Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
M. Ferruh Özmutaf

M. Ferruh Özmutaf

Yazar

Çanakkale ruhunun hemşireleri yaşamalı

Çanakkale Zaferi'nin 100'üncü yılında, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi senaryo yarışmasında birinci olan "Mendilim Kekik Kokuyor"un çekimleri Kemer'de başlamış.

Filmde, Anzak 'Hemşire Beatrice'i canlandıran Wilma Elles, "Çanakkale ruhunu bütün nesiller görmeli. Çünkü bu, bize hep lazım olacak ruh" diyor.

Her siperde ayrı destan yazılan Çanakkale Savaşı'nın ruhunun yansıtıldığı "Mendilim Kekik Kokuyor" sevdaları anlatıyor. Düşmanı değil, düşmanlığı öldürmeyi anlatıyor Mendilim Kekik Kokuyor. Ödüllü senaryonun yazarı Kadir Bozkurt'a göre film aslında, insanlığa umut veren ulusal ve evrensel bir destan

Bir sevda hikayesi üstünden savaşın, barışın anlatıldığı uzun metrajlı sinema filmin çekimleri Kemer Phaselis Antik Kenti civarı ile Göynük koylarında yapılıyor. Mendilim Kekik Kokuyor, "En İyi Senaryo" seçildi.

Yapımcılığını Sistem Medya Prodüksiyon'un üstlendiği proje, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından da destekleniyor. Ayrıca Antalya Valiliği, Kemer Kaymakamlığı ve Belediyesi ile Akseki Belediyesi'nin yanı sıra Türk Kızılayı gibi pek çok kurum tarafından da yardımcı olunuyor.

Filmde, Başhemşire Beatrice, kaosun içinde filizlenen bir umut. Bu atmosferde Hasan ve Yusuf'un saflık ve cesaretlerine, işgalci askerler arasında olan hemşire Beatrice'nin merhamet ve sevgisi ekleniyor. Yani, düşmanı değil, düşmanlığı öldürmeyi hedefleyen "Mendilim Kekik Kokuyor" filmi, insanlığa umut veren, ulusal ve evrensel bir destan aslında.

Çanakkale ruhunu genç nesillere gösterilmesi desteklenmesi gereken bir davranış. Bu bana "Cihadiye Yüzükleri"ni hatırlattı. Çanakkale Savaşı'nın en yoğun günleri... Çanakkale'de yaralanan binlerce asker, gemilere bindirilip, İstanbul'a gönderiliyor. Ancak İtilaf Devletleri'nin denizaltıları Marmara Denizi'nde cirit atıyor. Asker, sivil hedefi gözetmeksizin Türk gemilerini hedef alıyor. Düşman denizaltılarının hışmından kurtulabilen gemiler Mehmetçiklerin hastanelere yerleştirilmesini sağlıyor. Ancak yaralı asker sayısının bir hayli fazla olması nedeniyle hastaneler dolup taşıyor. Doktorların olduğu gibi, hastabakıcı ve hemşirelerin sayısı gelen yaralıları tedavi etmekte yetersiz kalıyor. Vatansever kadınlardan yardım isteniyor. Malum devir kaç - göç devri. Bir sürü çabalar, beklenen neticeyi vermiyor. Bu sefer yöneticilerin hanımları devreye giriyor. Durum anlatılıyor ve hanımların geniş çaplı katılımı sağlanıyor. Osmanlı Harbiyesi, gönüllü hastabakıcı ve hemşirelere bu yardımlarından dolayı, önce maaş bağlatmak istiyor. Hanımlar bunu kabul etmiyor. O zaman bunlara bir hediye vermek istiyorlar. Bir teklif üzerine ganimet olarak ele geçirilmiş İngilizlerin filintalarının namlularından kesilerek yüzük yapılıyor. "Cihadiye Yüzüğü" denen bu yüzükler, gönüllü olarak hastabakıcı ve hemşirelik yapan Türk kadınlarına hatıra olarak hediye ediliyor.

"Cihadiye Yüzüğü"nü alan Türk kadını bir fedakârlık daha yapıyor. Kendi aralarında bu yüzükleri toplayarak, Galata bankerlerine satıyorlar. Elde ettikleri geliri de tekrardan Türk Ordusu'na bağışlıyorlar. Bu yüzüklerin bir tarafında "Cihadiye 1332", diğer tarafında ise "Müdafaa-i Millîye" yazmaktadır. İlk etapta 5 bin tane basılmıştır. Ancak yurt dışındaki koleksiyoncuların bir hayli rağbet ettiği bu yüzüklerin aslı şu anda 4-5'i geçmez. Bunlardan biri de Çanakkale 1915 Seddülbahir Özel Müzesi'nide bulunmaktadır.

Daha sonra bu yüzükler, Müdafaa-i Millîye Cemiyeti'nce orduya destek için yapılıp, 4 Mayıs 1915'te İstanbul'da 5 kuruştan satışa sunulmuş. Günümüzde taklitleri yapılarak piyasada hediyelik olarak satılmaktadır. Evet Çanakkale ruhu gençlerde yaşatılmalı; kâh Hemşire Beatrice ile, kâh "Cihadiye Yüzüğü" takılı kınalı parmaklarla...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları