Dört hafta aradan sonra yazılarıma tekrar başlıyorum.

Milli paramız mühürsüz oylarla geçilen ve denetimsiz olan "tek adam rejimi" nedeniyle eridi gitti.

Çarşı pazarda fiyatların bırakınız ikiye katlanmasını, bir çok ürünün fiyatı katlandıkça katlandı.

***

Çarşı pazar yanıyor. Piyasalar alev alev.

Tencereler kaynamaz oldu.

Lahanalar çeyrek, brokoli, karnabahar yarım, bir çok sebze ve meyve tane ile, ekmek ucuz olsun diye bayat olanından alınır hale geldi.

Halk ekmek büfeleri önünde metrelerce uzayan kuyruklar. Kilitlenerek satılan bebek mamaları.

Ekonomik akılla hareket etmeyen bir iktidar.

Elindeki "emanet paralarla" piyasaya müdahaleye çalışan bir MB.

Çok öfkeli olan vatandaşlar.

*

Peki; Zamlardan kimler etkilenmedi dersiniz?

Zenginler, döviz garantili ihale alan ve milyonlarca TL'lik vergi borçları bir kalemde silinen yandaşlar, 3-5 yerden maaş alan siyasi iradenin saz arkadaşları, milletin anasına küfredip bir de devletten ihale alan müteahhitler.

*

Zenginin parası ya dövizdedir ya altındadır ya gayrimenkuldedir.

Bu kalemlerin hepsi son bir kaç ayda hemen hemen ikiye katlanınca zenginler de paralarını ikiye katlamış oldular.

Yani zengin daha da zengin oldu.

Fakir daha da fakirleşti.

Ancak "itibardan tasarruf etmeyenlerin" elleri emeklinin, memurun, işçinin maaşlarına zam yapmaya gelince titriyor maalesef.

*

13 Aralık 2021.

Türk Lirası en değersiz noktasını gördü.

Bırakınız sterlini, avroyu, doları.

1 Bulgar levası olmuş 8,22 TL.

1 Azerbaycan Manatı olmuş 8,38 TL.

Ekonomi artık kontrolden çıktı.

Bu fırsatı kaçırmamak için Edirne'ye Bulgarlar, Iğdır'a Azerbaycan'dan soydaşlarımız akın akın geliyor.

Batan geminin mallarını kapışmak için.

Ülkeyi yönetenler ülkemizi, "yabancıya dünyanın en ucuz, kendi vatandaşına dünyanın en pahalı memleketi" haline getirdi.

Memleketi rezil ettiler.

*

10 Ağustos 2018 tarihinde siyasi iradenin ağır topunun "Yastık altındaki dövizlerinizi, altınlarınızı bozdurup TL.'ye çeviriniz." çağrısına inanıp  yastık altındaki dövizlerini bozduranlar bugün % 200'leri geçen zarara uğradılar.

"Göz olanı, beyin olacağı görürmüş."

Olacağı görerek, siyasi iradenin söylemlerine itibar etmeyip dövizlerini bozdurmayanlar kaybetmediler.

*

22 Ekim 2021 tarihi itibarı ile MB net rezervi "eksi 43 milyar dolar."

Bu, Swap borçları dahil net rezerv.

Rezerv eksilerde olduğu için döviz artıyor.

Çünkü "MB'nın savaşacak gücünü de yok etti ülkeyi yönetenler."

Hem de ülkenin elinde, avucunda ne varsa satıp milyarlarca dolar döviz girdisi sağlamalarına rağmen.

Satılanların paraları da ortada yok.

*

Evet, bedeli kanla ödenen topraklarımız, fabrikalarımız vs. Araplara kelepir fiyatlara satıldı.

Kıyıda köşede ne kalmışsa onlar da satılmaya devam ediyor.

*

1 Ocak 2021 tarihinde dolar kuru 7,43 TL iken asgari ücret 2825 TL idi.

Bu tarihte asgari ücret 380 dolar ediyordu.

13 Aralık 2021 tarihinde  dolar kuru 14,65TL.'ye  çıktı.Bu tarihteki kur itibari ile asgari ücret yani sefalet ücreti 193 dolara düştü. Yaklaşık 187 dolar kayıp var. Bu kaybın o günkü kur karşılığı 1389 TL, bugünkü kur karşılığı  2739 TL ediyor.

Dolar bazında kayıp dikkate alındığında asgari ücretlinin maaşı  1 Ocak 2021 tarihindeki asgari ücret seviyesi olan 380 dolara gelmesi için bugün 5567 TL olması gerekiyor.

*

Asgari ücreti belirleyeceklerin maaşını sorarsanız gayet de dolgun.

Onlar için işsizlik, pahalılık sorun değil ki.

Yani onların tuzu kuru.

Tok açın halinden ne kadar anlar ki?

*

Avrupa'da en düşük asgari ücreti veren ülkeyiz.

Avrupa bizi kıskanıyor diyenler;

"Bugün yaşananlara bakınca Avrupa bizi kıskanmasın da kim kıskansın?"

*

Aralık 2021'in başı.

TÜİK'in yalancı rakamlarına göre, ülkemizde yıllık bazda enflasyon oranı %21,31.

Bağımsız araştırma kuruluşu ENAG'a göre %57,65.

Ekonomistlere göre sadece Ekim-Kasım 2021'de enflasyon % 30'un üzerinde arttı.

Hiç mi utanma, hiç mi vicdan, hiç mi sıkılma yok sizlerde TÜİK yetkilileri.

Büyük kitlelerin bedduasını alıyorsunuz bunu bilesiniz.

TÜİK enflasyonu belirlemek için hangi marketleri kullanıyorsa onu bildirse de bizler de o marketlerden ürünlerimizi alsak derim.

*

Ülkeyi yönetenler fiyat artışlarını "fırsatçıların kâr hırsı"na bağlıyor.

Peki benzine, mazota, doğal gaza, elektriğe vs. art arda zamları fırsatçılar mı yapıyor?

2022 yılının MTV yeniden değerleme oranına TÜİK'in açıkladığı enflasyonun çok daha üzerinde zammı fırsatçılar mı yaptı?

Yoksa dış güçler mi?

*

Ekim 2021'de benzin 7.76 TL idi.

9 Aralık'ta 10,32 TL oldu.

Sadece Ekim'den  Aralık'a kadar akaryakıt %35 civarında zamlandı.

12 kg.'lık tüp Ekim 2021'de 112 TL idi.

Kasım'da 215 TL oldu.

Ya tütün ürünlerine gelen zam?

Acaba bu zamları da mı dış güçler yaptı?

Yoksa stokçular mı?

Hayır hayır hiç birisi yapmadı.

Ne diyorlardı;

"Yaparsa AKP yapar."

Dedikleri şimdi doğru çıktı.

*

Evet "Ekonominin kitabını yazdık." diyenler ülke ekonomisini bu hale getirdiler.

İyi ki ekonominin kitabını yazmışlar.

Ya TIP'ın kitabını yazmış olsalardı ne yapacaktık peki?

*

Ticaretle uğraşanlar kar marjlarını kendileri belirler.

Atıyorum bir üründe kar oranlarını %25 belirlemişlerse dövizin artışına paralel olarak aldığı ürünün maliyeti ne kadar artmışsa o ürüne artış oranı kadar zam yapıp yine %25 karını koyarak ürünü satarlar.

Kısacası genel olarak bu kesimin kaybettiği önemli bir şey olmaz.

Kaybeden özellikle sabit ücrete talim eden işçiler, memurlar, emekliler, asgari ücretlilerdir.

*

Siyasi iradeye özellikle bu kesimin büyük bölümü oy vermişti.

Hem de bir çoğu bir poşet beleş erzak, beleş makarna, 3-5 torba beleş kömür, beleş gıda çekleri karşılığında.

Oy verdiklerinizin yanlış ekonomi politikaları nedeniyle hem de her ay maaşlarımızın önemli bir kısmı cebimizden bu zamlar nedeniyle uçup gidiyor.

*

Ayrıca "Çalıyorlar ama çalışıyorlar." diyerek hırsızlığı iyi bir şeymiş gibi gösteren içimizde yine belli bir kesim var.

Çalmayı iyi bir şey gibi gösterenlerden ve çalanlardan özde Müslüman çıkmaz efendiler.

*

Allah'tan korkmayan, kuldan utanmayan, toplumu Allah'la aldatanlara biat ettiniz siz. "Kendi iradelerini hakim kılmak için Allah'ı kullananlara neredeyse taptınız."

*

Halen içimizdeki bazı ahmaklardan (Aklını gerektiği biçimde kullanma yeteneği olmayan) şu ifadeleri duyuyorum;

"Fiyatlar ülkeyi yönetenler yüzünden artmıyor. Fiyatları artıran ticaretle uğraşanlar, bakkallar, alışveriş merkezleri vs.'dir. Ekonomi gayet iyi."

Vallahi bu ifadeyi kullananlar akıl tutulması da yaşamıyorlar.

Olsa olsa kafatasları içerisindeki beyinleri bir yerlere bırakmış olmalılar.

Kur'an-ı Kerim'de de geçtiği gibi bunların "Gözleri vardır ama göremezler, kulakları vardır ama işitemezler."

Yönetenlerden birisi çıkıp; "Rabbim beni, sizi sefaletle sınamak için gönderdi." dese vallahi inanacak bir yığın ahmak çıkar.

Son bir ayda dövize gelen artış piyasaya henüz tam yansımadı.

Ey memurum, ey emeklim, ey işçim, ey asgari ücretlim.

Kısacası birçok sabit gelirlim.

Sakın geçinemiyoruz diye ağlamayınız.

Bu zamları sizler hak ettiniz.

Bir çok kişiyi de kendiniz gibi yaktınız.

İktidarın ülkeyi mahvetme projesine ortak oldunuz.

*

Mart 2019.

Ülkenin tepesindeki kişi meydanlarda ne demişti: "Türkiye'nin ekonomisinin sorumlusu benim ben."

Elbette sizsiniz.

Eee ne diyeyim; "Nice insanlar vardır karakteri için partisini,

Nice insanlar vardır partileri için karakterlerini değiştirirler."

Evet, siyasi irade ülkemizde yeterli iş imkanı yaratmadı. Beleş erzak, beleş kömür, market hediye çekleri vererek oy devşirme uğruna halkı üretmemeye, tembelliğe sevk etti.

Yazımı büyük önder Mustafa Kemal'in şu ifadeleri ile bitirmek istiyorum;

"Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamanın yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, daha sonra da istikbal ve istiklallerini kaybetmeye mahkûmdurlar."