Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Fatih Ergin

Fatih Ergin

25. SAAT

Büyük Taarruz'a nasıl karar verildi?

Lütfen örnek teşkil etmesi için okuyunuz ve okutunuz…

Hamdi Osmanzade anlatıyor:

"Üç buçuk yıl süren millî mücadelemiz döneminde, zaman zaman, çok çetin ve tehlikeli günler geçirdik.

Önde düşman ordusu, arkada bu düşmanı koruyan büyük devletler...

Orta Anadolu, ta doğuya kadar hemen hemen ayaklanmış bir durumda.

İstanbul'daki padişah ve hükümete sadık...

Karadeniz kıyılarında Pontus çeteleri, doğu bölgesinde Ermeni kışkırtmaları...

Henüz ordu denilebilecek muntazam bir kuvvetimiz bile vücuda gelememiş, başıbozuk kuvvetler, Büyük Millet Meclisi Hükümeti'nin yasa ve tüzüklerine uymamakta devamda.

Hatta öyle günler oldu ki, bu yeni Millî Hükümet'in nüfuz dairesi Ankara istasyonundan öteye geçemedi.

Bu arada Büyük Millet Meclisi de, çeşitli baskılar altında, ikiye bölündü.

Düşman zaman zaman ileri atılıyor, biz geriliyoruz...

Ankara'yı bile terk etmeyi düşünüyorduk...

Nereye gideceğiz, nerede tutanacagız belli değil...

Herkes mukadderata boyun eğmiş; hüzün, ıstırap içinde, düşüncede...

Bir tek, zerre kadar sarsılmayan dimdik ayakta duran Mustafa Kemal'imiz var...

Onunla birlikte, ona inanmış olanlar, bütün varlıklarıyla ona bağlı, onun peşinde...

Yıllar böyle geçti ve bir an geldi ki, artık kimsede sabır ve tahammül kalmadı.

Ne olacaksa, bir an önce olsun!... diyen diyene...

Bu ruhî hâlimizi sezip anlayan büyük önder, nihayet, kendine bağlı olan ve "İkinci Grup" denen yirmi sekiz kişiyi, Meclis'in karşısındaki öğretmen okulu -bilâhare Millî Eğitim Bakanlığı olan ve yanan- binasının, yapımı bile tamamlanmamış küçük konferans salonuna davet etti.

Gittik. Salonun bir köşesinde bir kara tahta vardı. Gazi'nin işareti üzerine, bu kara tahtaya yaklaşarak, elindeki tebeşirle çizdiği harita üzerinde cephe vaziyetini izah eden batı cephesi kumandanını dinledik.

Sözleri bitince, büyük Gazi bize döndü, her zamanki azim ve irade örneğiyle:

- "Arkadaşlar", diye başlayarak Paşa, cepheler hakkında lâzım gelen izahatı verdi.

"Artık her şeyi biliyorsunuz. Yıllardan beri süregelen bu mücadeleyi dilediğimiz sonuca vardırmak zamanı gelmiştir, daha fazla beklemeye tahammül kalmamıştır. Kesin sonuca doğru gitmek maksadıyla büyük hücuma geçmek için kararınızı bekliyorum!..."

Bu ses hâlâ kulaklarımdadır.

O anda hepimiz, onun karşısındaki bu yirmi sekiz milletvekili, nasıl oldu bilmem, bir tek vücut hâline gelerek sanki bütün Türk milleti olduk ve heyecandan tir tir titreyerek hep bir ağızdan:

- Kararımız, kararınızla beraberdir!... diye bağırdık.

Şimdi bile aklım almıyor.

Bu kararı, böyle bir an bile tereddüt etmeden, hatta birbirimizin yüzüne bakmak gereğini bile duymadan nasıl verdik?...

Bu karar ki, Türk milletini ya yaşatacak, veyahut mahvederek dünya haritasından silecekti...

Bunu ancak şu suretle izah edebilirim:

Hepimiz büyük Atatürk'ün dehasına inanmıştık.

Onun en büyük kuvveti zaten bu değil miydi?

Kendisine inandırmak kudreti...

O kadar ki, bu büyük kararı verdiğimiz andan itibaren hepimiz, mutlaka muvaffak olacağımızdan emindik...

Halbuki, bu toplantıya giderken, hatta kara tahtada verilen izahatı dinlerken, Atatürk'ten başkası bize hücum sözünü etmiş olsaydı, buna hiçbirimiz, "Evet, yapalım." diyemezdik.

İşte, Atatürk buydu.

O günün gecesi, Çankaya'da, bir ziyafet verileceği söylentisi yayılarak, bütün telgraf ve telefon konuşmaları ve her türlü konuşma kesilirken, Atatürk de gizlice cepheye gitmişti.

Birkaç gün sonra, onu zafer içinde çalkalanan İzmir'de gördüm.

Minnet ve saygıyla elini sıkarken, gülümseyen nurlu gözlerini, gözlerime dikerek:

- Kararımızı beğendin mi? diye sorunca:

- Ah Paşam, Allah bile, senin neyini beğenmez, karşılığını verebildim.

Fakat, dediğim gibi, bu kararı öyle, hiç tereddüt etmeden nasıl verdik?

Ya karşımızda bizden kararı isteyen o olmasaydı, ne olacaktı?

Bunu düşündükçe, hâlâ titrerim.

Şimdi, o eşsiz büyük adamın, cumhuriyeti ellerine emanet ettiği gençlerden de bu imanı bekliyorum."

Peki Büyük Taarruz kararının alınmasından sonra ne oldu?

Gelin tarih tarih bakalım...

● 26 Ağustos 1922: Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nin başlaması. Meydan muharebesi beş gün sürecek ve 30 Ağustos'ta kesinleşen Türk zaferi sonrasında Büyük Taarruz başlayacaktır.

● 27 Ağustos 1922: Afyonkarahisar ve Sincanlı'nın yunan işgalinden kurtuluşu.

● 30 Ağustos 1922: Kütahya, Altınyayla ve Demirci'nin yunan işgalinden kurtuluşu.

● 31 Ağustos 1922 : Banaz ve Sivaslı'nın yunan işgalinden kurtuluşu.

● 1 Eylül 1922: Uşak, Seyitgazi, Gediz ve Kiraz'ın yunan işgalinden kurtuluşu.

● 2 Eylül 1922: Eskişehir, Karahallı, Ulubey ve Dursunbey'in yunan işgalinden kurtuluşu.

● 3 Eylül 1922: Eşme, Ödemiş, Selendi, Tavşanlı, Emet, Güney, Buharkent ve Bigadiç'in yunan işgalinden kurtuluşu.

● 4 Eylül 1922: Bilecik, Bozüyük, Söğüt, Buldan, Bayındır, Tire, Simav, Kula ve Sarıgöl'ün yunan işgalinden kurtuluşu.

● 5 Eylül 1922: Kuyucak, Nazilli, Sultanhisar, Kınık, Sındırgı, Susurluk, Pazaryeri, Domaniç, Alaşehir, Gördes ve Salihli'nin yunan işgalinden kurtuluşu.

● 6 Eylül 1922: Balıkesir, Balya, Gönen, Savaştepe, Kepsut, Söke, İnegöl, Yenişehir, Akhisar, Ahmetli, Gölmarmara'nın yunan işgalinden kurtuluşu.

● 7 Eylül 1922: Aydın, İncirliova, Germencik, Kuşadası, İvrindi, Torbalı, Saruhanlı ve Turgutlu'nun yunan işgalinden kurtuluşu.

● 8 Eylül 1922: Manisa, Selçuk, Kemalpaşa, Burhaniye, Havran, Edremit'in yunan işgalinden kurtuluşu.

● 9 Eylül 1922: İzmir'in yunan işgalinden kurtuluşu.

● 10 Eylül 1922: Orhangazi'nin yunan işgalinden kurtuluşu.

● 11 Eylül 1922: Bursa, Gemlik, Orhaneli, Seferihisar ve Foça'nın yunan işgalinden kurtuluşu.

● 12 Eylül 1922: Sandıklı, Haymana, Mudanya, Kırkağaç ve Urla'nın yunan işgalinden kurtuluşu.

● 13 Eylül 1922: Soma'nın yunan işgalinden kurtuluşu

● 14 Eylül 1922: Manyas, Karacabey, Mustafakemalpaşa, Bergama ve Dikili'nin yunan işgalinden kurtuluşu.

● 15 Eylül 1922: Ayvalık'ın yunan işgalinden kurtuluşu.

● 16 Eylül 1922: Çeşme'nin yunan işgalinden kurtuluşu.

● 17 Eylül 1922: Bandırma'nın yunan işgalinden kurtuluşu.

● 18 Eylül 1922: Erdek, Biga, Çan, Karaburun ve Mahmudiye'nin yunan işgalinden kurtuluşu.

● 20 Eylül 1922: Mihalıççık ve Sivrihisar'ın yunan işgalinden kurtuluşu. Balkan Savaşı'nda Yunanistan'ın eline geçmiş bulunan Bozcaada'nın geri alınması.

● 21 Eylül 1922: Ayvacık'ın yunan işgalinden kurtuluşu.

● 22 Eylül 1922: Emirdağ'ın yunan işgalinden kurtuluşu.

● 24 Eylül 1922: Bolvadin ve Çay'ın yunan işgalinden kurtuluşu. Balkan Savaşı'nda Yunanistan'ın eline geçmiş bulunan Gökçeada'nın geri alınması.

● 25 Eylül 1922: Lapseki'nin yunan işgalinden kurtuluşu.

● 3 Ekim 1922:  Mudanya Mütarekesi görüşmelerinin başlaması.

● 11 Ekim 1922: Mudanya Mütarekesi'nin imzalanması ile savaşın fiilen sona erişi.

● 17 Şubat 1923: İzmir İktisat Kongresi'nin açılışı.

● 24 Temmuz 1923: Lozan Antlaşması'nın imzalanması.

● 23 Ağustos 1923: Müttefik birliklerinin Lozan antlaşması çerçevesinde İstanbul'dan ayrılmaya başlamaları.

● 23 Eylül 1923: Son müttefik birliklerinin İstanbul'dan ayrılması.

● 6 Ekim 1923: Bir gün önce Üsküdar'ı teslim alan Şükrü Naili Paşa komutasındaki Türk birliklerinin şehrin yönetimini almak üzere İstanbul'a girişi.

● 7 Ekim 1923: Şile'nin denetim altına alınması,

● 8 Ekim 1923: Çatalca'ya kadar tam denetimin sağlanması.

● 29 Ekim 1923: Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanı.

Şimdi neden Mustafa Kemal Paşa'nın;

"Size ölmeyi emrediyorum" diyebildiğini anladınız mı?

Bu emri verebilmek için Mustafa Kemal,

Bu emirle ölmek için Türk Askeri olmak gerekir...

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları