Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

Çare şiddette değil şefkattedir

Son günlerde pek çok sohbette konu dönüp dolaşıp Afrika ve Asya kökenli Fransız vatandaşlarının Paris’te başlattığı olaylara geliyor ve her defasında kaygı yüklü bir ifadeyle şu soru yöneltiliyor:

“Bizde de başta Suriyeli olmak üzere milyonlarca sığınmacı ve kaçak göçmen var. Onlar da bir gün Fransa’dakine benzer büyük eylemlere girişirler mi?”

Bu soruya benim yanıtım şudur:

Öyle anlaşılıyor ki Fransa, eski sömürgelerinden ülkeye kabul ettiği ve vatandaş yaptığı insanların eğitimi, iş sahibi olması ve topluma uyumuyla pek ilgilenmemiş. Milyonlarca insanı banliyölerde yoksul bir hayata mahkûm etmiş.

Ülkenin zenginliğinden yararlanamayan, ırkçı bir anlayışla ayrımcılığa maruz kalan, adeta görmezlikten gelinip yok sayılan milyonların bir gün patlayabileceği hiç düşünülmemiş.

Çıkan olaylar polisiye önlemlerle, binlerce göstericinin cezaevlerine gönderilmesiyle bastırılabilir ama soruna çare olmaz.

Fransız makamları soruna köklü bir çare bulmak istiyorlarsa banliyölerde adeta tecritte yaşattıkları vatandaşlarına el uzatmak zorundalar.

Bu insanlar da Paris’in, Lyon’un, Lille’in, Marsilya’nın, Nantes’in, Bordeaux’un, Strasbourg’un seçkin mahallelerinde yaşayanlar gibi ilgi görmeli, devlet kurumlarında kesinlikle itilip kakılmamalı, polis şiddetine uğramamalıdır.

Yani çare şiddette değil şefkattedir.

...

Türkiye’nin durumu biraz farklı.

Bir kere bizdeki yabancılar vatandaşımız değil. Büyük bir kısmı Suriye’deki savaştan kaçıp gelen sığınmacılar. Bir kısmını da kaçak göçmenler oluşturuyor.

Kaçak göçmenlerin bir an önce yakalanıp sınır dışı edilmeleri gerekir.

Sığınmacılara gelince...

Rusya ve Suriye ile yapılacak anlaşmalar çerçevesinde bu insanlar belli bir takvim içinde ülkelerine gönderilmelidir.

Ama ne kadar gönderilirlerse gönderilsinler gene de ülkemizde kalacak Suriyeliler olacaktır.

Onların da bizim topluma uyum sağlaması için elden ne geliyorsa yapılmalıdır.

Örneğin mesleksiz Suriyelilerin açılacak kurslarla toplumun ihtiyaç duyduğu alanlarda iş sahibi olması sağlanmalıdır.

Yine Suriyeli çocukların Türkçeyi öğrenmesi ve bizim okullarımızda eğitim yaşamlarını sürdürmeleri için gerekli çaba harcanmalıdır.

Sınırlarımızdaki güvenlik önlemlerinin artırılması, kaçak göçmen girişinin önlenmesi, göçmen kaçakçılığı yapanlara verilecek cezaların artırılması da ek önlemler olarak ele alınmalıdır.

Tabii tüm bunlar yapılırken Suriyeliler ve kaçak göçmenlerin bu dünyayı paylaştığımız kardeşlerimiz olduğu hatırda tutulmalı, onların hayatlarının hiç de kolay olmadığı unutulmamalıdır.

Ferahlık veren bir haber

Cinayet, darp, gasp, soygun, taciz, dolandırıcılık, yankesicilik haberlerini okuyup izlemekten bunalmışken karşıma çıkan bir haber “Oh be!” dedirtti, derin bir ferahlık duygusu verdi.

İşte Erzurum kaynaklı o haber:

Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nden hizmet alan bir vatandaş, şarjı biten telefonunu hastanedeki elektrik prizine takarak doldurdu.

Daha sonra telefonunu şarj ettiği alana “Telefonumun şarjı bittiği için elektriğinizi kullandım, lütfen hakkınızı helal edin ve bu parayı kabul edin” yazılı notla bir miktar para bırakan vatandaş, hastane yetkililerinden helallik istedi.

Hastanenin sosyal medya hesabından konuyla ilgili yapılan açıklamada olay anlatıldıktan sonra şöyle denildi:

“Vatandaşımıza gösterdiği duyarlılık nedeniyle kurumumuz adına teşekkür ediyoruz. Bu tür fedakârlık ve sorumluluk duygusu içeren davranışlar, toplumumuzun değerlerine ve dayanışma duygusuna olan inancımızı güçlendiriyor.”

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları