Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Nuri Kayış

Nuri Kayış

DOSDOĞRU

"Bu nasıl adalet" çığlıkları

 

Hâkimler sadece siyasi nitelikli davalarda değil, örneğin cinayet, darp, gasp, dolandırıcılık, hırsızlık, taciz gibi davalarda da zaman zaman tepki çeken, yoğun eleştirilere neden olan kararlar alabiliyorlar.

Adalet saraylarının önünde bir süredir "Yaşasın adalet" sloganları yerine "Bu nasıl adalet" çığlıkları yükseliyor.

...

Peki, neden böyle oldu, yargı kararları niye bu kadar çok tartışılıyor?

Elbette adaletin tarafsızlığına, bağımsızlığına gölge düşüren kimi yasal düzenlemeler bunun önemli bir nedeni.

Adaletin vicdanları rahatsız etmeyecek şekilde tecellisini etkileyen ikinci önemli neden ise hukuk fakültelerinin durumu.

Türkiye''de son yıllarda yeterli öğretim üyesi olup olmadığına bakmadan çok sayıda hukuk fakültesi açıldı.

Şu anda 84 hukuk fakültemiz var.

Bu fakültelerde 85 bin öğrenci okuyor ve bunlardan her yıl 20 bini mezun olup hâkim, savcı, noter, hukuk müşaviri ve avukat olma umuduyla aramıza katılıyor.

Yetersiz eğitim yetersiz hukukçu yetişmesine yol açıyor.

...

Özetlemek gerekirse, Türkiye''de şu anda yargı sistemi sorunludur.

Bu sorunu gidermenin yolu yargıyı gerçekten tarafsız ve bağımsız noktaya taşımaktan ve hukuk fakültelerini Batı standartlarında hukukçu yetiştirecek düzeye ulaştırmaktan geçiyor

 

Böyle çifte standart olur mu?

 

Aile Sağlığı Merkezi ile Tapu Dairesi yan yanaydı.

Aynı gün içinde bu iki kamu kurumunda da olay çıktı.

Aile Sağlığı Merkezi''ne gelen bir hasta, istediği ilacı yazmayan doktoru yumrukladı.

Tapu Dairesi''nde ise bir vatandaş, işlemlerini geciktirdiği gerekçesiyle tapu memuruna yumruk attı.

Kamu görevlilerine saldıran iki kişi de yakalandı ve aynı mahkemeye çıkarıldı.

Mahkeme, doktoru yumruklayan hastanın tutuklanmasına karar verdi, tapu memurunu yumruklayan kişiyi ise adli kontrol şartıyla serbest bıraktı.

...

Dün konuştuğum bir avukat dost bu kurgusal hikâyeyi anlattıktan sonra şöyle dedi:

"Meclis''te geçtiğimiz hafta kabul edilen yasa nedeniyle bu hikâye aynen gerçekleşebilir.

Çünkü kabul edilen yasa, sağlık çalışanlarına saldırının faillerinin tutuklu yargılanması hükmünü getirdi. Diğer kamu görevlilerine saldırıda ise bu hüküm geçerli olmayacak.

Burada ciddi bir çifte standart söz konusu.

Yasalar önünde herkesin eşit olması Anayasa hükmüdür.

Çıkan yasa bu hükme aykırılık taşıyor."

 ...

Bu kadar değil elbette.

Avukat dost, bir diğer çifte standart örneğini ise şöyle anlattı:

"Kadına karşı şiddetle daha etkin mücadele edilebilmesi amacıyla kasten öldürme, kasten yaralama, tehdit, işkence ve eziyet suçlarının kadına karşı işlenmesi halinde cezanın artırılması hükmü de aynı yasa değişikliği ile mevzuatımıza girdi.

Yani bu saydığım suçları bir erkek, hemcinsine yönelik yaparsa cezası nispeten hafif olacak. Kadına yönelik yapmasında ise ceza artırılacak.

Örnek vermek gerekirse; bir erkek, hemcinsini kasten öldürürse müebbet hapis cezasına çarptırılırken, bir kadını öldürmesi halinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alacak. Yine bir erkek, işkence suçunu erkeğe karşı işlediğinde alacağı cezanın alt sınırı 3 yıl hapis olurken, aynı suçu kadına karşı işlerse cezanın alt sınırı 5 yıl olacak.

Kadına yönelik şiddete karşıyım. Ama aynı zamanda erkeğe yönelik şiddete de karşıyım.

Şiddet önlenmek isteniyorsa kadın-erkek ayrımı yapılmadan şiddet uygulayana verilecek ceza aynı şekilde artırılmalıydı."

YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yazarın Diğer Yazıları