://odatv.com/hirsiz-ve-sahtekar-2204141200.html)
Sevgili okuyucum,
Bu olaylar başımıza gelmeden seneler öncesinde Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Necip Hablemitoğlu gibi aydınlar bas bas bağırdılar, uyarmaya çalıştılar. Hep öldürüleceklerini bilerek yaşadılar. Nitekim CIA, MOSSAD gibi Orta Doğu'da gözü olan istihbarat örgütlerinin saldırısına uğradılar.
Onlar öldüler ancak ölmekten beter edilen Türk Ordusunun şerefli subayları vardı. Onlara iftiralar attılar. Ergenekon, Balyozsoruşturmaları açıldı.
İlker Başbuğ Paşa ne kadar ısrar etse de engel olamadı ve bu Fettullahçı Terör Örgütü mensupları kozmik odaların içine soruşturma bahanesiyle dalıp, devletin mahremine girdiler.
İlker Başbuğ'un dediğine göre "Kozmik Oda'ya girildikten sonra devletimizin yurt dışındaki yabancı istihbarat servisleri ile terör örgütlerine yerleştirdiği (sızdırdığı) 813 yurtsever görevlimizin tamamına yakını şehit edildi..."
2019-2020 yılları ilk başta Türkiye için, sonrasında ise yüksek ihtimal çökecek Avrupa ekonomisi için dikkat edilmesi gereken yıllar. Yeni bir ekonomik buhran yaşanabilir.
Bu konularla ilgili birkaç kitap önerim olacak: İmamların Öcü- Yavuz Selim Demirağ, Parelelin Kökenleri- Hayri Yıldırım, Sivil Örümceğin Ağında- Mustafa Yıldırım, Oltadaki Balık Türkiye- M. Emin Değer, FETÖ'cü Darbe Sonrasında Kendi Ülkesinde Kuşatılan ve Bölünen Ordu TSK - Ümit Özdağ...
Aynı zamanda şunu da belirteyim; Dün FETÖ'nün yerini bugün ve gelecekte adı sayılamayacak kadar çok olan tarikat, menzil, cemaat grupları alacaktır. Diliyorum ki Millî istihbarat Teşkilatımız gereken önlemi alır. Şu bir gerçektir ki istihbaratsız devlet; ÇÖKER.
Haftaya buluşmak dileğiyle...
